kapat
20.11.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMÄ°


TÃœRKÄ°YE
DÃœNYA
POLÄ°TÄ°KA
SPOR
MEDYA
SERÄ° Ä°LANLAR
METEO
TRAFÄ°K
ÅžANS&OYUN
ACÄ°L TEL



SOLİ ÖZEL


Cenazeler kalktıktan sonra

Kameralar gitti, ışıklar söndü. Çok yakında Cumartesi günkü cinayetler nedeniyle buralara gelen gazetecilerin de birçoğu başka haberlerin peşinde az bildikleri, pek anlamadıkları diyarlara gider.

Önümüzdeki dönemde Cumartesi günkü hunharlığı düzenleyenlerin kimler oldukları herhalde daha iyi anlaşılacaktır. Meselenin teknik detaylarının anlaşılmasından sonra siyasi analizleri yapmak da nispeten kolaylaşacaktır. Ancak son beş günde yaşananlardan Türkiye adına bazı sonuçlar çıkarmak mümkün ve belki de gerekli.

Konu üzerinde fikir yürüten pek çok kişinin de vurguladığı gibi İstanbul'daki barbarlık, Türkiye açısından dönüm noktası niteliği taşımaya aday özellikler içeriyor. Öncelikle 11 Eylül'ün ne anlama geldiği konusunda belki iki yıldır süren kafa karışıklığı bir ölçüde giderildi. İkiz kuleler saldırısı Soğuk Savaş sonrası dünyada, küreselleşme bağlamında dünyanın karşı karşıya olduğu tehdidin ne olduğuna işaret ediyordu. Mesajı siyasiydi.

Bu mesajı verenler yalnızca nefret ettikleri bir Batı uygarlığına veya onun lideri ABD'ye saldırmıyorlardı. Belli bir hayat anlayışına, kapitalizme, seküler bir dünya görüşüne ve hayatın laik prensiplere göre düzenlenmesine karşıydılar. Bu bağlamda hedefleri Batı dünyası olduğu kadar, Batılılık mikrobunu kapmış Müslüman ülkeler ve yönetimleri idi. Ancak verilen mesaj kültürel kodlarla ve dini söylemle verilmekle beraber, mesajın yalnızca bu kültürel boyutlarıyla anlaşılması yanlıştı.

Beşik başarıyla geçildi
Bu bakımdan şiddeti siyasetin yegane aracı olarak benimsemeyecek dünyayla barışık Müslümanlar'ın, İslam adına yapılan eylemlere mesafe almaları gerekiyordu. Bu pek gerçekleşemedi. ABD'nin 11 Eylül sonrasındaki siyasetleri ise kültürel yorumu güçlendirdi ve dünyayı "uygarlıklar savaşı" menziline de taşıdı.

Bunun gerçekleştiği ölçüde tarih içinde yaptığı sosyal, siyasal, stratejik ve ekonomik tercihler nedeniyle Türkiye bir farklı örnek olarak iyice ön plana çıktı. Türkiye'nin seçkinleri de dahil, dünyada ve özellikle de Avrupa'da bunun anlamı tam değerlendirilemediyse de. AKP iktidarının da kendi özgün niteliklerini aşan anlamı galiba buradaydı ve bu hükümet yönetiminde Türkiye çok önemli bir eşiği başarıyla geçti.

İradenin göstergesi
İstanbul saldırılarının yarattığı travmanın etkisi ve AKP hükümetinin konuyu ele alış şekli, Türkiye'deki vatandaşlık anlayışına ciddi bir katkı yaptı. Başbakan'ın Meclis'te kederde ve tasada ortak olanların din hanesinde ne yazıldığının önem taşımadığının altını çizmesi, yüksek yargı organlarının Müslüman olmayan Türkler'i yabancı diye tanımlayabildiği bir ülke açısından kuşkusuz devrim niteliğindeydi. Washington'da temaslarda bulunan Akşam gazetesi yazarı Semih İdiz'in vurguladığı gibi Türkiye'nin sosyo-politik, kültürel ve ekonomik özellikleri ABD açısından giderek ülkenin öneminin asıl kıstası haline gelmektedir.

Benzer hesaplar AB'de de yapılacaktır. Türkiye'nin AB'nin kurduğu şiddet ötesi, post-modern siyaset alanına girmemesinin bu birliğe yarar mı, zarar mı getireceğinin iyice değerlendirilmesi gerekecektir. En azından buradan görülen dışlamanın zararlarının yararlarına misliyle galebe çaldığıdır.

AKP hükümetinin son olaylarda gösterdiği reflekslerin AB sürecinde uygulamaya yönelik bir iradenin de göstergesi olması durumunda AB'nin Türkiye'yi dışlaması siyaseten zorlaşacaktır. Ancak bunun Kıbrıs'ta çözümsüzlüğe rağmen mümkün olduğunu düşünmek ne ölçüde gerçekçidir sorusu da Türkiye'nin önünde durmaktadır.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır