kapat
20.11.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMÄ°


TÃœRKÄ°YE
DÃœNYA
POLÄ°TÄ°KA
SPOR
MEDYA
SERÄ° Ä°LANLAR
METEO
TRAFÄ°K
ÅžANS&OYUN
ACÄ°L TEL



MEHMET BARLAS


Özel yaşamları esir eden sayısız "Alan"lar var!

Bize "Kamusal Alan" tartışması yetmezdi.Yetmedi de..

Şimdi toplumsal tartışma zeminimizde, bir de "Dizisel Alan" konusu var.

Pınar Altuğ'un veya "Meltem"in başına gelenlerden, yine söz etmek istiyorum.

"Medyatik Toplum" modeli, tarihteki "Yontma Taş Devri", "Cilalı Taş Devri" gibi aşamalardan sonra, günümüze "Cilalı İmaj Devri"ni getirdi.

Sinema ve televizyon gibi görsel medyaların cilaladığı imajları, toplumlar gerçekmiş gibi algılamıyor mu?

Neticede turistler, gidip sanal Asmalı Konak'ı aramıyorlar mı gerçek dünyada.

Veya beyaz perdenin "Terminatör"ü, California'ya vali seçilmiyor mu?

"Truman Show" filmini hatırlayın.

Sanal bir dünyada, canlı yayınla yaşamı sürekli yayınlanan Truman (Jim Carrey), gerçek dünyaya kaçmak istediği zaman, onu, "gitme, mutsuz olursun" diye uyarmamışlar mıydı?

Anne rolündeki Pınar Altuğ da, "Sanal Meltem"ken, Truman gibi, kendi üretimi olmayan bir mutluluğun sahibiydi.

Gerçek hayatında herhalde hiç kuru fasulye-pilav pişirmemiş olan bu genç kadın, yemek kitabı bile çıkarmıştı.

Ve en önemli olgu, "Çocuklar Duymasın" dizisinin çok başarılı bir yapım olması ve reyting rekorları kırmasıydı.

Dizinin "Taş Fırın Erkeği" olan baba Tamer Karadağlı'nın da gerçek yaşamı, bu süreçte kamuoyu önünde teşhir edildi önce.

Karadağlı evlenirken, onun evlilik öncesi veya sonra evlilik dışı gönül ilişkileri, gazete manşetlerine, televole ekranlarına taşınmadı mı?

Ama sonuçta Karadağlı bir "Erkek"ti.

Gerçek hayatında, evliyken başka bir erkeğe aşık olan Pınar Altuğ, cilalı imajının kadın olması üzerinde kurulduğunu, belki hiç düşünmedi bile.

Ve sonunda sanal kimliğinin, gerçek kimliğinin üzerine çıkıp, onu ezdiğini çok acı biçimde anladı.

Şimdi Meltem, "Çocuklar Duymasın"da ya öldürülecek ya da diziden çıkarılacak.

Meltem yok edilince, izleyiciler de, yapımcılar da, Pınar Altuğ da rahatlayacak.

Bir süre sonra da, ne bu olay ne de Pınar Altuğ hatırlanacak.

Hatırlayın.. Bir dönem bütün dünya, müteveffa ABD Başkanı John F. Kennedy'nin dul eşi Jacqueline Kennedy'nin, gidip Yunanlı armatör Onasis'le nasıl evlendiğini tartışıp, Jacqueline'i kınamaz mıydı?

Ama bu cilalı imaj devri, toplumları sürekli yeni isim ve konularla bombalıyor. Bir ismin veya bir olayın, çok uzun süre toplumsal bellekte kalabilmesi çok zor.

Eskiden çağlar bile en az birkaç yüz yılda değişirdi. Okuldayken, "Orta Çağ"ın, Batı Roma'nın Çöküşü'nden (M.S. 476), İstanbul'un Fethi (1453) veya Matbaanın İcadı'na kadar sürdüğünü öğrenirdik.

Fransız İhtilali (1789) ile "Yeni Çağ" biter ve ilk atom bombası (1945) ile "Yakın Çağ" noktalanırdı galiba..

Şimdi çağlar birbirine karıştı.

"Silikon Çağı", "Gen Çağı", "Bilgi ve İletişim Çağı" gibi süreçler, birbirlerine karışmış durumda.

Bu bakımdan Pınar Altuğlar ve onun gibi sanal yaşamları gerçek yaşamlarını esir almış olanlar, başlarına gelenlere fazla takılmasın. Unutulurlar.. Hem de hızla..

Ama hiç olmazsa, toplumdaki "Alan"lar konulu diğer kavram kargaşalarına, anlayışla baksınlar. Başı örtülü kadınların yaşadığı "Kamusal Alan" ikilemi Pınar Altuğlar'ın "Dizisel Alan"ından çok mu farklı?

GÃœVENLÄ°K SKANDALI

İnsanlara güvenmeli miyiz?
Çok korunduğu varsayılan bir mekana sızmak ne kadar kolay aslında.

İngiliz Daily Mirror gazetesinin bir muhabiri, İngiliz kraliyet hanedanının resmi konutu olan Buckhingham Sarayı'nın web sitesine, iş için başvurmuş.

Referans olarak verdiği, bir meyhanenin (Pub) telefon numarasıymış. Saray, o telefondan adamın adını verip, "iyi, güvenilir kişidir" cevabını alınca, işe kabul edilmiş.

Şimdi bütün İngiltere bu gazetecinin anlattıklarını konuşuyor.

Milyonlarca sterlin harcanarak, 14 bin İngiliz polisi tarafından ziyareti sırasında korunan ABD Başkanı Bush'un, sarayda kalacağı bu odaya, rahatça girip çıkabiliyormuş bu gazeteci.

Kraliçe'nin yatak odasını, kraliyet ailesinin kahvaltı masasını falan fotoğraflamış.

Yani gazeteci değil bir terörist olsaydı, İngiltere'yi de, Amerika'yı da kalbinden vurabilirdi.

Bereket insanlığın ezici büyük çoğunluğu, ne terörist, ne de suçlu.

ÅžAKA

Böyle ibadet olur mu?
Kütahya'nın Aslanapa ilçesinde bir adam, iftar yemeği hazırlamadığı gerekçesiyle, eşini dövüp, hastahanelik etmiş.

39 yaşındaki adam karakola, 23 yaşındaki kadın hastahaneye gitmiş.

Gelin karar verin.

Bu adam, oruç tutsa veya ibadetlerini tam olarak eda etse, ne değişir?

Dayak cennetten çıksa bile, bu adam girebilir mi cennete?

Mesajlarınız için: mbarlas@sabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır