kapat
20.11.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMÄ°


TÃœRKÄ°YE
DÃœNYA
POLÄ°TÄ°KA
SPOR
MEDYA
SERÄ° Ä°LANLAR
METEO
TRAFÄ°K
ÅžANS&OYUN
ACÄ°L TEL



Ä°LKER SARIER


Gelir dağılımı zeka dağılışı

Ekonomi kökenli yazarların hararetle tartıştıkları gelir dağılımı meselesine şöyle bir dokunmayı düşünmekteydim ki, basında yine ön sayfalarda gürültü kopartan Pınar Altuğ sorunundan ve neredeyse 38 kanalda birden izlemeye devam ettiğimiz "Çocuklar Duymasın" dizisinin selameti üzerine bir çift söz söylemeden konuşamayacağıma kanaat getirdim.

Havuç'un cici annesinin kim olacağı problemi bütün memleketle birlikte bizi de germeye başlamıştı.

Şöyle bir gittim geldim.

Gelir dağılımının en alt kademelerinde yer tutmuş, hayatını başedilmez zorluklarla sürdüren insanların, gelir dağılımı tartışmalarına mı daha fazla önem verdikleri, yoksa Havuç'un annesinin kim olacağını geceler boyu düşünmekten uykusuz mu kaldıklarına bir türlü karar veremedim.

Elimden gelse, başka birine aşık olup kocasını terketti diye bu kadar sevimli bir imaj yaratmış bir genç kadını nasıl olur da bir seferde siler atarsınız; onun yerine koyacağınız oyuncuya Havuç kolay kolay "anne" diyebilir mi; yerine gelecek "imaj" uğruna bir kadının aşık olma özgürlüğünü nasıl bu kadar kolay "recm" edebilirsiniz diyeceğim ama diyemiyorum.

Çünkü gelir dağılımında talihsiz düzeylere mahkum edilmiş insanların "Çocuklar Duymasın"ın yönetmenliğine bu kadar azim ve iştiyakla sarılmış olması beni ürkütüyor.

Bu konunun içinden çok kolay bir yöntemle sıyrılabilir, "Bana ne Havuç düşünsün" diyebilirim.

O da duyarlı bir gazeteci olarak kitlesel bir probleme ilgisiz kalmış olmanın acısını yaşamaktan çekiniyorum.

Öyleyse bu ikilemde bize Havuç'u kendi kaderiyle başbaşa bırakıp (Türkiye'de yüzlerce çocuk yüzlerce sebeple gerçek annelerini kaybediyorlar da kılımız ne kadar kıpırdıyor) şu çok ciddi gelir dağılımı tartışmasına dönmek kalıyor.

Türkiye'deki gelir dağılımı dengesizliğini anlamak ve anlatmak için ille de ekonomist olmak gerekmiyor.

Tam tersi çok bilgili ve birikimli ekonomist olunca anlatmak daha da zorlaşıyor. Rakamlar, istatistik verileri, katsayılar, bilim adamları, teoremler falan derken gerçekler puslu bir atmosferin arkasında silinip kayboluyor.

Türkiye'de gelir dağılımının bozuk olmaktan öte "ırzına geçilmiş" olduğunu anlamak için, duyarlı olmak şartıyla otobüslere, trenlere, minibüslere ve vapurlara binmek yeter. Pazar yerlerine gitmek de yeter. Çok dikkatli izleyenler için ise yarım saat Nişantaşı'nda, yarım saat de Tahtakale'de dolaşmak yeter.

Ben insanların elde edecekleri gelirde, birikim, yetenek ve çaba katsayılarının esas olması gerektiğine inananlardanım. Ben insanların arasında sınıfsal anlamda değil tamamen bireysel anlamda bu katsayılara bağlı olarak gelir farkı bulunacağına ve hatta bulunması gerektiğine inananlardanım.

Ama bu yaklaşım bile Türkiye'deki "eşitsizliği" demeyeceğim, "uçurumu", ne kabul etmeye ne de mazur göstermeye yol açmalıdır.

Modern dünya hayatında çalışan insanların asgari değil, vasati doyum ve yaşam standartları olmalıdır. Bu standartlar sayesinde toplum bir bütün olarak enerji üretecek ve bu enerji genel yükselişin lokomotifi olacaktır.

Bir insana yeteneklerini, çalışma kapasitesini, yaratıcılığını, üretkenliğini, kendini geliştirme ve öğrenme fırsatını yaratmadığınız ya da yaratamadığınız objektif koşullarda gelir dağılımının çarpıklığından veya böyle olmaktan başka çarenin bulunmadığından söz edemezsiniz.

Türkiye'nin gelir dağılımı gerçekliğinde, bazı insanların tembelliği, uyuzluğu, eğitimsizliği, verimsizliği kısmi bir gerçeklik ise de; asıl gerçek, yönetenlerin topluma kendini ortaya koyma, didinme ve mücadele etme fırsatlarını tanıyamamış olmasıdır. Bunun dışındaki bütün yaklaşımlar ne kadar saygın ve bilimsel olursa olsun laf-ü güzaftır.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır