|
 |
|
Bir devrin sonu
Fatih Terim ile ilk kez 1996'da Avrupa Şampiyonası finallerine katılan, 2000'de çeyrek final oynayan Türkiye'nin yükselişi dün gece sona erdi
Futbolun yeni gücü
2002 Dünya Kupası'nda 3. olan Türkiye "Dünya futbolunun yeni gücü" olarak takdim ediliyordu. Hasan Şaş, Yıldıray, İlhan Mansız, Rüştü gibi yıldızlarımız hem futbolları hem de karizmaları ile Beckham, Zidane, Buffon gibi Dünyanın kabul ettiği isimlerle kıyaslanır hale gelmişti. Ancak Türkiye'nin üçüncülüğü yurtiçinde öyle tartışıldı ki, belki de yabancıların verdiği değeri kendimizden esirgedik. Teknik Direktöründen, futbolcusuna kadar herkes o üçüncülüğün altında ezildi gitti.
İlk hedeften şaştık
Dünya üçüncüsü bir takım olarak, 2004 Avrupa Şampiyonası kuralarına favori olarak katılmış ve İngiltere, Slovakya, Makedonya, Liechenstein ile eşleşmişti. 8-0'lık acı hatıraların rakibi İngiltere ile birlikte grubun favorisiydik Ancak bir türlü 'Dünya 3.'sü Türkiye' gibi oynayamıyorduk. Kadro tartışmaları ve yerli yersiz yorumlarla grubun son maçına geldiğimizde önümüzde şu tablo vardı Şükrü Saracoğlu Stadı'nda İngiltere'yi yenersek, Portekiz'e gidecektik. Ancak olmadı ve 0-0'lık beraberlik Adalılar'ı sevindirdi, bize de baraj yolu gözüktü
Letonya sert çıktı
Letonya ile eşleştiğimizde herkes zafer çığlıkları atıyordu. Sadece SABAH "Lejyonerler formsuz. Aman dikkat" diye yazıyordu. Nitekim 15 Kasım'da oynanan ilk maçı Letonya 1-0 kazandığında şaşkınlık başladı. Yine de kimse eleneceğimizi düşünmüyordu. Fakat dün gece takke düştü, kel göründü. İnönü Stadı'nda ne buzlu zemin, ne Fransız hakem Weissiere vardı. Üstelik ay-yıldız 2-0 da öne geçmişti. Ama 11 dakikada yenilen iki gol herşeyi bitirdi. Sonuçta, Dünya 3.'sü Türkiye, 2004 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda yok.
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
