kapat
20.11.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMÄ°


TÃœRKÄ°YE
DÃœNYA
POLÄ°TÄ°KA
SPOR
MEDYA
SERÄ° Ä°LANLAR
METEO
TRAFÄ°K
ÅžANS&OYUN
ACÄ°L TEL



Ölümle burun buruna 10 saat

Cezaevi aracından firar eden mahkûmların aracıyla birlikte rehin aldığı Marlboro kamyonunun sürücüsü Akın Dağlı korku ve dehşet içinde geçen 10 saatte yaşadıklarını SABAH'a anlattı

Ankara Ulucanlar Cezaevi'nden nakledilirken, Uşak yakınlarında cezaevi aracından firar eden üç mahkum, Dikili'de Marlboro bayisine ait bir minibüsü, 24 yaşındaki sürücüsü Akın Dağlı ile birlikte rehin almış, İstanbul'a kadar süren ve sonu kanlı biten korkunç bir yol macerası yaşanmıştı. 10 saat rehin kalan ve bir mahkumun ölümüne tanık olan Dağlı, korku dolu saatleri SABAH'a anlattı

* Dikili'de dağıtımı tamamlayıp saat 16.00 sıralarında Salihler beldesine geçtiğimde gri bir Opel Vectra yolumu kesti. Önünde silahlarını bana doğrultmuş iki kişi duruyordu. Kaçmak için direksiyonu kırınca yol kenarındaki çitlere çarparak bahçeye girdim. Sonradan kaçak mahkumlardan biri olduğunu öğrendiğim Mehmet Çiçekli arabaya binip direksiyona geçti. Ortada ben, diğer yanda Hayrettin Çelik oturdu. İkisi de silahlıydı. Bana "Sana zarar vermeyeceğiz, araban lazım" dediler. 3-4 kilometre ileride, üçüncü kaçak Hüseyin Salih Eyüp'te minibüse geldi. Eyüp direksiyona oturdu, Mehmet Çiçekli, elinde silah benimle arkaya geçti.

* İzmir-Çanakkale karayoluna çıktık. Yolu tam olarak göremiyordum. Mazot almak için Ayvalık yakınlarında durduk. Bu arada Hüseyin Salih Eyüp benim üzerimdeki Marlboro yazılı ceketi giydi. Cep telefonumu alıp kartını değiştirdi. Ehliyet ve kimliğimi istedi. Her dediklerini yaptım. Yeniden yola çıktık. Arkada birlikte oturduğum Mehmet Çiçekli "İstanbul'a yakalanmadan gidersek oradan yurt dışına kaçacağız. Seni de bırakacağız" dedi.

* Yolda yemek molası verdik. Hayrettin, köfte ekmek aldı. Yerken hepsini inceledim. Mehmet, sakin ve iyi bir insana benziyordu. Hayrettin ise asabi ve her şeyden kuşkulanan bir tipti.

POLÄ°S CEZA YAZDI
* Tekrar yola çıktık. Polis çevirmesine rastladık. Yanımdaki Hayrettin silahı karnıma dayayıp "Sesini çıkarma" dedi. Dışarıdan görevlilerin sesi geliyordu. "Nereye yolculuk" diye sordular. "İstanbul'a toplantıya gidiyoruz" dediler. Sonra birer paket sigara verdiler ve yola devam ettik.

* Çanakkale'den arabalı vapura bindik. Karşıya geçtik. Yarım saat sonra trafik polisleri bizi durdurdu. Emniyet kemeri takmadıkları için ön tarafta oturanları azarladı. Polisler, "Yahu bari siz yapmayın. Niye emniyet kemeriniz yok" diyerek 32 milyon 100 bin lira ceza kestiler. Hüseyin Salih Eyüp, benim ehliyetimi verdi. Polisler hiçbir şeyden şüphelenmedi. Parayı ödeyip yola çıktık. Hüseyin bana "Oğlum senin ehliyet işe yaramaya başladı. Herifler yuttu" dedi.

* Epey yol aldıktan sonra Merter-Sarıyer yazan trafik levhaları gördüm. O sırada araç durdu arabaya bir kadın bindi. Beni öldürecekler diye çok korktum.
* Çamlıca turnikelerine geldiğimizde polis durdurdu. Kimlik kontrolü yaparken telsizden, kaçakların Marlboro minibüsünde olduğu anonsu geldi. Hüseyin gaza basıp kaçmaya başladı. Polis peşimize düştü. Önde oturan Hayrettin, MP-5 otomatik tüfek ile polislere ateş etmeye başladı. Polis de karşılık verdi. 1 saat süren kovalamacada polis ekiplerini gözden kaybettik. O anda yanımda bulunan Mehmet Çiçekli'nin başından vurulduğunu fark ettim. Kanlar içinde ayaklarımın üzerine yığılıp kalmıştı. Nasıl kurtulacağımı düşünürken, Hüseyin'in kısık sesli uyarısını duydum. Bana "Kaç kurtul" dedi. Bir benzinciye girdik. Onlar minibüsü bırakıp yanlarındaki bayanla bir taksiyi gasp edip kaçarken, ben de benzinliğe sığındım. O sırada da polisler geldi. 10 saatlik kabus nihayet sona ermişti ve ben yaşadığıma inanamıyordum.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır