kapat
16.11.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL



GREENCARD

ALİ SAYDAM


Sinagoglara saldıranların iletişim hedefi ne?

Biz Agatha Christie, George Simenon, Arthur Conan Doyle ile büyüdük... Polisiye romanların bu klasiklerinde, cinayeti araştıran kişinin (Poirot, Maigret, Holmes) ilk sorduğu soru şudur "Bu cinayetten kimin çıkarı olabilir?" Yazar, işi karmaşık hale getirmek için, çıkarı olanların sayılarını artırır. Böylece son sayfaya kadar kafanız karışır durur...

Gerçek hayatta da bu böyledir. Siz yıllarca, Taksim Meydanı'nda pek çok insanın hayatını kaybettiği o 1 Mayıs kıyımında kurşun yağmurunu solcular mı, daha solcular mı yoksa sağcılar mı başlattı, diye birbirinizi yer durursunuz... Yıllar sonra, yani kitabın son sayfasında çarpıcı gerçek çıkıveririr ortaya Sular İdaresi'nin üstünden ateş açmış olanlar, devletin derin kanadıyla ilgili görevlilerdir...

Dün yazılarımı yazmak için bilgisayarımın başına oturduğum saatlerde haber geldi. İstanbul'da iki sinagoga bombalı saldırı düzenlenmişti...

Konunun pek çok cephesine gazeteler ve TV'lerde yer verilecektir. Ben de kendime iletişim açısından sordum Bu saldırı bir 'iletişim aksiyonu' mudur?

Onca ölü... Onca yaralı... Bu işi yapanlar, Amerika'da bol miktarda örneğine rastlanan 'seri cinayetleri' bireysel sapıklıkları nedeniyle işleyen ruh hastası yaratıklar değil herhalde...

İddia o ki, bir siyasi amaç için teröre başvuruyorlar... Yani onlara göre bir ölçüde 'siyasi iletişim' söz konusu... Pekiyi, işin içinde iletişim varsa, o zaman şu tespitten yola çıkmamız gerekmiyor mu İletişim mutlaka somut bir hedefe yönelik olmalıdır...

Hedef... Yani belirlenmiş bir kitlede net bir davranış değişikliği yaratmak... 'Bir ürün, hizmet veya bir fikrin satın alınması konusunda karşı tarafı ikna etmek'... İletişimin görevi bu...

Pekiyi şimdi Holmes ya da Poirot gibi soralım "Bu son terör olayı kimin hangi iş hedefine hizmet ediyor?" Türkiye'de yaşayan toplam 30 bin Musevi vatandaşın beş on tanesini öldürdün... Haydi diyelim 'müthiş amaç uğruna' iş kazası sonucu dört, beş de Müslüman gitti... Şimdi ne olacak? Türkler ölenlere bakıp hangi terör örgütü bu toplu katliamı üstlenmişse, kitleler halinde bu örgüte mi katılacaklar?..

Ya da bu olaydan etkilenen Türk hariciyesi, 'Hay Allah ne kadar haklı bu teröristler' diyecek; İsrail ve onun arkasındaki güç ABD'ye karşı tavır mı alacak?.. Ya da Türk devleti bu saldırıdan korkacak ve tüm siyasetini gözden mi geçirecek?..

Geçiniz bunları... Türk devletini, tarihinde şimdiye kadar kim korkutmuş ki... Bu olay karşısında Türk milletinde tam tersine bir durumun ortaya çıkması daha yakın ihtimal değil mi?.. Herkesin kenetlenip İslami terörü ve bu vesileyle, içinde 'İslami' sözcüğü bulunan her türden hareketi, girişimi reddetmesi daha muhtemel değil mi?..

Şimdi son iletişimci sorusunu soralım Pekiyi bu durumdan kimin, kimlerin çıkarı olabilir... İkiz kulelerden bu yana yaşanan gelişmelere biraz da iletişimci gözlüğü ile bakın; kime ne mesaj veriliyor, sonuçta hangi hedefler elde ediliyor?.. O zaman bu sorunun yanıtına yaklaşmakta daha az zorlanacaksınız...

Damardan şekerleme...
Her bayram "Kent şekerleri bakalım bu kez ne yapacak" diye merakla bekler oldum... Oğullarını bekleyen yaşlı çifti her gördüğümde boğazıma bir şeyler düğümlenirdi. Bazıları daha da yüksek dozda etkileniyormuş. İletişim danışmanı arkadaşımız Aylin Taşkıner Okuldaş, hüngür hüngür ağladığını söylüyor.

Kent Gıda, dört yıldır bayram günlerinde toplumun unutulmaya yüz tutmuş duyarlılıklarını, değerlerini çok etkili anlatımlarla bizlere sunuyor. Yeter ki, bizim halkın gönül teline doğru ve nitelikli bir şekilde dokunmasını bilin... Sonuç şaşmaz... Halkımız biner gider...

Çocuk Esirgeme Kurumu'nda geçen son film de bu açıdan çok başarılı... Hani minik kızın yaptığı çizimi paylaşacağı bir anne-babayı arayışını anlatan film... Reklamcı jargonuyla gerçekten tam 'damardan'...

İdea Halkla İlişkiler'den Zeynep Alimoğlu Hanım, sağolsun son kampanya ile ilgili bilgileri bize de gönderdi. Onlara yakışır profesyonellikte ve kalitede. Yalnız basın bülteninde, bu iletişim çalışmasının Kent Gıda'ya ait bir sosyal sorumluluk kampanyası olduğu söyleniyor. Kent Gıda, çalışanları ile birlikte yetim çocukların bulunduğu yuvaları ziyaret edeceklermiş. Bir de belli alışveriş merkezlerinde ve web sitelerinde size en yakın yuvayı bulmakta yardımcı olacaklarmış... 'Sosyal sorumluluk' kavramının hakettiği yere oturması için kuruluşun 'Kazancının bir kısmını o sosyal amaç için harcaması gereklidir' ilkesi unutulmamalı. Yoksa hedef kitle 'Dağ fare doğurdu' diye düşünebilir. Örneğin, Kent Gıda, bu sıra sattığı ürünlerin gelirinden yüzde 1-2'lik bir kısmı kimsesiz çocuklara aktarsaydı, amacına tam ulaşabilirdi...

Vakıfbank'ın Nilüfer ile yürüttüğü 'Hayata İlk Adım' kampanyasında olduğu gibi...

Akıllı bir PR ayrıntıda gizlidir
Üç ilginç PR çalışması geçen hafta dikkatimi çekti... Birincisi Acar Kozmetik'ten. Kızım Deniz ve asistanım Aslı'nın elinde görüp duruyordum. TEMA'nın "Sizi adınıza bir fidan diktik!" belgesi. Belgenin bir köşesinde TEMA'nın logosu, öteki köşesinde Acar Kozmetik'in... Altında kuruluş yöneticilerinin imzaları...

Kozmetiğe harcanan aşırı paralar ve kadının bir tüketim aracı gibi konumlandırılması hep rahatsız etmiştir beni. Belki garip ama bu kez rahatsız olmadım... Başka kuruluşlar da bu kampanyaya katılıyordur. Onlar da çok akıllı bir iş yapıyorlar.

İkinci ilginç PR çalışması reklam ajansı LOWE'den. Çok şirin bir kurum dergisi. Adının 'Son Haberler' yerine 'Latest News' olmasına anlam veremesem de, gerek görsel hazırlanışı gerekse içeriğine bayıldım doğrusu. Ajans sahibi Nesteren Davutoğlu'nu kutluyorum.

Üçüncü çalışma ise Vakkorama'dan. Çok şık bir zarf. İçinde kartpostallar halinde yılın kreasyonları. Aynısını Vakko da yapmıştı... Ama Vakkorama küçük fakat önemli bir farklılık getirmiş. Bir de CD koymuş içine. Hedef kitlesine çok uygun...

Biraz daha cesaret Coca-Cola!
Dünya markaları 'Küresel düşün, yerel hareket et' palavrasıyla uğraşırken bunun tam tersini savunan Coca-Cola dünyaya ders veriyordu... 'Yerel düşün, yerel hareket et' ilkesini iletişim stratejisi haline getiren Coca-Cola, dünyadaki tüm reklamcılara, PR'cılara örnek olmuştur... Coca-Cola cıngılını her bölgenin ritmine göre düzenleyip, radyolara öyle vermişlerdi. Yerel kültür ve geleneğe göre en güzel şişe yarışması da yapmışlardı.

Ramazan'da yayınladıkları reklam da bizim kültür ve değerlerimizle uyum içinde. Hani Türkiye'nin dört bir yanından orta sınıf insanımızın iftara hazırlandığının ve şerefelerin yanmasıyla oruçların açıldığı film... Bizce sünnet olmasını heyecanla beklediğimiz David'li Cola Turka'ya hiç de fena bir cevap değil. Coca-Cola biraz daha cesaret gösterebilseymiş, iş tam olacakmış. Her ne hikmetse, iftar saatinin esas işareti ezanı kullanmaya elleri, dilleri varmamış.

İki şey aklımdan hiç çıkmaz. Biri, İstiklal Marşı'mızın tek kelimelik ilk cümlesi "Korkma!" İkincisi ise Platon'un tespiti "Korkanlar köle olur, korkmayanlar efendi!"...


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır