kapat
04.11.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL



GREENCARD

MEHMET BARLAS


Sami Selçuk'a göre Sezer'in seçimi de tartışmalı!..

Gelişmiş ve sivil toplumun var olduğu demokrasilerde, özerk, özgür, bağlantısız aydınlar bulunur.

Sosyo-politik konularda bir problemli mesele olduğu zaman, toplum, "Bu aydınlar ne diyecek" diye, beklentiye girer.

Bunlar, fırtınalı, karanlık sularda, bir deniz feneri gibidir.

Önyargılarından arınmış biçimde ve kendileri için hiçbir şey beklemeden, görüşlerini açıklarlar.

Allah'tan başka kimseden korkmazlar.

Veya tanrı-tanımaz da olabilirler. Ama hiçbir kula, kulluk etmez bunlar.

Bu tanıma en uygun isimlerden biri, bence Sami Selçuk'tur Türkiye'de.

Yargıtay Başkanlığı yaptığı dönemde de, "Hukukun Üstünlüğü"nü savunmak için, kendi kurumunu eleştirebilmiştir.

Klişelere, sloganlara ve resmi ideolojiye değer vermemiş, yerele değil evrensele açmıştı ufkunu.

Cumhurbaşkanı Sezer'in, Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda başı örtülülere Çankaya'yı kapatması ve gerekçe olarak "Kamusal Alan"ın öne sürülmesi, büyük tartışmalara neden oldu.

Genellikle herkes, kendi eğilimini yansıttı bu tartışmalarda.

Demokrasiden, hiç ödün vermemeye çalışan bu satırların yazarı bile, zaman zaman, "Acaba Sezer'in gerekçesi, devlet felsefesi açısından haklı görülebilir miydi" kuşkusuna düştü bu tartışmalar sırasında.

Dün Tercüman'da, Sami Selçuk'un, Mehmet Gündem'le yaptığı söyleşiyi okuyunca, pek çok gölgeli alanın aydınlığa kavuştuğunu hissettim.

Siz sayın okurlarıma da, Sami Selçuk'un bazı saptamalarını duyurmak gereğini hissediyorum.

İşte Sami Selçuk'tan bazı satırbaşları

- Kamu düzeni, kamusal alan... Bunun uç noktası hikmet-i hükümettir. Kamusal alanı bir tarafa bırakacaksınız. Bunlar Jakoben devletin ürettiği kavramlardır. Kamu hukukunda bu kavramlar geçer ama kamu hukuku bu alanın üstesinden gelemez. Eğer yasa yapma tekelini devlete verirseniz, ki büyük ölçüde devletindir, ama hukuk yapma tekeli devletin değildir. Demokrasilerde hukuk yapma alanı sivil toplumundur.

- Bu tavır (Sezer'in davetiye tavrı) laiklikte bir ölçüt olamaz. Laiklik devletin, dinler ve inançlar karşısında yansızlığıdır, eşit uzaklıkta olmasıdır. Laiklik, din gerçeğini kabulle başlar. Din yoksa laikliğe ihtiyaç olmaz.

- Devlet öğretmenine haç taktırarak ders anlattırırsa, laiklik ilkesini zedeler. Çünkü yansız olamaz. Ama bir üniversite öğrencisinin böyle bir sıfatı yok. Resmi görevli değil. Yasak getirmek yerine, o insanların inançlarını dış dünyaya yansıtabilmelerinin önünü açmalı devlet.

- Milletvekillerinin eşlerinin başörtüsü ile, devlet Çankaya'da yansızlığını yitirmez. O hanımlar misafir. Çankaya'da görevli değiller ki.

- Türkiye'de iyi hukukçunun karşılığı, içtihatları bilen insan. Peki yargının vermiş olduğu içtihatlar, acaba bizim yasalarını aldığımız ülkelerdeki içtihatlarla paralellik gösteriyor mu? Çoğu kez uyuşmuyor. O zaman ya sizinki doğrudur, ya onlarınki.

- Evrensel hukuku izleyemeyen hukukçu iyi hukukçu olmaz. Sorun dünyayı izleyebilmekte.

- Devlet Başkanı, birleştirici, bilge bir insan olmalı. Dünyayı izleyebilmek için dil bilmeli. Geniş bir perspektifi olmalı, ideolojik tuzaklara düşmemeli. Halkın içerisine girmeli. Halkın yürek atışlarına tanık olmalı.

- Anayasa, Cumhurbaşkanlığı'na aday ehliyetini kazanmak için, istifayı öngörüyordu. (Sezer'in), aday olduğu zaman Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'ndan istifa etmesi gerekiyordu. Sakat bir seçimdir o. Bence bir meşruluk problemidir. Anayasayı çiğneyerek Cumhurbaşkanı oluyorsunuz. Boston'da istinaf mahkemesi yargıçları "Hem Cumhurbaşkanı adayı, hem Anayasa Mahkemesi Başkanı olunur mu" diye sorup, gülmüşlerdi.

ŞAKA

Nasıl adam oldunuz?
Köşe yazarlarının, birbirlerine "Yalaka", "Hain", "Satılmış" diye hakaret etmelerini, polemik zannetmedikleri zaman.

Bilgi ve haber, önyargı ve sloganla karıştırılmadığı zaman...

KAFA KARIŞIKLIĞI

Beyaz Saray kamusal alan mı?
Bu "Kamusal Alan" kavramı, insanların kafasını çok karıştırdı.. Anlaşılan karıştıracak da.

Örneğin Çankaya kamusal alan olduğuna göre.. Ve Türkiye'de iktidar partili milletvekillerinin çoğunun eşi başörtülü olduğuna göre..

Bu iki "Gerçek", demek ki birlikte olamayacaklar.

Acaba kamusal alan, gerçeklerin giremeyeceği, doğruların söylenemeyeceği bir alan mı?

Örneğin Kamusal Alan'da bir konuşma yaparsanız ve bu konuşma, yerel değil evrensel doğruları yansıtırsa, kabul edilebilir mi?

Mesela, kamusal alanda yalan söylenebilir mi?

Kamusal alanda insanların karnı acıkır mı, susarlar mı?

Kamusal alanda yaşayanlar, televizyonlardaki televole programlarını izlerler mi?

Kamusal alanda rüşvet alınır mı, ihaleler yandaşlara paylaştırılır mı?

Kamusal alan mı, hayat alanı mı daha geniştir? Clinton, ABD'nin kamusal alanında Monica Lewinsky'le neden aşna fişne oldu?

Mesajlarınız için: mbarlas@sabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır