kapat
01.11.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL



GREENCARD

İki melek

Bu ikili "Adapazarı'nın melekleri."

Biri Nesrin hanım. (Belediye Başkanı Aziz Duran'ın eşi.)

Diğeri Semra hanım. (Özürlü Çocuklar Derneği Başkanı Semra Buldoğan.)

Adapazarı'nın kadınlarını "örgütlüyorlar."

Örgütlü kadınlar, evlerinde "simit" yapıyor, "kurabiye" yapıyor.

Bunları "kent merkezinde" satıyorlar.

Topladıkları parayı "hayır işlerine" harcıyorlar.

****

Şeker Mahallesi'nde yaşayan genç bir çiftin çocukları olmuyormuş.

Kimsesiz bir çocuğu "evlat" edinmişler.

Çocuk biraz büyüyünce fark etmişler ki...

Zihinsel özürlü.

Evin erkeği "bu çocuğu yurda geri verelim" demiş.

Karısı, karşı çıkmış

- Hayır... O artık bizim yavrumuz...

Adam "evi terk etmiş... Karısını boşamış."

Ev sahibi bu durumu öğrenince, kapıyı çalmış

- Bacım... Zengin değilim... Bu evden aldığım kiraya ihtiyacım var... Ama değil mi ki sen bu çocuğa sahip çıktın, senden kira almayacağım.

Konu, komşu da "yiyecek, giyecek" vermiş.

Genç kadınla, özürlü çocuk yaşamlarını sürdürmüşler.

Ama kadının parası olmadığı için çocuğu doktora götüremiyormuş.

Günün birinde "bizim iki melek" bu durumdan haberdar olmuş ve...

Film "mutlu son"la noktalanmış

"Doktor... Hastane... Yardım... Tedavi... Hızla iyileşen çocuk.... Çocuğa sarılan anne."

****

Adapazarı'nda, merkeze bağlı Mollaköy'de "mutlu bir aile" varmış.

İki kızları olmuş

Dicle ile Irmak.

Çocuklar biraz büyüyünce, aile üzerinde kara bulutlar dolaşmaya başlamış.

Dicle "zihinsel özürlüymüş."

Irmak ise "süper zekalı."

Baba "hastalanmış."

Ama evi terk etmiş, "pavyona düşmüş."

Depremde hasar gören köy evinde Dicle ile Irmak "yoksulluk... Bakımsızlık" içinde sürünürken...

"Bizim melekler" olayı öğrenmişler.

Gitmişler, onları yıkamışlar, giydirmişler, doyurmuşlar.

Arifiye Çocuk Yurdu'na yerleştirmişler.

8 yaşındaki Irmak şimdi "çalışkan bir öğrenci... Sınıfın gözbebeği."

13 yaşındaki Dicle ise "tedavi görüyor... Ve tedaviye yanıt veriyor."

****

İki melek "doğuştan tek kulağı olmayan" bir çocuğa yardım etmek istemişler.

Öğrenmişler ki "Cerrahpaşa'da bir profesör var... İsmail Aytekin... Bu iş onun işi."

Hemen Belediye'den... AKP'den... Ulaşabildikleri her yerden "İsmail Aytekin'in telefonunu" istemişler.

Sonunda "bir telefon numarası bulup" aramışlar

- İsmail Hocam.

- Buyrun.

- Hocam... Bir çocuk... Doğuştan tek kulağı yok... Duyduk ki siz hayırsever insanmışsınız... Ne olur... Allah rızası için ameliyatını yapsanız.

Karşıdan "bir yanlışlık olmasın" yanıtı gelmiş

Siz hangi İsmail'i arıyorsunuz?

- Cerrahpaşa'dan Prof. Dr. İsmail Aytekin hocamızı.

- Bacım, burası TBMM... Ben de milletvekili İsmail Alptekin'im... Siz yanlış İsmail'i arıyorsunuz.

Ankara'nın hesabı yanlış mı?
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Erol Öztürk'le "Atatürk Parkı'nda" buluştuk.

Çevremizde yerel medya vardı, sendikacılar vardı, partililer vardı.

- Erol bey, piyasa nasıl?

- Teker dönmeye başladı... Krizin kara bulutları dağılıyor... Fakat işsizlik bir felaket... İl genelinde nüfus 750 bin... İşsiz sayısı ise 80 bin... Çok yüksek.

****

- Erol bey esnafın, tüccarın şikayeti var mı?

- Sabit giderlerin altından kalkmak güç... Çeşit, çeşit vergi var... Vergi sayısını artık biz de unuttuk.

****

Erol bey "sizden bir ricamız var" dedi.

- Nedir?

- Ankara, bizim kentin milli gelirini 2.108 dolar olarak açıkladı... Gerçek bu değil.

- Gerçek nedir?

- 1.450 dolar... Bu, bilimsel hesap.

- Yani Ankara'nın hesabı yanlış mı?

- Evet... Ankara, deprem için buraya yapılan yardımı da hesaba dahil etmiş.

- Bizden ne istiyorsunuz?

- 1.500 doların altındaki illere teşvik geliyor... Bu teşvikten aslında bizim de yararlanmamız gerekiyor... Bunu ilgililere duyurmanızı istiyoruz.

Biz de "duyuruyoruz."

İstenince neler oluyor?
Yeni Sakarya, elli yıldır yayımlanan bir yerel gazete.

Yazı İşleri Müdürü "Niğde-Koyunlu doğumlu Zeki Aydıntepe."

Sakaryaspor'un eski futbolcusu.

- 1971'de, gazete sahibi Hasan Uyar'ın kızını aldım... Sonra spor yazıları yazmaya başladım... Şimdi hem TSYD Adapazarı Şube Başkanı'yım, hem de gazetenin sahibi.

- Bugünlerde gazetede hangi haberler var?

- Toplu Konut İdaresi ile Belediye işbirliğine girdi... Ucuz konut projesi uygulanıyor... Onu haber yapıyoruz.

****

Projenin ilk ayağında "812 konut" var.

"On ay sonra" bitecek.

81 metrekare konut 33 milyar.

105 metrekare ise 42 milyar.

Aylık taksit "175 milyon."

Ev teslim edilince taksit "275'e çıkacak."

Taksitler "memur maaş katsayısı" oranında artacak.

Ve "on yılda" borç ödenecek.

"Birinci etaptan sonra" ikinci, üçüncü etaplar başlayacak.

Bu iş için "2.600 dönüm arsa" ayrılmış.

"Binlerce konut" yapılabilecek.

"Sağlam zemine, depreme dayanıklı" konutlar.

Ve "her keseye" uygun.

****

Gazeteci Zeki Aydıntepe

- Halk bu projeyi tuttu... Biz de bu proje ile ilgili haberler veriyoruz, yorumlar yapıyoruz... Demek, vatandaşa ucuz ve sağlam ev yapmak da mümkünmüş... Demek istenince oluyormuş.

Adapazarı'nda "istenince neler olabildiğini" bizzat gördük.

"Hortumsuz... Yolsuzluktan uzak" bir modern yapılaşmayı.

Haydi resim yapalım
Üniversite öğrencisi genç bir kız, elinde fırça, bir trafo binasının duvarına "bir şeyler" yapıyordu.

"Kolay gelsin... Ne yapıyorsunuz" diye sorduk.

"Klasik takılıyorum" diye güldü.

Az ileride, yine üniversite öğrencisi bir delikanlı, elinde fırçası, "bir binanın duvarına" bir şeyler yapıyordu.

- Hayırdır... Kolay gelsin?

- Modern takılıyorum... Bitince beğeneceksiniz.

****

Belediye bir kampanya başlatmış

"Evimizi boyayalım."

Boya "yarı fiyatına."

Ve "altı ay taksitle."

Herkes "evini boyuyor... Boyatıyor."

Renkler ise "canlı mı canlı."

****

Bazı binaların "bir cephelerine" ise resim yapılıyor.

"Trafo binalarına" da.

Ayrıca "yol kenarlarındaki duvarlara."

Resimleri "öğrenciler" yapıyor.

"Kendine güvenen... İddiası olan" yapıyor.

Kimseye "şu resmi yapacaksın" diyen yok.

Boya, fırça belediyeden.

Herkes "kafasına göre takılıyor."

****

Adapazarı "renk cümbüşü."

Bütün kent "açık hava resim sergisi."

Depremin kararttığı ruhlara, bozduğu morallere karşı sanki "çağdaş bir tedavi yöntemi."

Hakan Şükür Bulvarı
Adapazarı'nın "Doğu"sunda yeni bir bulvar açılıyor.

1.300 metre uzunluğunda.

Kentin ana ulaşım hatlarından olan Turan Caddesi'ni, çevre yoluna bağlayacak bir bulvar.

Bu bulvar "Hakan Şükür Bulvarı."

Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Duran dedi ki

- Hakan bir başkadır... Ailesine çok bağlı... Doğduğu kentten hiç kopmadı... Şöhret onu şımartmadı... O bir pırlantadır.

Aziz beyle konuşurken, yanımızda "esnaf" da vardı.

"Başkan doğru söylüyor" dediler

- Hakan, adam gibi bir adamdır... Mütevazıdır... Büyüğünü, küçüğünü bilir... Büyük futbolcu oldu ama hiçbirimize tepeden bakmadı.

****

Şöhret "taşıyamayanın sırtında çok ağır bir yüktür."

Bravo Hakan Şükür'e.

"Şöhreti... Parayı" taşıyabildiği için.

Ve "doğduğu topraktan" hiç kopmadığı için.

Adapazarı Belediyesi'ne de tebrikler.

"Bu hayırlı evlatlarının adını" bir bulvarda yaşatmak istedikleri için.

Yaşlılara saygı
Atatürk Parkı, Adapazarı'nın tam ortasında.

Yeni yapılan Kültür Merkezi'nin bitişiğinde.

Parkta bir "tabela" dikkatimizi çekti

"Kıdemli Hemşehriler Sokağı."

Baktık, parkın bu bölümünde "amcalar... Dedeler... Nineler" oturuyor.

Servis "daha bir özenli."

Çay, kahve, meşrubat "daha ucuz."

Bu bölüm "emeklilere... Yaşlılara" ait bölüm.

Ama Adapazarı'nda onlara "ihtiyar" denilmiyor.

"Kıdemli hemşehri" deniliyor.

Güzel bir uygulama.

Tek kelimeyle...
Cumhuriyet Mahallesi'ni dolaşırken "tek katlı, yeni bir ev" gördük, beğendik.

- Bu ev kimin?

- Efendim ev değil... Mahalle Merkezi.

Hemen Belediye Başkanı'nı aradık.

Anında geldi.

- 98 mahallemizde, 98 Mahalle Merkezi olacak... Hızla tamamlayacağız.

Merkezde "küçük bir muhtar odası" var.

"Kütüphane" var.

Mahallede olacak bir felakete karşı "ilk yardım malzeme odası" var.

Gençler için "bilgisayar kursu... Meslek kursu" odası var... Kursu "mahallenin büyükleri" verecek.

Ve bir de mahalle halkının oturup sohbet edeceği, kaynaşacağı mahalle ile ilgili kararlar alacağı salon.

Mahalle Merkezi "mahallelinin ortak evi."

Ve mahalleli "böyle bir merkeze sahip olmaktan" öylesine mutlu ki.

Mahalle halkı sordu

- Merkezimizi... Evimizi nasıl buldunuz?

"Tek kelimeyle, harika."

Ana sorun "eğitim"
Kenti gezerken küçüklü, büyüklü pek çok park gördük.

Tertemiz, yemyeşil.

Parklardan birinde üç çocuk, bir filin üzerinde oynuyorlardı.

Taha Efe Türkmen... Dokuz yaşında.

Atila Atasoy... Dokuz yaşında.

Kuzeni Melih Atasoy... On yaşında.

Üçü de "Ahmet Akkoç İlköğretim Okulu" öğrencisi.

Okulda "ikili eğitim" yapılıyor.

- Çocuklar... Bir derslikte kaç öğrenci var?

- 56.

****

Adapazarı, depremden sonra "her konuda sınıfı geçmiş... Yeniden yapılanmış."

Ama "eğitim konusu" hariç.

Sadece Adapazarı'nda değil, yurdun pek çok yerinde "bir derslikte 50... 60... 70 öğrenci" okuyor.

Bu çağda bir "eğitim ayıbı."

****

"Eğitim seferberliğini" hızlandırmamız şart.

Ve bu konuda "her şeyi devletten beklemeden... Herkes, gücü oranında bir katkıda bulunarak."


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

sizinkiler
Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır