kapat
20.10.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL



GREENCARD

Birbirimize sarılabiliyorsak ceplerimiz ayrı olduğu için

Yassıada'da yargılanan DP'li Kemal Özçoban, beraat edip eve döndüğünde büyük oğlu Kamil'e, "Senin kolej paralarının hesabını verdim" dedi.

Bu olay, önce Kamil Özçoban'ın, ardından kardeşi Levent'in ayrılıp kendi hayatını kurmasının anahtarı oldu ve iki marka doğdu Park Bravo ve Polo. Bütün ortakları, kardeşleri, akrabaları uyarıyorum. Kasanız aynı olabilir ama en azından eşlerinizi birbiriyle görüştürmeyin

Yıl 1961. Yassıada Mahkemesi'nde yargılanan Demokrat Parti'li Kemal Özçoban, beraat edip eve döndükten sonra oğlu Kamil'e "Mahkemede seni özel okulda hangi parayla okuttuğumun hesabını verdim" diye serzenişte bulundu. Kamil, "Evet, size bunun borcunu bir gün ödeyeceğim" dedi. Otoriter baba, öfkeyle yerinden fırladığında, 17 yaşındaki Kamil çoktan evden çıkmıştı, gidiş o gidiş.

Erkek kardeşi Levent, henüz 14 yaşındaydı, ama ağabeyine çok düşkündü. Aradan zaman geçti, o da duramadı evde. "Ben de seninle yaşayacağım" dedi. Hukukçu, emekli hakim, milletvekili babanın kolejli iki oğlu, alıştıkları yaşamın çok dışında bir hayata başladı. Önce bodrum katı, sonra çatı katı derken hem okuyup, hem çalıştılar. İkisi de tekstil, hazır giyim sektörüne merak sardı, ama asla ortak olmadılar. Biri Park Bravo'yu, diğeri Polo'yu yarattı.

Yıllar önce gücenip evi terk ettikleri babaları Kemal Özçoban bugün 96 yaşında ve tıbbi yardımla hayatını sürdürüyor. Gençliklerinde 'kursaklarından bir lokma baba ekmeği geçmeyen' iki oğul, ona bakıyor, sahip çıkıyorlar.

Kamil ve Levent Özçoban'la eskileri konuşmak için bir öğle yemeğinde bir araya geldik, çay saati yaklaştığında bile sohbeti bitiremedik. Biz sorduk onlar anlattı, daha çok da Kamil Bey anlattı...

AĞABEYİN PEŞİNDE
* 17 yaşında evden çıkıp gitmek -otoriter bir babaya rağmen- zor mu? Yoksa otoritenin sonucu mu?

Yaşayan en eski Demokrat Parti milletvekilidir babam. Genel İdare Kurulu üyesiydi. Dört dönem milletvekilliği yaptı ve Yassıada'dan beraat edip dönen 7 milletvekilinden biridir. Kendisi hukukçudur, tipik bir Anadolu erkeğidir ve babaerkil ailenin temsilcisidir. Yassıada'dan çıktıktan sonra bir gün öğle yemeği yerken, mahkemede beni okuttuğu kolejin paralarının hesabını verdiğini söyledi. Ben "Farkındayım, bunu size ödeyeceğim" dediğimde üzerime fırladı. Ben de kapıyı açtım, kaçtım. Halamın kızında kalıyordum, kardeşim dedi ki 'Ben de abimle kalacağım' . Beraber sırt sırta verdik, önce bir bodrum katı, sonra çatı katı.

* Peki hazır giyim işine nasıl girdiniz?

Biz Ankaralı'yız. Babamızın memuriyetinden dolayı bütün öğrenciliğimiz orada geçti. Ben öğrenciliğimde otellerde çalışıyordum. Erken yaşta evlendim, tesadüflerle kayınbiraderimle ortak kozmetik dükkanı açtık. İlk perakendeciliğe öyle başladım. Levent de bizimle beraber çalışıyordu. Sonra Dolphin diye mağaza kurduk, ardından Bravo Dolphin oldu. İlk çağdaş üretimdi bu, o zamandan sonra yurtdışından kaçak mal gelememeye başladı Ankara'ya. Sonra Levent askerliğini yaptıktan sonra İstanbul'a yerleştik. Sonra Park Bravo doğdu. Ben 45 yaşında sanayiciliğe başladım. Ankara'da otururken İstanbul'da üretilip Ankara'da satış noktası olmayanların mallarını satarak işe başladım.

Şimdi altını çizerek söylüyorum, piyasada kim başarılı olmuşsa perakendecilikten geldiği içindir. Ne üretirsen üret, satmayı bilmeyince ne işe yarar.

* Niçin ortak olmadınız?

Genç yaşta bunu düşünmüştüm. İkimizin de yaşı ilerleyecek, evlenilecek, ikimizin de çocukları olacak. Aile büyüyecek. Kardeşimin bana bugün hala sarılabilmesinin sebebi ortak olmadığımız içindir. Bütün ortakları, kardeşleri, akrabaları uyarıyorum. En azından karılarınızı görüştürmeyin diyorum. İyi ki de öyle yapmışız. Levent çok başarılı. Karısı da başarılı, beraber çalışıyorlar.

* Çizgileriniz farklı, bunu birlikte mi kararlaştırdınız?

Levent'in çizgisi daha gençtir, biz daha çok çalışan kadın, genç anne ve orta yaşı tercih ettik. Hiçbir gün aramızda işle ilgili bir konuşma geçmemiştir. O benim ben onun başarısı için elimizden ne gelirse yaparız. Bütün fikirleri paylaşırız. Birimiz bir mağaza kiralarken bir şart sunulmuşsa, kardeşimizi de düşünüp 'biz anne baba bir kardeşiz, ona sağladığın şartları bana da sağla' deriz. Ama herkes kendi cebinden hayatını harcıyor.

POTANSİYEL BÜYÜK
* Zara ve Nine West. Türkiye'ye getireceğiniz başka markalar var mı?

Herkes Türkiye'ye gelmek istiyor. Elimde 7-8 tane dosya var. Zara ve Nine West organizasyonu nedeniyle Türkiye'nin adı geçtiği zaman hemen Kamil Özçoban'a gitmek geliyor markaların aklına. Çoğu bana geliyor.

İyi yönetilebilirse Türkiye'nin potansiyeli büyük. Yabancı markaların temsilcileri Türkiye'ye geldiğinde ağızları açık kalıyor. Biz Türkler işi biliyoruz, moda da yaratıyoruz, eksik olan biraz akıl, biraz da finansman. Bakın Zara'nın patronu Ortega'nın bir sözü var, "Ben Türkiye'de 10 milyon dolar para kaybetsem ne olur ki?" diyor. Onlarda para var. Ama bizlerin de karşı çıkmaması gerek. Ben meslektaşlarım bana tepki gösterdiği zaman dedim ki onlara, "Bakın Zara Türkiye'den 400 milyon dolarlık mal alacak. Siz inatlaşırsanız mal alır mı?"

* Peki 2005'te kotalar kalkınca ne olacak?

2005'te bizim iç piyasadaki arkadaşların yüzde 80'inin başına ne gelecek bilmiyorum. Oyuncağından tarağına, elektronikten ampule kadar pek yer Çin malı. Türkiye'deki mağazaların büyük düşünmesi, yüzünü dünyaya dönmesi, büyükler ne yapıyorsa aynı enstrümanları kullanması gerek. Patronların uçaktan inmemesi, dünyayı dolaşması gerek.

Bana cephe alanlar daha sonra ödül verdi
Kamil Özçoban, 1990'ların sonunda İspanyol hazırgiyim devi Zara'yı Türkiye'ye getirdiği için meslektaşlarından büyük tepki almıştı. Türk hazırgiyimciler, her ortamda Zara'nın iç pazarda haksız rekabet yarattığından yakındılar, Özçoban'a ateş püskürdüler. Daha sonra Zara ile Özçoban'ın yolları ayrıldı ama Özçoban, bugün Türk hazır giyim sektörünün bu rekabetten çok şey öğrendiğini söylüyor. Nitekim bu olaylardan iki yıl sonra Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği'nin "Hayat Boyu Başarı" ödülü yine aynı kişilerin oylarıyla Kamil Özçoban'a verildi. Özçoban o gün yaptığı konuşmada, "Tanrının adaleti budur" diyerek teşekkür etti. Kamil Özçoban, o dönemde yaşadıklarını şöyle anlatıyor

"Bazı arkadaşlarımız otellerde bir araya gelip toplandılar. Davalar açılmak üzereydi hakkımda, haksız rekabet davaları. Bunların içinde maalesef işini kurmasına yardım ettiğim arkadaşlarım da vardı. Zara benimle ya da bensiz, zaten gelecekti. Çünkü Gümrük Birliği'ne giren ülkelere mağaza açıyorlar. Koskoca Zara her ülkeye girerken rekabet koşullarını bilmeden mi gelir?

SİNERJİ YARATTI
Peki ya Polo? O da rahatsız oldu mu Zara'dan? Levent Özçoban'ın yaklaşımı ilginç "Ben o dönemde hep yanında yer aldım bu operasyonun. Ağabeyim diye değil. Zara'nın Ankara'da açtığı ilk mağaza, benim mağazamla duvar duvara. Ama Zara açıldıktan sonra bizim mağazanın hasılatı yükseldi. Komşuda pişer bize de düşer. Baltalamadı, aksine sinerji yarattı. Yabancı markaların piyasaya girmesi, yerlilerin eskisi gibi tutturabildiğine fiyat belirlemesinin önüne geçti ve piyasaya disiplin geldi. Artık sezondan sezona geçişte aşırı fiyat farklılıkları olmuyor. Bunu krizler de etkiliyor, rekabet de etkiliyor. Alıp satanlar elendi, direkt üretimden satışı bilenler kazandı. Yani perakendeci ayağı olanlar ayakta kaldı."

PARK BRAVO/ KAMİL ÖZÇOBAN

Türkiye'ye gelmek isteyen markalar önce beni arıyor
Park Bravo'yu büyütürken Zara ve Nine West'i de Türkiye'ye getiren Kamil Özçoban, "Elimde 7-8 dosya var. Herkes Türkiye'ye gelmek istiyor" diyor. Zara'nın satın aldığı Stradivarius adlı markanın yakında Türkiye'ye geleceğini de Özçoban'dan öğreniyoruz.

İşleri daha çok çocuklarına bırakan Özçoban'ın yeni heyecanı, yakında piyasaya çıkacak otobiyografisi. 0-60 adlı otobiyografi için Özçoban, "Pek çok kişinin içi sızlayacak" diyor. Özçoban, kitapları üçleyecek. İkinci kitap hazır giyim sektöründeki deneyimlerine, üçüncüsü ise başından geçen ilginç olaylara ayrılmış.

POLO/ LEVENT ÖZÇOBAN

10 yıl içinde yurtdışında 200 Polo açacağım
Yılda 2 milyon parça üreten 55 milyon dolar cirolu Polo, 1998'den sonra yüzünü yurtdışına çevirdi. Önce Romanya, ardından Moskova, Ukrayna, Sivastopol, Yalta, Bakü, Ürdün derken 2004 Nisan ayında yurtdışında 16 mağazaya ulaşmak için gaza basıldı. Türkiye'de 46 mağazası olan Polo'nun patronu Levent Özçoban, kendisinden sadece 3 yaş büyük olmasına rağmen ağabeylikten çok babalık yapan Kamil Özçoban'ın ısrarları ve yol göstermesiyle kendi markasını yaratmış. Şimdi ağabeyinin övgüleri karşısında tavazuyla durup "Ağabeyim söylüyorsa doğrudur" diyor.

Esen EVRAN


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

Sarı Sayfalar
GreenCard


TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır