kapat
13.10.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL



GREENCARD

MEHMET BARLAS


Dede Efendi'den daha muhafazakâr mı olacaksınız?

AK Parti'nin ilk Büyük Kongre'sinde Tayyip Erdoğan, "Biz muhafazakâr demokrat çizgiyi, toplumsal merkeze oturttuk" derken, ben İstanbul'da Devlet Klasik Türk Müziği Koro'sundan Dede Efendi dinliyordum.

Nasıl Tayyip Erdoğan'ın muhafazakar çizgisi, Avrupa Birliği üyeliğinden ve Amerika ile Irak'ta askeri işbirliğinden geçiyorsa, Dede Efendi'nin muhafazakârlığının da, soyut sanattan geçtiğini söyleyebilirim.

Dede'nin şiirsel anlatımını bir düşünün..

"Ben sinemi nişan diktim,

Gamzesi ile vurdu beni.

Cihar attım, şeş oynadım,

Yine felek yendi beni."

Bugünün muhafazakârlığı, mesela Dede Efendi'yi koruyup, ona hep bağlı kalmak değil midir?

Ya Dede Efendi (1778-1846), çağına göre muhafazakâr değilse?. Müziğin ve şiirin (ya da güftenin) sınırlarını zorluyorsa?

Bestenigar şarkısını hatırlayın Dede'nin

"Ben seni sevdim seveli kaynayıp coştum,

Aklımı yağmaya verip, fikrimi şaştım."

Hangi muhafazakâr, aşk sersemliğini "aklımı yağmaya verdim" diye anlatabilir?

Ender Ergün yönetimindeki Klasik Koro, Dede'nin Buselik Kar'ını da icra etti. Ben ilk kez dinledim bu Kar'ı..

Dede bu besteyi, 2'nci Mahmud'un kızı Hatice Sultan'ın düğün hediyesi olsun diye yapmış.. Bu nedenle "Sur-ı Şahi" diye, yani "Şahın Düğünü" diye başlıyor.

Öylesine bir düğün anlatmış ki.

"Asumandan ta bu sürun seyrine

Verdi hurşid encüm ü nahidi pey."

Bugünün Türkçesi ile, "Gökyüzünden (asumandan) bu düğünü (sur) seyretmek için, güneş (hurşid), yıldızlar (encüm) ve Venüs gezegeni (nahid), pey verdiler."

Sanki evrendeki her şey, iyi bir gösteri için, yeryüzünde yer ayırtmışlar gibi.

Yani bu "Muhafazakâr" kavramını da, abartmamak gerekiyor.

Dede Efendi'den daha mı muhafazakar olacaksınız?

Bence Dede Efendi kadar, renkli ve geniş ufuklu olmak daha doğru değil mi?

Yani sırasında "Benli"yi de, bazen saçaktan, bazen kaçaktan alabileceksiniz.

27 yıldır pazarları, bazı istisnalar dışında Koro'nun konserlerini izliyorum. Bu Nevzad Atlığ ile başladı, Ender Ergün'le devam ediyor.

Koro da arkadaş düzeyinde yakın olduğumuz sanatçıları görünce, içim açılıyor, yüzüm gülüyor. O gün, işlerim iyi gidiyor.

Adnan Mungan, Münip Utandı, Mehmet Güntekin, Mithat Özyılmazel, Osman Nuri Özpekel, bu isimlerden bazıları.

İzleyiciler arasında mesela Prof. Sulhi Dönmezer'i görmeyince de, endişeleniyorum.. Benim gibi Beşir Ayvazoğlu'nun da, Koro'nun tutkunlarından olduğunu biliyorum.

Dün solo bölümünde, Serap Mutlu Akbulut ve saz solistlerinde Aziz Şenol Filiz (Ney), Birol Yayla (Tanbur) vardı.

Ferahfeza'dan Şevk-efza'ya geçerken, neyle tanburu öylesine karşı karşıya getirdiler ki, herkes nefesini tuttu.

Serap Mutlu da, Rıfat Bey'in Saba şarkısını öyle okudu ki, ben bunu hiç böyle dinlemediğimi düşündüm.

"Hayal-i yare değme girye dursun

Kurulsun sahn-ı çeşmimde otursun."

Serap Mutlu Hafız Hüsnü Efendi'nin bestesini ve Ahmet Rasim Bey'in güftesini yaptığı Bestenigar şarkıyı söylerken de, Rauf Tamer'i andım.

"Çok sürmedi geçti tarab-ı şevk-i baharım..

Ben böyle gönüller yakıcı Bestenigar'ım."

Rauf Tamer'in kulağında bu şarkı, çocukluğunda babası söylerken kalmış. Dinlerken hep duygulanır.

Koro, Hacı Arif Bey'in Mahur şarkısına girince, baktım yanımda oturan Levent Kırca da, benim gibi mırıldanmaya başladı.

"Zahir-i hale bakıp etme dahil bir ferdi."

Evet.. Bu şarkının sonunda söylenenlere, yani Enderunlu Vasıf'ın şiirine kulak verelim

"Tükenir mi feleğin sille-i nerm ü serdi

Mihneti kendine zevk etmededir alemde hüner

Gam ü şadi-i felek böyle gelir böyle gider."

ŞAKA

Çok konuş, çok yaşa!
Ruhbilimci Bahadır Bakım, kadınların neden fazla yaşadıklarını anlamış..

- Kadınlar daha çok konuştukları için, streslerini çevreyle paylaşıp, dayanıklı oluyorlar, demiş..

Belki, erkeklerin daha az yaşamasının da nedeni olabilir bu.

Peki ama, politikacılar kadınlardan daha mı çok yaşıyor. Neticede politikacılar da çok konuşarak, streslerini toplumsal hale getirmezler mi?

ÖLÇÜ KAÇIYOR

AK Parti'nin tehlikeli dostları!
Genel olarak AK Parti'yi destekledikleri varsayılan bazı kesimler, Irak'a asker gönderme tezkeresi konusunda öyle öfkeliler ki, muhtıra veren darbeci eski generaller veya şimdiki YÖK'ün sözcüleri, onların yanında daha ılımlı kalıyor.

Galiba bazıları için AK Parti'nin, merkezde, dünyalı ve ağırlıklı bir parti olması önemli değil.

Dar bir çevrenin, 3'üncü Dünyacı ve anti-Amerikan söylemleri AK Parti üzerinde etkili olsa, onlar daha çok sevinecekler.

Merkez seçmenler tarafından sürekli marjinal görülen, bırakın iktidar olmayı, meşru olması bile hep tartışılan, "Küçük ve uçuk, ama benim partim" denilebilen bir AK Parti..

Kendilerini AK Partili gibi gören, ama Erbakan'a ve Doğu Perinçek'e daha yakın söylemlerle AK Parti'yi yerden yere vuran, bölmeye çalışan bir anlayış bu.

Hani söz vardır

- Ben kendimi düşmanlarımdan korurum. Beni dostlarımdan koruyun!

İşte öyle bir durum var.

Mesajlarınız için: mbarla@ssabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır