kapat
09.10.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL



GREENCARD

ALİ KIRCA


Darbe günlerinde futbol!..

Cumartesi günü Türk Milli Takımı tarihinin en büyük sınavlarından birine çıkıyor..

Aslında bu "tarihi" ve "en" sözcüklerinin de de giderek anlamını yitirdiğini söylemek gerekiyor..

Yani şu "en" sıfatını toplum olarak biraz cömertçe kullandığımızı itiraf etmeliyiz..

Önce olduğu gibi; cumartesi günkü maçtan sonra da "enli" maçlarımız olacak, hiç şüpheniz olmasın!...

****

Aslında bugünlerde hatıralar canlanıp "Nereden nereye geldik?" söylemleriyle "8-0"lardan enstantaneler hatırlanırken; biz de Türk futbolundaki önemli kilometre taşlarından biri olan olan 80'li yılları anımsadık.. 80'li yılları hatırlamanın 8'le 0'ın yan yana gelmesinden başka bir nedeni yok elbette.. (Her ne kadar İngiltere'yle iki maç da 80'li yıllarda oynanmış olsa da!..)

Ama madem ki hatırladık ve madem ki gündemde futbol var; öyleyse 80'li yıllara damgasını vuran 12 Eylül müdahalesinin, öncesi ve sonrasıyla Türk futbolunun gelişimini nasıl etkilediğine dair bir "tez"i hatırlamak da ilginç olabilir..

12 Eylül öncesindeki "iç savaş" ortamı bütün bir Türkiye'yi korkunun egemenliğine almıştı.. Ama kabul etmek gerekir ki öncelikle İstanbul o "karabasan" günlerinin gölgesi altında kalmıştı..

İnsanlar hava kararmadan bir an önce evlerine dönmek istiyor, özellikle kalabalıkların bulunduğu yerlerden kaçınıyordu..

İstanbul'daki sinemaların, tiyatroların kapılarına birer birer kilit vuruluyor, her iki sanatın erbabı zor günler geçiriyor; işsizlik canlara "tak" diyordu. Yığınsal korkunun bir başka etkisi de futbol sahalarında yaşanıyordu.. İstanbul'un o günlerde maçların yapıldığı iki stat da; İnönü ve Ali Sami Yen'de maçlar boş tribünlere oynanıyordu..

Yine o günlerde tribün gelirinden başka önemli kaynağı olmayan üç büyük kulüp de zor günler geçiriyordu..

Ancak...

Bu olumsuz gelişmenin, Türk futbolunun akışını değiştiren en "olumlu" dönüşümün başlangıcı olacağını o günlerin öncesinde kimse tahmin edemezdi..

İstanbul'un; futbol rantındaki "haksız rekabeti"nin ortadan kalkması; futbolda "Anadolu İhtilali"nin patlamasına yol açtı..

Türk futbol tarihi, bu ihtilalin öncüsü "Trabzon" gerçeğiyle yüzleşti..

Darbe günlerinin korkularının dolaylı biçimde yol açtığı "fırsat eşitliği", Karadeniz yıldızının parlamasına yol açtı..

1975-76 sezonundan, olağan duruma dönülmeye başlandığı 1980-81 sezonuna kadar Trabzon hep zirvede kaldı. (78 baharında Fenerbahçe'ye sadece bir puan farkla kaptırdığı sezonun dışında arka arkaya şampiyon oldu..)

Bu gerçek bir ihtilaldi..

Futbolun sadece bir "İstanbul şarkısı" olmadığını; Anadolu türkülerinin de sözünün olduğunu dosta düşmana hatırlattı.

Hiç kimse "ötekiler güçsüz" kaldığı için Trabzon'un aradan fırladığını söyleyemezdi.. (Öyle olsa sürekli olamazdı Trabzon devrimi..)

O günlerin şartları, aslında var olan Anadolu ve Trabzon gerçeğinin fark edilmesine imkan sağladı, o kadar..

Çok da iyi oldu...

Anadolu ve Trabzon'un futbolcu kaynağı keşfedildi.. Sayısız genç yıldız Trabzon'dan -ve Anadolu'dan- İstanbul'a yol aldı..

Seksenli yılların sonlarından itibaren başlayan Türk futbol devriminin fitili de Anadolu'nun kaynaklarının ortaya çıkarılmasıyla ateşlendi belki de..

Özetle; Türkiye'nin -artık kimsenin hatırlamak istemediği- "kabuslu" günlerinin "şerrinden" böyle bir "hayır" çıktı işte..

Şimdi o "hayır"lı gelişmelerin son dönemecinde Türkiye, İngiltere'nin karşısına çıkıyor..

Bakalım Trabzon'un yıllar önce İstanbul'a karşı yaptığı patlamanın benzerini; Türkiye İngiltere'ye karşı yapabilecek mi?

İngiltere'ye vurulacak "darbe" yeni bir "ihtilal"in başlangıcı olabilecek mi?


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
hibe destekler

Sarı Sayfalar
GreenCard
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır