kapat
22.09.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL



GREENCARD

GÜRCAN BİLGİÇ


Futbolun adaleti

Fenerbahçe lige hazırlanırken, Almanya kampından yaptığımız yorum şuydu; "Fenerbahçeliler üzülmesinler. Kaybetse bile maçta sonuna kadar savaşan, koşan, mücadele eden bir takım izleyecekler..."

Dün de pek farklı olmadı. İlk 20 dakikada rakibe karşı tedbir alıp, sonrasında orta sahada top tutmaya, kenarlara kaçan Kemal ve Aurelio'ya top taşımaya başladılar. Oyunu mümkün olduğu kadar geniş alanda oynadılar. Bu noktada Daum farkı ortaya çıktı. Alman hoca, Galatasaray maçına çok iyi çalışmış ve sahaya sürdüğü takıma sonuna kadar da isteklerini yaptırmayı başardı.

Kemal ilk golü atana kadar, aynı noktada dört kere elini kaldırıp, orta istedi. Bu Prates'in bölgesiydi. Hiçbir forvet oyuncusu ön direğe bindirme yapmadı ve geride bekledi. Yani Bülent veya De Boer'in oyun alanına yüksek topla girmeden, onları çalıştırmayı düşünmeden zayıf noktadan kaleye gelmek istediler. İki golü de bu tip organizasyonla buldular. Birisini Kemal attı, ikincisinde de asisti yaptı.

Baliç, Arif ve Hakan Şükür üçlüsü geriye dönmüyorlardı. Volkan da bu koşuya ilk yarıda katılmadı. Bu orta sahayı Fenerbahçe'ye getiren ilk etkendi. İkinci yarıda 60. dakika ile birlikte Galatasaraylı oyuncuların gücü kalmadı. Bu kez de Arif ve Hakan Şükür dışında ileriye giden oyuncu kalmadı.

Galatasaray bu düzende Hakan Şükür'e uzun top oynamaktan başka hiçbir hücum organizasyonu yapamadı. Fatih Terim 70'de genç Sabri'yi sağ beke çekip, Prates'i ileri sürdü. Hakan'ın aşırtacağı toplarla Brezilyalı'nın süratinden yararlanmak istedi.

Fenerbahçe nasıl bilerek ve isteyerek gollere ulaştıysa, Galatasaray'ın beraberliği yakaladığı anların hepsi tesadüflerin birleşimiyle oldu. Hakan Şükür'ün kafasına çarpan topun tam 90'dan filelere gitmesinin başka izahı da yok. 80 bin kişinin önünde iki kez öne geçmesine rağmen birkaç dakika sonra gol yemek de maçı Fenerbahçe'den uzaklaştırıp, sanki kadermiş gibi beraberliğe götürdü.

Futbolun güzelliği de bu. Hiçbir şey planladığınız gibi gitmez, hiçbir şey kağıt üstündeki gibi olmaz. Kimse Serhat'ın yakaladığı pozisyonları harcamasını, Hooijdonk'un kaleciyi karşısında gördüğü anda nutkunun tutulacağını öngöremezdi.

Maçın kilit anı 89'daki penaltı pozisyonuydu. Luciano Hakan Şükür'ün kafasından gelen topu eliyle kesti. Bu anı Muhittin Boşat kaçırsa bile, yardımcı hakemlerinin farketmesi gerekiyordu. Aynı şekilde 18. dakikada Bülent Korkmaz'ın, Hoijdonk'u ezmesi de penaltı olarak değerlendirelebilirdi.

Galatasaraylılar son anda verilmeyen penaltıları nedeniyle beraberliğe yanıyorlar. Fenerbahçeliler kaçan pozisyonlar nedeniyle beraberliğe yanıyorlar. Yani hakkıyla berabere biten bir maç ve kimseyi sevindirmeyen bir sonuç oldu.

Birkaç gün önce gazetesinde, sonra da dün Protokol Tribünü'nde çığırtkanlık yapıp, ortamı gerip, olay çıkarmaya çalışan eski 2. başkanlara rağmen derbinin dostluk içinde bitmesi günün tek tesellisidir.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Destek Paketi
Sarı Sayfalar
GreenCard


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır