kapat
22.09.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ
limasollu
TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL



GREENCARD

Önce bir ağlama hissi ardından öfke duydum

İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Cavit Torun "Bir insanı sevmezsiniz ama saygı duymanız gerekir, Aydın Cezaevi'ndeki çocukları görünce isyan ettim!" diyor

Cavit Torun 1952 Diyarbakır Çermik doğumlu. 11 yaşına kadar nüfus cüzdanı yokmuş, kayıt yaptırmamış ailesi. Anne ev hanımı, baba tüccar, ikisi erkek dört kardeşi var. Bir gün babanın Ankara'dan bir iş alması gündem gelmiş. Torun'un deyimiyle o ve ablası sabah akşam türkü söylemişler "Ankara Ankara seni görmek ister her bahtı kara" diye ama iş olmamış, büyük şehir hayalleri suya düşmüş. Torun küçüklüğünde yardımseverliğiyle tanınırmış. İlkokul 3. Sınıftayken bir gün hocası bir öğrenciyi dövdü diye okulu terk etmiş, "Okumayacağım" demiş, zor ikna etmişler. Diyarbakır İmam Hatip Lisesi'de okurken en büyük hayali zengin olmakmış. Hatta zenginler gibi oturmaya çalışırmış. "Nasıl olur zengin oturuşu?" diye soruyorum gülümseyerek yanıtlıyor "Hani şöyle ayaklarınızı dikersiniz ya, rahat rahat işte öyle oturmaya çalışırdım camide!" 1969 yılında Çanakkale'de oturan ağabeyini ziyaret etmek için İstanbul'dan geçmiş. Hem de sırtında annesinin ağabeyine gönderdiği yatak takımlarıyla. Çok sevdiği, sanat tarihine meraklı olduğu için yapılarını ezbere bildiği bu şehre ancak İ.Ü Hukuk Fakültesi'ni kazandıktan sonra gelmiş. Hiç bir talebe olayına katılmamış, uzak durmuş. Hem okumuş hem de para kazanmak için her tür iş yapmış. "Babam ben 11 yaşındayken vefat etti, ben de okumak için para kazarmak zorundaydım. Tezgahtarlık yaptım, Sultanhamam'da mal taşıdım."

Okul bitince Diyarbakır'da avukatlık yapmaya başlamış. Ardından AK Parti İlçe başkanlığına talip olmuş ama hakkı yenmiş. Torun, "Bir kez Özal'a sonra hep Erbakan'a oy verdim, en son da AK Parti milletvekili adayı oldum. Hep Adalet Komisyonu'nda görev almayı istedim, bana İnsan Hakları Komisyonu'nu uygun buldular" diyor.

AK Parti milletvekili Cavit Torun geçtiğimiz günlerde milletvekili Faruk Ünsal ile Aydın Cezaevi'ne baskın düzenlemesiyle gündeme gelmişti.

BENİM DE ÇOCUKLARIM VAR
* Aydın Cezaevi için ihbar mı aldınız?

-Biz aslında İzmir'deki bazı karakolları denetlemeye gitmiştik. Ama bu yönde bir şeye rastlamadık. Sonra Yeşiltepe Hastanesi'nde bir kişinin Aydın Cezaevi'nde uğradığı işkencelerden ötürü tedavi edildiği haberini aldık ve bu sebeple oraya gittik.

* Kapıda bir sorun çıkmış galiba...

-Kapıda bizi sokmak istemediler. İlkönce cep telefonlarımı bıraktırdılar, ardından kemerlerimizi çıkarmamızı istediler. Biz kemer olayını kabul etmedik. Milletvekili olarak yetkilerimizi biliyoruz, denetim yetkimiz var o yüzden söylediklerini dinlemedik ve içeri girdik. İçerde manzara korkunçtu.

* İlk dikkatinizi çeken ne oldu?

-Dehşet veren görüntüler vardı. Çocuk koğuşu tımarhaneye benziyordu. Çocukların üzerinde sadece şort var, tişört yok. Bazılarında pantalon ve eşofman bile yok. Vücutları yara bere içerisindeydi. Gayri ihtiyari "Etraf kan kokuyor" dedim. "Kendilerini zarar veriyor" diye cevap verdi görevliler.Yatak,çarşaf,battaniye yok, kendilerinin temin etmesi gerekiyormuş ama zaten ailelerinden destek görmüyorlar ki. Bu çocukların sütten çıkmış ak kaşık olduklarını söylemiyorum. (Gözleri doluyor)

BİZ ASLA DURMAYACAĞIZ
* Nasıl bir duyguydu hissettiğiniz?

- İlkönce yoğun bir ağlama hissi ardından büyük bir kızgınlık. Biz orada o çocuklarla diyalog kurabildik. Çoğu ırza geçmekten, gasptan, livatadan, kapkaçtan yatıyorlar. Birini sevmeyebilirsiniz ama ona saygı duymanız gerekir. Orada herşeyden önce kimseye saygı duyulmadığını gördüm. Çok etkilendim. Benim de çocuklarım var. O gece eve gittiğimde büyük bir öfke duyuyordum. Öylesine içim acımıştı ki.

* Daha önce milletvekili Sema Pişkinsüt de benzeri olayları günışığına çıkarmıştı ama düzelme olmadı.

-Olmadığının bir göstergesi zaten Aydın Cezaevi. Biz durmayacağız, en azından kendi adıma bunun sözünü verebilirim. Zor bir yola girdiğimin farkındayım ama hoş da bir yol bu, dikenli bir yol ama sonunda güllerin hoş kokuları var.

* Demin çocukları anlatırken gözleriniz doldu, neredeyse ağlayacaktınız.

-Bu konuda çok duyarlıyım. Ağlama anlık bir duygu ama kızgınlık, görülenlerin ağırlığı, sorunların çeşitliliği çok daha önemli bir duygu. İnsan hakları ihlali konusunda yılmayacağım, bu kesin.

Apo öldü lafı dolaşıyor
* Apo'nun avukatları İnsan Hakları Komisyonu'nun İmralı'ya gitmesi için başvuruda bulundu mu? Siz "İmralı'ya gideceğiz" diyorsunuz, başka üyeler "Böyle bir program yok" diye açıklamalar yapıyorlar.

-Çevremde konuşulmadı ama duydum.

* Niye İmralı'ya gideceksiniz?

-Apo'nun yakınları, avukatları başvurdu. Sabah dokuz kosteri uzun zamandır hava şartları yüzünden kalkmamış ve avukatlar görüşememişler. Tam sekiz hafta kimse ondan haber alamamış. Diyarbakır'da bir "Apo öldü" lafı dolaşıyor. Yörenin çocuğu olduğum için hassasiyetleri biliyorum, Elkatmış Bey'e "Hareketlenmeler olabilir yerinde görelim" dedim.

* Sonra siz "Apo F Tipi Cezaevi'ne nakledilebilir" dediniz. Kıyamet koptu. Nereden çıktı bu fikir?

-Bu kimsenin hastalandığını, böbrek rahatsızlığına maruz kaldığını, nefes darlığını çektiğini falan söylediler avukatları. Bu kimse oranın koşulları itibariyle rahat bir hayat sürmüyormuş.

* Siz İmralı'yı gördünüz mü?

-Hayır ben sadece Mudanya'yı gördüm. Avukatlarının aktarmasından biliyorum.

Seçmenlerim Apo'ya asla yakın değil
* Apo'nun avukatlarının talepleri nedir?

-İmralı koşullarının bu kimsenin yaşam standardını çok düşük bir seviyede seyretmesine izin verdiğini söylediler. Ayrıca bu kimse iklim nedeniyle yoğun bir hastalık geçiriyor. Ben de bu konuda komisyonun karşı duruşunun olmadığını söyledim. Çünkü zaten ceza kanununun 13 maddesinde müebbet, idam cezası ya da müebbet ağır hapis cezası almış olanların ne kadar bir süre tecritte kalabileceği belli.

* Ne kadar kalabilir?

-Sekiz ay. Ayrıca bir şey daha var. 647 sayılı cezaların infazı hakkında bir kanun var. O kanunun 9/2'inci maddesi ve geçici 4. maddesine göre bu tecrit süresi iki aya indirilmiş. Yani 60 gün. Halbuki kendisi 4 yıldan beri tecritte tutuluyor. Şimdi ben kendimi dışardan bir insan olarak görmeye çalışıyorum. Ben bir Alman'ım, Kenyalı'yım, Amerikalı'yım. Niye sadece bir insan cezaevinde, bir insanı getirmişsiniz bir adaya hapsetmişsiniz niye bu yapılıyor diye düşünürüm.

* Biraz abartmıyor muyuz yani bahsettiğiniz adam herhangi bir adam değil, kaç kişinin katili, Apo Türkiye'ye çok büyük zararlar vermiş terör örgütünün elebaşıydı.

-Doğru bunu kabul ediyorum ama Türkiye açısından baktığımızda büyük bir yük diye düşünüyorum. 200-250 kişilik bir grup buna bakıyor, asker jandarma, her gün yük taşınıyor, koster gidiyor geliyor, bir sürü masraf. Ayrıca müşaade süresini çoktan aşmışsınız. Hem Türkiye içinden hem de Türkiye dışından bakıldığında ben ortada bir yanlış olduğunu düşünüyorum. E tipi değil ama F Tipi'ne nakledilebilir.

* Ne fark olacak İmralı ile F Tipi arasında?

-Bir kere onun talebi yerine getirilmiş olacak. "Ben ada koşullarında yaşayamıyorum" diyor ya kara koşullarına aktarılacak. Ayrıca F Tipi'nde gündüz 3 kişiyle ortak yaşamı paylaşacak.

* Diyelim F Tipi'ne gitti, bütün hassasiyetleri bir yana bırakıyorum. O gündüz görüştüğü üç kişiden bir tanesi tutup da Apo'yu öldürürse ne olacak? Bu dıştan ve içten Türkiye için daha büyük kriz değil mi?

-O zaman F Tipi'nde tecrit edilir, kimseyle görüştürülmez. Bu tehlike her zaman olabilir ama yasaya bakmak lazım. Bu ülke herşeyden önce bir hukuk devleti, siz bu insana idam cezası verdiniz ama asamadınız. Neden? Çünkü kanunları AB'ye uygun hale getirmeye çalışıyorsunuz.

* Sizin bu çıkışı Diyarbakırlı seçmenleriniz için yaptığınız söylendi. Doğru mu?

-Sayın Adalet Bakanı da böyle bir şey söylemiş. Benim seçmenlerim içerisinde HADEP, DEHAP üyesi ya da Abdullah Öcalan'a yakın insanlar yok. Benim seçmenlerin AK Partili insanlar. Ben hiçbir yere mesaj vermek istemedim, hiç kimse de bir yerlere mesaj vermek için kanunu aşmamalı diye düşünüyorum.

YARIN
* Türkiye'de din özgürlüğü var mı?

* Batı Çalışma Grubu hala mevcut mu ve ne iş yapıyorlar?

* Hizbullah sanıklarına af tartışması.

Balçiçek PAMİR


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Destek Paketi
Sarı Sayfalar
GreenCard


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır