kapat
20.08.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

GREENCARD

GÖKMEN ÖZDENAK


Aristokrat medyam!

Konumuz Olimpiyat Stadı... Olimpiyat oyunlarını bize vermeyeceklerini bile bile 125 milyon dolar harcanarak yapılan büyük yatırım. Stat tek kelimeyle mükemmel. Ulaşımı tabii ki zor. Ama stat, içiyle, tribünleriyle, sahasıyla muhteşem. Ve olağanüstü de akustik. Hani bazıları "G.Saray'ın en büyük dezavantajı tribün desteğinin sahaya ulaşmayacak olması" diyordu ya... Yok öyle bir şey. Tribünler sahaya bu kadar uzak olmasına rağmen tezahüratlar Ali Sami Yen'den çok daha etkili. Stadın yapımı sırasında akustik çalışmalar yapılmış olması bu sorunu çözmüş. Olimpiyat Stadı'nın tek ama çok basit bir yanlışı var. Rüzgara açık bir tepenin üstüne yapılan statta kuzey ve güney taraflar açık yapılmış. Kuzey rüzgarından olumsuz etkileniyor.

Ama demokrasilerde çözümler tükenmez. Ülkemizde hemen her projede yaşananlar yine yaşanıyor. Şimdi ayrı bir masrafa girip rüzgar panelleri yapılacak. İşte bu insanı çıldırtıyor.

Hep kaos, tartışma
Gelelim aristokrat medyama... Her kafadan bir ses çıkıyor. Asgari müşterek kesinlikle yok. Neymiş efendim, stat şehire çok uzakmış. Trafik yoğunmuş. Zaten olağanüstü bir konumda yer alan, 4 mevsimi keyfiyle yaşayan ülkemi mahveden çıkmaza sürükleyen bu kafa değil mi? Ne yazık ki kafa yapımızı değiştiremiyoruz. Sürekli kaos, sürekli tartışma. Daha çok da medya içinde "Ben söyledim, ben yazdım, ben biliyordum" lafları. Şimdi sormak istiyorum. Spor yazarları olarak 7-8 yıldır Avrupa'da Galatasaray'ın peşindeyiz. Şimdi Olimpiyat Stadı'nı kendi kafalarınca karalayan kişilere, Barcelona'nın Nou Camp'ını, Real Madrid'in Bernabeu'sunu, Juventus'un Della Alpi'sini, Leeds'in Elland Road'unu hatırlatıyorum. Seyirci kapasitesi oldukça yüksek olan bu statlara gitmek için maçtan en az 2, 2.5 saat önce yola çıkıp gidiyorduk. Kimseden 'çıt' çıkmıyordu. Aynı şekilde maç sonrası da otele gitmemiz 2 saat sürüyordu. Basın otobüsünün stada 1.5-2 kilometre uzağa bırakıldığını ve bu yolu yürüdüğünüzü ne çabuk unuttunuz beyler... Olimpiyat Stadı ile yukardaki statlar arasındaki fark şu. Avrupa'daki statlara giderken otobüste dışarıyı seyrederek vakit geçirebiliyorsunuz. Etraf daha yeşil, binalar var. Ama Olimpiyat Stadı çorak. Beyefendiler herhalde bu manzara eksiği nedeniyle o muhteşem abideyi çürümeye terketmek istiyorlar.

Atatürk Stadı örneği
Bir anımı anlatayım. 1970'li yılların başı. İzmir'deki Akdeniz Oyunları için Atatürk Stadı yapıldı. Oyunlar bittikten sonra bir milli maçımızı orada oynayacaktık. Soyunma odalarında ısınırken, "Ne güzel stat, harika yapılmış" diye içimden geçirerek bütün stadı gezmiştim. Soyunma odalarının dışında, atletler için, güreşçiler için, cimnastikçiler için büyük büyük salonlar yapılmış. Her yer parke. Hayranlığımız bir kat daha artmıştı.

Fazla değil bir sene sonra içeri girdiğim zaman şaşırdım. Sıvalar dökülmüş, her yerden su akıyordu. Bugün baksanız, dolaşsanız aynı şeyleri göreceksiniz. Dediğim gibi medyamın her zaman her konuda güzel işleri engelleme çalışmaları devam ediyor.

Bu konuda bir örnek daha vermek istiyorum. Yine Avrupa'da, Galatasaray'ın peşinde gezerken lüks otellerde kalıyoruz. Sabah kahvaltıları mükemmel. En az 6-7 çeşit peynir. Bu o kadar salam. Yumurtası, çeşitli meyvaları, binbir çeşit ekmekleriyle nefis bir kahvaltı. Ama benim medyamdaki kişilerin o kahvaltıyı bile beğenmeyip, fütursuzca salladıklarını gördüm. Ve samimi olduğum bir kaç kişiye de bu konuda ufak saldırılarım olmuştur.

Yani anlatmaya çalıştığım şu. Böyle muhteşem bir stadın, var olmasına, ayakta kalmasına çaresizlikten de olsa- katkıda bulunan G.Saraylı yöneticilerin eleştirilmesi değil, kutlanması gerekiyor. Bu stadın G.Saray'ın sonunu hazırlayacağı şeklindeki akıl almaz eleştirileri kabul etmek mümkün değil.

49 yıl kiralasınlar
Ali Kırca ve Fatih Altaylı'nın Olimpiyat Stadı konusundaki önerilerine yürekten katılıyorum. Akıllı öneriler. Galatasaray'ın, Ali Sami Yen'e 70-80 milyon dolar harcayacağına, 15-20 milyon dolar gibi bir parayı Olimpiyat Stadı'na harcayıp aynı Ali Sami Yen gibi 49 yıllığına kiralaması çok akıllıca olur. Böylece hem o abide kurtulur, hem de adam gibi maç seyretmek ve yazmak keyfine varabiliriz. Ama buna F.Bahçe ve Beşiktaş'ın karşı çıkacakları da bir gerçek. Çünkü 80 bin kişilik bu stat, Galatasaray'a ekonomik açıdan büyük katkıda bulunacak ve sarı-kırmızılı kulüp çok güçlenecektir. Sonuçta anlayış hep aynı. Ben, ben, ben... Kesinlikle 'biz' yok. İşte benim aristokrat medyam, kalemler ellerinde diye her türlü kişisel egolarını tatmin eder biçimde yazıp çiziyor. Bravo...

Tribün canavarını yaratanlar
Senelerdir, yazılıp çiziliyor ama tribünde terör bitmek bilmiyor. Çünkü insanlar sivrisinekle uğraşıyorlar, bataklık ise yerinde.

Bu canavarı kim yarattı? Tabii ki yöneticiler... Sanki yalnız taraftar ve polis suçluymuş gibi devamlı bunlar gündemde. Yönetici tribünde korumalarıyla birlikte beyefendi gibi oturuyor. Tırnağına dokunsan feryat-figan... Peki yöneticiler bu beslemeleri neden koruma altında tutarlar?

Ben söyleyeyim. Bilgisiz, yeteneksiz, kendi çıkarını ön planda tutan kafa yapısının yarattığı çıkmaz. Kendilerine çok uzak olan futbolu biliyormuş gibi yaparak, biraz da parasını kullanarak başkan ve yönetici oluyorlar.

Ve sonunda yönetim hataları ve doğal olarak arkasından gelecek olan tribün tepkisi. Bunu önlemek için de ne yapıyor? Tribünde aleyhlerine bağırmamaları için bu azınlıkları besleyerek, asıl futbolseverlere karşı kontrgerilla gibi kullanıyor.

Kısacası herkes yanlış adreste. Polis ve taraftar suçlu değil. Onlar en son basamak. Kızmış, kinle dolmuş, kandırılmış taraftarın tepkileridir. Asıl suçlu yöneticiler ve beslemeleridir.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Sarı Sayfalar
GreenCard


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır