kapat
20.08.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

GREENCARD

MUHARREM SARIKAYA


İki sandık bir arada, üçüncüsü yolda

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in orman özelliğini yitirmiş alanların satışına ilişkin Anayasa değişikliğini Meclis'e iadesi ile birlikte Ankara'da yeni bir tartışma başladı.

Tartışmanın konusu iki sandığın bir arada kurulup, kurulmayacağı.

Yani, "Yerel seçim sandığı ile referandum sandığı" bir arada kurulabilir mi?

Tartışmanın çıktığı merkez ise AKP milletvekilleri ve yöneticileri.

Öyle anlaşılıyor ki, AKP, yerel seçim ile orman vasfını yitirmiş arazilerin satışına ilişkin Anayasa değişikliğini bir arada gerçekleştirmek istiyor.

Hatta, bunun içine milletvekili yaşının 25'e indirilmesi ile ilgili düzenlemeyi de koyma niyetinde.

AKP'nin bu konudaki gerekçesi, milletvekili seçilme yaşının 25'e indirilmesi ile ilgili düzenlemenin de Anayasa değişiklik paketinin içinde yer alması.

Dolayısıyla, paketin bir bütün halinde referanduma sunulmak zorunda olduğu konusundaki kararlılıklarını koruyorlar.

Her ne kadar Cumhurbaşkanı'nın maddeleri ayırma yetkisi bulunsa da, AKP'nin dediğinin olması halinde, referandumun içinde orman ile birlikte '25 yaş' da olacak.

İki seçimin bir arada yapılmasına ilişkin gerekçe ise Mahalli Seçimlere ilişkin Anayasa'nın 127'nci maddesinden kaynaklanıyor.

Anayasa'nın bu maddesi, mahalli seçimlere bir yıl kala, tüm seçimlerin birleştirilmesini öngörüyor. Maddenin bu şekilde düzenlenmesinin gerekçesi ise arka arkaya seçim yaparak ülke ekonomisine zarar verilmemesi, masraftan kaçınılması.

Çiçek; İşin felsefesine uygun
Adalet Bakanı Cemil Çiçek de dünkü sohbetimizde, referandum ile yerel seçimin birleştirilmesi yönünde bir eğilim gösterirken aynı noktaya işaret etti.

Çiçek, iki seçimin birlikte yapılmasına bir engel bulunmadığına dikkat çekerek şöyle dedi

"Referandum bir konuda halkın görüşüne, oyuna başvurmaktır. Seçim de aynı şekilde halkın bir konudaki tercihine, görüşüne başvurmak anlamındadır. Dolayısıyla her ikisi de benzer bir durumdur. Ülkenin masraftan kurtarılması için ikisinin birleştirilmesi, bir arada yapılması felsefesi açısından da uygundur."

AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz'un görüşü de Çiçek'ten farklı değil.

Kapusuz da ülke ekonomisinin masraftan kurtarılması için yerel seçim ile referandumun birlikte yapılması gerektiğinin altını çizdi.

Kapusuz, kişisel görüşünü şöyle dile getirdi

"Amaç burada bir yıl kalması halinde sandıkların bir araya getirilmesi ve bir defada çıkarılması değil mi? Dolayısıyla Türkiye ekonomisine yükünün azalması, maliyetin aşağı indirilmesi için doğru olan, birlikte yapılmasıdır. Bu benim kişisel görüşüm, hukukçular bunu tartışıp karara varacaktır."

Algan; Yargıtay'ı yok sayamayız
Seçimi ve referandumu gerçekleştirecek olan, bir diğer anlamıyla işin sahibi Yüksek Seçim Kurulu'nun görüşüne gelince;

YSK Başkanı Tufan Algan, dün iki sandığın bir arada kurulmasına ilişkin görüşlere olumlu yaklaştı.

Algan, referanduma Cumhurbaşkanı'nın karar vermesi halinde 120 gün içinde gidilmesi gerektiğini belirtti ve şöyle devam etti

"Hükümetin talebi, Meclis'in oyu olması halinde, iki sandığın bir arada kurulması bizi de rahatlatır. Süre 120 gün olmaz da biraz daha ileri bir tarihe gider, iki sandık bir arada kurulur. Bizim açımızdan da olumlu olur."

Algan'a bu aşamada, DEHAP'ın seçimlere usulsüz bir şekilde katıldığına ilişkin mahkeme kararının Yargıtay'da bulunduğunu ve 10 Eylül'de dosyanın ele alınacağını anımsattık.

Genel seçimin kaderi
Yargıtay da mahkeme yönünde karar verirse YSK'nın tavrı ne olur?

Algan, son dönemde konunun uzmanlarının yaptıkları açıklamalara dikkat çekti. Herkesin farklı bir yaklaşım içinde olduğunu, konunun kamuoyuna mal olduğunu bildirdi ve "Bizim de arzumuz buydu" dedi.

YSK, bu durumda Yargıtay'ın kararını aynen kabul edebilir mi?

Algan bu soruya Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında 3 ve 4 nolu DGM'lerle Yargıtay'ın aldığı kararları örnek göstererek şu yanıtı verdi

"Seçim öncesinde 3 nolu DGM, 312'deki değişikliğin Sayın Erdoğan'ın suçunu ortadan kaldırmadığına karar verdi. Avukatı bunun üzerine 4 nolu DGM'ye başvurdu, orası da oy çokluğu ile 312 değişikliğinin Sayın Erdoğan'ın eylemini suç olmaktan çıkardığına hükmetti. Yargıtay Başsavcısı dosyayı aldı Yargıtay 8'inci Dairesi'ne götürdü. Bu Daire 4 nolu DGM'nin kararının yok hükmünde olduğuna karar verdi. 3 nolu DGM'nin kararına dönüldü. Biz de Yargıtay'ın kararını dikkate alıp, Sayın Erdoğan'ın milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olmadığı kararını aldık. Yargıtay tüm adli mercilerin son karar merciidir. Dolayısıyla daha önceki kararlarını göz ardı edemediğimiz gibi, bu kararını da göz ardı etmemiz mümkün değildir. Yargıtay'ın aldığı karara bakarız."

Algan'ın sözlerinden yola çıkıldığında yerel seçim, referandumun yanına bir de genel seçim sandığı gelecek gibi görünüyor.

Veya AKP ile CHP'nin üye sayısı düşürülerek DYP'ye 65 milletvekili verilmesi yoluna gidilebileceği konuşuluyor.

Bu durumda AKP ve CHP'nin sonbaharda yapmayı planladığı büyük kongrelerinin akıbetinin ne olacağı da bilinmiyor.

Sonbahar, siyaset sahnesinde fırtınalara gebe görünüyor.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Sarı Sayfalar
GreenCard


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2003, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır