|
 |
|
NECATİ DOĞRU
Açlar henüz doymadı! Tokların sayısı artmadı!
AKP iki yaşına basmış, haklı olarak gazeteler, yazarlar, aydınlar, düşünürler, keskin islamcılar, keskin lâikler, Irak'a asker gönderelim diyenler, hayır göndermeyelim diye itiraz edenler; "Bu parti nereden geldi, nereye gidiyor, değiştiği kesin de nasıl değişiyor?" diye didikliyorlar, irdeliyorlar, sorguluyorlar.
İrdeleyelim.
Önce geriye gidelim.
Bir bakalım hangi boşluk doğmuştu ve AKP bu boşluğu nasıl doldurmuştu Kendisine lâik, demokrat, Avrupacı, sosyal devletçi, ulusalcı diyen partiler çökmüştü.
Deniz tükenmişti.
Gemiyi yürütemez haldeydiler.
****
Devletin ekonomik iktidarı, iç ve dış borç sarmalında erimişti. Bugüne kadar Hazine kaynaklarından ve iç piyasadan beslenip büyümüş holdingler de bu partilerden umudunu kesmişti.
Ülke krizlerle yoksullaşmıştı.
Halk öfke içindeydi.
Eski partileri destekleyen büyük medyanın halk üzerindeki "inandırıcılığı" da bitmiş tükenmişti.
Seçecek parti kalmamıştı.
Sarılacak lider de yoktu.
Generallerin büyük sermayeyi, büyük basını, büyük sivil toplum örgütlerini arkasına alarak "İslamcıdır-Şeriatçıdır-Takiyecidir" diye iktidardan ittirdikleri Necmettin Erbakan, küsmüş, kırılmış, incinmiş, içine kapanmıştı.
Burada da bir boşluk doğmuştu.
****
Yaşlı Erbakan'ın en kurnaz, en zeki, en yılmaz öğrencilerinden Tayyip Erdoğan, 28 Şubat ittirmesiyle pısmak yerine pancar bitkisi gibi ateşlenmişti.
Edirne'den Ardahan'a...
Meydan meydan konuşuyordu...
Genç, atılgan, ihtiraslı belediye başkanının, "yenilgiyi kabullenmeyen" duruşu; islamcı kitlelerin yorgun Erbakan'ın safından çıkıp Tayyip Erdoğan'ın partisine sarılma sürecini başlatmıştı. Tayyip Erdoğan bir yandan da "seçecek lider, sarılacak parti bulamaz duruma gelmiş" büyük sermayeye, büyük Amerika'ya, büyük halk kitlelerine; "Referansım İslamdır..." çizgisinden vazgeçtiğini, dünyada artık İslama dayalı devlet kurmanın hayal haline geldiğini söylüyordu.
Kurnaz belediyeci!
"Değiştim" demiyordu.
"Geliştim" diyordu.
İslamın devlet yönetme ve batı düşmanı olma misyonunu tamamladığını söylüyor, Batı'yı üstün kılan bilim, teknoloji, felsefe, demokrasi, insan hakları, saydamlık, şeffaflık, eşit rekabet gibi İslamı da terakki ettirecek görüşlerin tamamına sahip çıktıklarını meydanlarda ilan ediyordu. "Batı Kulübü-Siyonistler..." diye diye gelişip büyüdüğü çizginin tam tersine Batı'nın temsil ettiği evrensel ölçüdeki düzene, medeniyete, doğrudan boyun eğiyor ve teslim oluyordu.
İslamcılığı tescili AKP'nin halkoyu ile iktidara gelip AB ve ABD ile dayanışma ve işbirliği içinde bulunmasının dünya Müslümanlarına gösterilecek seçkin bir örnek olacağını da ileri sürüyordu. AKP'nin kurucularını Anıtkabir'e Atatürk'e saygıya götürüyor, fakat başı türbanlı 6 kurucu kadını götürmeyerek "türban meselesine" de burun kıvırdığını anlayana usturubunca anlatıyor, "rejim elden gidiyor" korkusuna dayalı feryatları da, bu yolla, dindiriyordu.
****
Kurnaz belediyeci...
Böylece bütün boşlukları doldurdu.
Seçildi. Sarılacak lider oldu.
Şimdi "Biz muhafazakar demokratız" diyor. Tamam da "Açları doyuracak... Tokların sayısını artıracak..." bir atılımı henüz ateşlemiş değil. Henüz tantanalı nikah töreni yapmakta, Meclis Başkanı şoförünün damadını Meclis'te işe sokmakta, AKP'yi desteklemiş sermaye grupları da özelleştirmeden daha çok pay almakta, devletin turizm şirketine genel müdür olarak atadıkları bürokrat da iç çamaşırını, donunu, fanilasını bile devletin tahsis ettiği limitli kredi kartıyla almakta... Şimdilik gidenlerin yaptıklarını tekrarlamakta...
Hoşgeldin muhafazakar demokrat!
mesajlarınız için:
ndogru@sabah.com.tr
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
