kapat
16.08.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

GREENCARD

MANSUR FORUTAN


Mono, surround'dan ne anlar?

Birleşik Devletler'in kuzey doğusu "elektrikler kesildi çalışamadım hocam"la tanıştığı dakikalarda, bendeniz şehir cereyanının hakkını veriyordu.

Ucuza tedarik ettiğim Sovyet yapısı DVD'den bir Perşembe Gecesi Sineması tertipledim kendime.

Film fevkalade dandik. Veya ben havaya giremedim, bilemiyorum.

Uyarı Kapağında üçten fazla oyuncu resmi olan filmlerin zayıf çıkma ihtimali oldukça yüksek.

Trainspotting, Usual Suspects ve Lock Stock And Two Smoking Barrels bu uyarının dışında tutulabilir.

Filmin en can alıcı bölümü bir diyalogdu. Elli oyuncu var, insan bir hareket, bir şaşırtma falan bekliyor. Yok!

Vıdı vıdı... Herkes konuşuyor. Dolayısıyla filmin çarpıcı anları diyaloglardan çıkıyor. Ders dinler gibi film seyretmek fevkalade zor.

"Erkekler monodur, kadınlarsa 5.1 surround..."

Yani, benim anladığım, erkekler bir defasında ne demek isterlerse onu derler. Kadınlarsa aynı anda birden fazla, üç beş şeyi anlatırlar."

Yine yani, bir erkek eve gidiyorum derse, o eve gidiyorum demektir. Kadın eve gidiyorum derse, o eve gitmeden Ak Merkezi'ne uğrayıp, ihtiyacım olmadığı halde bir çift ayakkabı alırım, sonra Ayşe'yi ararım, eğer işten erken çıkmışsa yemeğe çıkar, biraz dedikodu yapar öyle eve giderim, demektir.

Bunları düşünürken filmden tamamen koptum. Zaten vıdı vıdı tüm şiddetiyle devam ediyordu.

DVD'yi aldığım seyyar satıcıya, "baba bu göstermiyor, değiştirelim" ayağına yatmak fevkalade faydalı olacaktır.

Neyse bu mono-surround işi paslı çivi gibi beynime saplanmış bulundu ve düşünmeye başladım.

Çocukken teyzelerim bize gelirdi. Annem dahil beş kadın durmaksızın konuşurdu ve ben hiçbir şey anlamazdım. Türkçe konuşurlardı!

Oysa onlar bir cümlede dünyaları anlatır ve herkes her şeyi rahatlıkla anlardı. Kuzenimin düğünü konuşulurken, vites bir anda babamın saflıktan ortaklarına kaptırdığı arsalara geçerdi.

Bir dakika lütfen anlamıyorum!

Yıllar sonra serpilip büyüdüğümde de bu sorunu yaşamışım ve fark etmemişim.

"Mansur sorun senle ilgili değil, benle!.."

Bu cümleden ne anlam çıkarırsınız?

"Seni hala seviyorum, birlikte olmamızda bir sakınca yok. Halletmem gereken bir iki ufak sorun var." Ben bunu anladım.

"Tamam bebeğim sana yardım ederim, birlikte aşarız"ı en içten duygularla yaşadım ve dile getirdim.

Surround çıkışlı cihaz meğer, "artık baydın, düş yakamdan" demek istiyormuş. Dahası, senin gibi hımbıl birinin geleceği yok, hafta sonları trekking yapan, yemek yapmayı bilen biriyle tanıştım ve heyecanlandım, aslında senin gibi biriyle nasıl beraber oldum da, demek istiyormuş.

İnsaf! Bir de nasıl anlamamışım diye de, öküz erkek muamelesi gördüm.

O cümleden ben bunu anlasam, gider Real Madrid'te top oynarım zaten. Senle ne işim olur ki?

Film baydı, ama en azından kadınlarla iletişim konusunda ciddi bir rehberlik yapmış oldu. "Beni hiç anlamıyorsun" un nedeni artık ortada.

Bundan sonra "sinemaya gidelim mi?" soru cümlesini bile çok detaylı inceleyip cevap vereceğim. Çünkü "Boyun devrilsin" anlamı da içinde gizlenmiş olabilir.

Merak edenler için filmin adı The Anniversary Party.

Ama ben çıkaracağınız kıssadan hisseyi zaten verdim, yorulmanıza gerek yok.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Sarı Sayfalar
GreenCard


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır