kapat
15.08.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

GREENCARD

Milli Görüş'ten muhafazakar demokrasiye

Türk siyaseti yeni bir rota çiziyor. "Milli Görüş"ün öğrencileri olan AK Partililer, siyasi kimliklerini yeniden tanımladılar. "Muhafazakar Demokrasi" kitabı da partinin anayasası haline getirildi

Artık "Batı Hıristiyan kulübüdür" dogması yerini çağdaşlığa; 'Referansımız İslam' söylemi ise yerini 'Muhafazakar Demokrat'lığa bırakıyor. Bu değişim partiyi, Hıristiyan Demokrat çizgisine yaklaştırıyor


"Bize iyi Kur'an okuyan değil, kafası çalışan, kitap okuyan, dünyayı yorumlayan kişiler lazım. Sakal bırakmakla politika yapılmaz..."

Recep Tayyip Erdoğan'ın Haziran 2001'de söylediği bu cümle 'değişim'in ilk sinyalini veriyordu. Siirt'te okuduğu 'minareli-süngülü' şiir nedeniyle 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmekten', "İslami devlet hayaldir" noktasına gelen Erdoğan, Milli Görüş ve "Referansım İslam" çizgisinden uzaklaştığını bu sözlerle dile getirdi. 28 Şubat süreci, Milli Görüş'ü parçaladıktan sonra ortaya çıkan ikinci parçayı "muhafazakar demokrat" çizgiye yaklaştırdı.

Erdoğan artık her gittiği yerde "biz geliştik" mesajı veriyordu. 3 Kasım seçimlerinden sonra ezici bir üstünlükle iktidara gelen AKP, 10 ay sonra yeni dünya görüşünü ortaya koydu Muhafazakar Demokrat AK Parti.

Türkiye'de ilk kez bir parti, kendi kimliğini ve siyasetini teorik bir çerçeveye oturtma ihtiyacı duydu ve bu kimlik kitap haline getirildi. "Muhafazakar Demokrasi" adlı kitap, Erdoğan'ın danışmanlarından Dr. Yalçın Akdoğan tarafından kaleme alındı. Amaç, muhafazakarlığı demokratik formatta kodlayarak, muhafazakar demokrasi anlayışını ve siyaset tarzını Türk siyasal yaşamına kazandırmaktı.

DİNE FARKLI YORUM
Aslında AK Parti, Milli Görüş çizgisinden geliyordu. Fakat kurulduğu günden beri o çizgi ve geleneği eleştiriyor, kendisine başka bir yol çizdiğini her fırsatta dile getiriyordu. Hatta Erdoğan, "İçimizde mutlaka geçmiş dönemlerde bazı siyasi partilerle bağı olanlar vardır, yeni siyasete girenler vardır. Ama biz, o elbiseyi dışarıda bıraktık" diyordu. Dışarıda bırakılan elbise kuşkusuz "Milli Görüş"tü. Dindardı hepsi ama kendilerini dinden farklı bir şekilde yorumlamak istiyorlardı.

AK Parti'nin yeni kimliğini tanımlayan "Muhafazakar Demokrasi" adlı kitapta, partinin geleceği belirleniyor. Kitapta insan hakları, özgürlükler, aile, siyaset, muhafazakarlık kavramları yeniden tanımlanıyor. AK Parti, yeni kimliğiyle devlet yapısına bakışını, dine bakışını yeniden şekillendiriyor.

"Batı bir Hıristiyan kulübüdür" söyleminden uzaklaşarak modernizme uzanan bir çizgiye yerleşiyor. AK Parti laiklik ve toplum birey ilişkilerinde de yeni bakış açılarını kimliğine katıyor.

TAŞRADAN KENTE
Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden Yrd. Doç. Dr. Ferhat Kentel AK Parti'deki değişimi "Varoşların modernleşmesi" olarak yorumluyor.

Kentel'e göre Türkiye'de İslami hareketin, toplumsal hareket olarak kimliği kalmadı. Önceleri 'taşralı' olarak başlayan hareket, kentlere kaydıkça modernliği gözardı edemez duruma geldi.

Kentel, söz konusu İslami hareketin sadece geleneksel Orta Anadolu kasabası, kent varoşları, Kürt bölgeleri gibi yukarıdan aşağı laik-otoriter bir modernleşme anlayışıyla doğrudan derdi olanlarla sınırlı kalmadığını ifade ediyor.

Hareketin modernleşmenin dışında kalanlarla kurulduğunu ifade eden Kentel, AK Partinin bu noktada hem geleneksel olanı temsil etmek hem de modernlikle iç içe geçmiş olanı temsil etmek için muhafazakar demokrat formülünü bulduğunu dile getirdi

Merkeze doğru gitmek istiyor

ALİ BULAÇ/ YAZAR
"AK Parti yeni toplumsal sınıfları ve grupları temsil etmek üzere kendisine yeni bir kimlik tanımlamasında bulundu. Yeni toplumsal kesimleri içine katmayı hedefliyor. Çevrenin partisi olup merkeze doğru gitmek istiyor. Ama merkez sağ parti olmak istemiyor. Merkez, bir statükonun yanındadır. Oysa çevreyi merkeze taşımak onların iktisadi çıkarlarını, refah seviyesini arttırmak üzere siyaset yapmaktır."

Çağa uygun viraj alıyorlar

MEHMET ALTAN/ SABAH YAZARI
"AK Parti'nin kitapta belirttiği çizgisi Türkiye'nin Müslüman kültürünü dünyaya açık hale getirmeye yönelik bir çaba. Kendi tabanında Milli Görüşçü unsurlar var. Herkes gibi AK Parti de değişiyor. Siyasi İslam yerine muhafazakar demokrat olarak tanımlıyorlar. Yani çok önemli bir radikal kopuşu esas alıyorlar. Cesur ama zamana, zemine, çağa ve gerçeğe uygun bir dönemeci alıyorlar."

Erdoğan yol ayrımını 28 Şubat'a bağladı
Başbakan Erdoğan, yenilikçiler ile gelenekçiler arasındaki en somut farkın Fazilet Partisi'nin kuruluşunda ortaya çıktığını söyledi Birçok arkadaşımızın içine sinmedi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Görüş hareketi ve Necmettin Erbakan ile yollarının ayrılmasını 28 Şubat sürecine bağladı. Erdoğan, yenilikçiler ve gelenekçiler arasındaki en somut farklılığın ise Fazilet Partisi'nin kuruluş aşamasında ortaya çıktığını belirtti.

Erdoğan, Milli Görüş ile yol ayrımının gerekçelerini partisinin ikinci kuruluş yıldönümünde yayınlanan "Türkiye Bülteni" dergisinde anlattı. Erdoğan, partinin yayınladığı dergide, AKP'nin kuruluş gerekçelerini açıkladı; Erbakan'la görüş ayrılığının daha RP İstanbul İl Başkanlığı döneminde ortaya çıktığını belirterek, genel merkez yöneticileriyle siyasetin amacı ve içeriği konusunda farklı söylemlerde bulunduklarını kaydetti. Çatışmanın Belediye Başkanlığı döneminde de sürdüğünü belirten Erdoğan, eleman alımından iş yapmaya kadar birçok konuda farklılıkların ortaya çıktığını vurgulayarak, "Bu süreç içinde sık sık ileri gittiğimiz gerekçesiyle direnişle, müdahalelerle karşılaştım" dedi ve Milli Görüş'ten ayrılma gerekçelerini de şöyle açıkladı

"Refahyol Hükümeti ve 28 Şubat süreci birçok şeyi yeniden düşünmemize neden oldu. Belki en somut farklılık, Fazilet Partisi'nin kuruluş aşamasında yaşandı. O zorlu şartlarda en azından biçimsel olarak partinin kuruluşunu birçok arkadaş, içimize sindirememiştik. Zaten hemen katılmadık yeni partiye. Nihayet FP kongresinde iki liste çıkması, bu yolun en belirgin köşe taşları olarak anılabilir. Ayrıca insanlarımız çatışma ve gerilim siyasetinden ve gerilimi besleyecek hususların öne çıkarılmasından bıkmışlardı."

YASAKLI OLMASAYDIM..
AKP'nin kuruluş aşamasında siyasi yasaklı olmasının başlangıçta partiyi olumsuz etkilediğini belirten Erdoğan, "Belki kısıtlayıcı halim olmasaydı daha farklı yapılaşmalar olabilirdi" dedi. Erdoğan, zihinsel olarak kendileriyle birlikte olmak isteyen bir çok insanın "Lideri yasaklı bir hareketin bir yere varması mümkün mü?" diyerek bundan vazgeçtiğini vurguladı.

Damdan düşen adamın yükselişi
Siyasete Milli Selamet Partisi döneminde başlayan Recep Tayyip Erdoğan, 12 Eylül'den sonra da Refah Partisi İstanbul İl Başkanlığı görevini üstlendi. Erdoğan, il başkanlığı döneminde sürekli Erbakan ve genel merkez ekibiyle ters düştü.

RP döneminde filizlenen ve FP döneminde olgunlaşan yenilikçi hareket, Erbakan'ın yıllarca ortaya koyduğu devlet ve kurumlarıyla çatışan, cemaat ve itaat anlayışına dayanan siyaset anlayışına başkaldırdı. Milli Görüş içerisinde genç kanadın mevcut siyaset anlayışına itirazlarıyla RP döneminde filizlenen yenilikçi hareketin doğal lideri de Tayyip Erdoğan oldu. 28 Şubat ve RP'nin kapatılmasının ardından yaşanan duygusal ortamda Erbakan siyasi yasağını kabullenerek sessizliğe bürünürken, Erdoğan yurdun her yerinde ateşli konuşmalar yaptı.

Ancak 6 Aralık 1997'de Siirt'te okuduğu şiir Erdoğan için 1 yıl hapis ve 3 Kasım seçimleri sonrasına kadar sürecek bir siyasi yasaklılık dönemi başlattı. Erbakan'ın pasif tutumuna karşı Erdoğan'ın hapse girmesi onu camiasında kahraman haline getirdi.

Gökçek ve iki vekil AK Parti'ye katıldı
AKP'nin 2. Kuruluş Yıldönümü kutlamaları dün Ankara'da Bilkent Odeon'da yapıldı. Törende CHP'den istifa eden Batman Milletvekili Mehmet Nezir Nasıroğlu ile ANAP'tan ayrılan Hakkari Milletvekili Mustafa Zeydan AKP'ye katıldı. AKP'nin Meclis'teki sandalye sayısı böylece 368'e ulaştı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve çok sayıda İlçe Belediye Başkanı'nın da AKP'ye katıldığı kuruluş yıldönümü kutlamalarında sanatçı Adnan Şenses de bir konser verdi. Bu arada Başbakan Tayyip Erdoğan yerel secimlerin Mart sonunda yapılabileceğini söyledi.

YALÇIN AKDOĞAN KİMDİR?
Başbakan Erdoğan'ın siyasi danışmanlarından. Üsküdar doğumlu, aslen Trabzonlu. Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi Basın Yayın Bölümü mezunu. Aynı üniversitede İletişim Yüksek Lisans programını tamamladıktan sonra doktorasını Marmara Üniversitesi Siyaset ve Sosyal Bilimler Bölümünde yaptı. İngiltere'de Leicester Üniversitesi'nde Akademik İngilizce programını tamamladı. Gazeteciliğe 1987 yılında Milliyet gazetesinde başladı. Çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. 1994 yılında Pendik Belediyesi'nde Eğitim-Kültür ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü, 1996 yılında Başbakanlık'ta Devlet Bakanı Basın Müşavirliği, 1997'de Modus Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde Genel Koordinatörlük yaptı. Evli ve iki çocuk babası...

Hüseyin ÖZALP


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Sarı Sayfalar
GreenCard


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır