|
 |
|
AHMET HAKAN
Sevdiklerim ve sevmediklerim
Patricia Highsmith'e duyduğum biraz takıntılı, biraz tutkulu bağ, "Yetenekli Bay Ripley" filmiyle başladı. Filmin havasına, anlatımına o kadar bayıldım ki, hemen romanı aldım, okudum. Sonuç Roman daha da güzeldi. Yetinmedim! Romandan uyarlanan Alain Delon'lu eski filmi, festivalde izledim. Tabii ki kesmedi! 'Ripley serisi'nin tüm romanlarını sular seller gibi okudum. Tuhaf bir yaşama sevinci, garip bir yüzleşme havası yayan bu romanların ardından "Trendeki Yabancılar" romanına atladım. Önce romanı okudum, ardından büyük usta Hitchcock'un romandan uyarladığı filmin DVD'sini buldum, izledim... Obsesif kişilik durur mu? Kitapçı raflarındaki Highsmith'in diğer polisiyelerine de atladım. Ve onlar da okundu, bitti. Kısacası geçen yaz tatilini Highsmith'le dolu dolu geçirdim.
Bu yaz ellerim böğrümde. Ne okusam kesmiyor. Aynı tadı, aynı havayı, aynı buruk sevinci yakalayamıyorum. Neler yapmadım ki? Sıkıcı Fransız polisiyelerinden lisedeyken okuduğum klasiklere kadar, denemediğim kitap, yazar kalmadı. Ama nafile! O hava yok. Yakınını kaybetmiş bir adamın durumuna düştüm Hayal kuruyorum yani..
Derken bir gün... Yani bu yaz, özlemle yanıp tutuşurken, bir dergide Patricia Highsmith imzasına rastlamayayım mı? Başlık şu "Sevdiğim ve Sevmediğim Yirmi Şey".. Vay! İşte bu yaz tatilinin küçük bir armağanı...
Önce "Sevdiklerim" bölümüne balıklama atladım. Şunlara bakın
"BİR; Eski elbiseler. İKİ; Dolmakalem. ÜÇ; Randevusuz haftasonu. DÖRT; Yalnız olmak. BEŞ Ağaçtan herhangi bir şey yapmak. ALTI; Tenis ayakkabısı. YEDİ; Parlak kağıtlı eski kitapların kokusu. YEDİ; Kafka'nın eserleri. SEKİZ; Çalar saatsiz ya da telefonsuz kendi kendine uykudan uyanmak. DOKUZ; Ev sahibinin ilerlemiş nezlesiyle telefon ederek, zaten gitmek istemediğiniz akşam yemeğinin ertelendiğini söylemesi. ON; Herhangi birinin, herhangi bir yerde, bir şantaja karşı, bir şekilde, cesaretle karşı koyduğunu duymak..."
"Sevdiklerim" bölümü böyle devam ediyor... Bir de "Sevmediklerim" var... İşte onlar
"BİR Evimde televizyon. İKİ Yabancı birisince kalabalık bir yerde tanınmak. ÜÇ; Uyanmak için çalar saat kurmak zorunda kalmak. DÖRT; Önayaklarıyla elbiseye dayanarak insanları karşılayan köpekler. BEŞ Faşistler. ALTI; Sharon rejiminin başlaması. YEDİ; Dikkatimi üzerine çeken takı, elbise, parfüm. SEKİZ; Ahlaki şantaj. DOKUZ; Leger'in resimleri. ON; Dört çeşit yemek yemek zorunda kalmak..."
Ben bu cevaplara bayıldım. Patricia'yı daha yakından tanıdım Yaşlı, aksi, yalnız ama sevimli ve özel bir kadın. Üstelik kafa dengi. Daha ne olsun.
****
Bu kışkırtıcı yanıtlar, bana da "Sevdiğim ve sevmediğim yirmi şey"i yazdırdı. Hiç de tekin olmayan, riskli ve hafif çapta skandala yol açacak türden bir liste ortaya çıktı. Onları şimdilik yayımlamıyorum. Hani nasıl derler Türkiye buna hazır değil!
Ama bir teklifim var Sizler böyle bir liste hazırlayıp bana gönderebilirsiniz. Belki Türkiye buna hazırdır...
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
