kapat
12.08.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

GREENCARD

HINCAL ULUÇ


Bizimle alay ettiler.. Gene de teşekkürler..

TV8 pazar günü öğleden sonra tüm atletizm severlerle alay etti, ama gene de teşekkürler.. Hiç değilse Süreyya'yı seyretme imkanı bulduk..

Golden League denen üst düzey atletizm yarışmalarını, hem de Süreyya koşarken, hem de Dünya Şampiyonası sezonunda yayınlamanın, TRT'nin görevi olduğunu yazmıştık..

Fransa Bisiklet Turu'nu da.. Dünya Yüzme Atlama Şampiyonası'nı da.. Wimbledon Tenis Turnuvası'nı da.

Olimpiyatlara talip bir ülkede, olimpik sporları tanıtmak sevdirmek, ülkenin tek ödenekli, yani halkın, yani benim paramla yaşayan televizyonu TRT'nin olduğunu söylemiştik.

Yığınla kanalı olan TRT, Wimbledon ve yüzmeyi rezil etmiş, Fransa Turu'nu özet olarak dahi verme gereği duymamıştı. Çünkü TRT, popülizm yarışında özel TV'leri geçmişti. Yaz sporlarından meraklısını haberdar eden bizim Telepazar'ı da, "Biz tatil istemiyoruz, devam edeceğiz. Bu program reyting yapmayan kültür, sanat ve spor olaylarını ekrana getirmek için yasaların TRT'ye verdiği emir uyarınca kuruldu. Yaz aylarında asıl, görev yapmalıyız" dedik. TRT İstanbul Bölge Başkanı Orhan Ertanhan "devam" dedi, ama kim olduklarını gayet iyi bildiğimiz kişiler, bizi zorunlu izne çıkardılar.

Ama biz izne çıkış değil, veda programı yaptık. Çünkü bugünkü yönetimle çalışma niyetimiz yok. TRT'ye yeni genel müdür seçildiğinde, randevu alıp gideceğim. Anlatacağım. Beklediğimiz istek ve desteği alırsak o zaman, ancak o zaman devam edeceğiz. Hepsi bu..

Neyse.. Biz TRT'nin nasıl anayasal ve yasal görevden kaçtığını anlattığımızda, gamsız ve umursamaz ilgililer, beni değil, nedense Sina Koloğlu'nu aradılar.. Sina da onlara inanıp bizi eleştirdi.

İşte buyrun.. Hani TRT, Süreyya'nın yarışacağı Golden League yarışmalarını yayımlayacaktı. Hani anlaşma yapılmıştı. Beni kandıramayacaklarını bildikleri için Sina'yı kandırdılar.

Berlin yarışmalarını TV8 ekrana getirdi, TRT yaz uykusunda horul horul uyurken..

Ama ne getirdiler..

İnsanı çıldırtır.

Atletizmden haberdar olmayan, internetten çıkardığı istatistikleri okumayı yorumculuk sanan bir zat-ı muhterem.. Atletizmi onun kadar dahi bilmeyen bir şaşkın, ne yapacağını bilmeyen sunucu.. Bir de dünyadan habersiz, sadece atletizmi değil Türkçe'yi de bilmeyen bir yarış spikeri..

Golden League gibi muhteşem bir yarışma sürüyor. Biz onu değil, karşı karşıya oturmuş iki atletizm cahilinin ahkam kesmelerini izliyoruz.. Hiçbir şey söylemeden durmadan konuşuyorlar..

İki yarışa bağlandılar lütfen. Onu da atletleri tanımayan, kimin kazandığı hakkında hiçbir fikri olamayan, birincileri hep yanlış ilan eden bir komedyen anlatıp piç etti.

Merakla Süreyya'yı beklemesek, televizyona papucumu fırlatırdım.

Bir pazar öğleden sonramı bu yarışa göre planlayayım. Sonra üç gariban bizimle alay etsin, olacak şey değil.

Neyse ki, Süreyya'yı izledik. TRT, gaflet, dalalet ve hatta spora hıyanet içindeyken, TV8 hiç değilse, yarışı ekrana getirdi. İşte bunun için, lanet ve teşekkür bir arada..

Süreyya, bu sezon ilk defa 4 dakikanın altına inen atlet olarak iyi bir başlangıç yaptı. Yücel Hoca tavşanın istediği kadar hızlı koşmadığını söyledi.. Bu önemli.. Çünkü Süreyya'nın yarışı garantilemesi, ilk 800'ün hızlı geçilmesi ile orantılı.. Bu iki turda rakiplerini yıpratırsa, en zayıf olduğu son yüz metrede, ötekilerin sprint yapacak halleri kalmaz.

Süreyya bu yüzden ilk iki turu hızlı geçip, sona ne kaldığını da görmek istiyordu. Berlin'de bunu göremedi. Şimdi cuma gecesi Zürih'te bir kez daha hızlı bir 800'le yarışa başlamayı deneyecek. Dileriz bu defa uygun bir tavşan bulunur.. Ve de bu arada birisi inşallah, tavşanın ne olduğunu TV atletizm (!) spikerine anlatır..

Cuma günü bir kez daha bu rezilliği yaşamayalım.. Türkiye'de atletizm bilen ve anlatan adam kıtlığı yok.. Yorumcu kıtlığı da..

TV8 yönetimi.. Önlem alın.. Bir kez daha yüzlerine gözlerine bulaştırmasınlar.

Ayıp oluyor.. Çok ayıp..

Bunun adı, Türkçemizde "Kaş yaparken göz çıkarmak.."

Bir gözümüz çıktı, yetmez mi?.

Abbas tatilde..
Ben yıllık izin yapan biri değilim.. Bayramlarda bile yazarım.. Yazmaktan zevk aldığım, her sabah kendi yazımı okumak beni, fazlası ile mutlu ettiği için..

Ama şimdi, izin yapmaya karar verdim..

Kafam karışık.. Toparlamaya ihtiyacım var..

Tadı damağımda kalan Çeşme'ye gidiyorum.. Püfür püfür esen Çeşme'ye..

Dönünce de, ver elini Paris.. Dünya Atletizm Şampiyonası..

Reklamcıların ve yazıişlerinin gözü aydın.. En çok yazarak başlarını derde sokan Hıncal'dan uzunca bir süre kurtulacaklar. Ellerinde tepe tepe kullanacakları renkli bir tam sayfa var artık.

İstedikleri bu değil miydi?. Hayrını görsünler..

Kavramsal sanatçı.. Ben!..
Her şeyden anlayan ben, sonunda "Her şey yapan"da oldum.. Karşınızda heykeltraş Hıncal Uluç..

Heykelim, Kaçamak Venüs'ü..

Bulunduğu yer, bizim Güven Osma'nın Kaçamak restoranının bahçesi..

Niye orda.. Zaten ordaydı da ondan..

Orda kurumuş bir ağaç vardı.. Güven söküp atacaktı.. "Kalsın" dedim.. "Bu bir heykel.. Bak, kafası ve kolları olmayan Milo Venüs'üne benziyor. Bu da Venüs.. O niye Milo.. Milo'da bulundu da ondan. Bu da Kaçamak'ta bulundu. Kaçamak Venüsü..

Tabii onun bir heykel olduğuna ben karar verdiğim için, heykeltraş da ben oldum.

"Olur mu" demeyin sakın..

Üç tane sandalyeyi yan yana bağlayınca heykel oluyor ve Bilbao Paul Getty müzesinde sergileniyor ve buna da Kavramsal Sanat deniyor ya.. (Bizim Erhan, "Figür yapamayanlar kavramsal sanatçı olurlar" diyor, bakmayın. O Münafık..)

Mesele bir şeyi ilk düşünen ve yapan olmakmış. Sanat el becerisi değil, beyinmiş.

O zaman ben de kavramsal sanatçı oldum.

Kaçamak Venüs'ü, Güven'in bahçesinde..

Fiatı 10 bin dolar. Gidin, bakın, beğenirseniz alın..

Fotoğraf mı?..

Heykel için düzenlediğimiz törende Mimar Erhan İşözen ve ben açılışı yapıyoruz, birinde.. (Soldaki Erhan.) Kaçamak Venüs'ü ve yaratıcısı da(!) ikincisinde.. (Soldaki Venüs'tür.)

BİZİM DUVAR
Erdoğan'ın attan düşüşü hâlâ gösteriliyor.

Nalbanttan yayın.

(Ünal Turgut)

SEVDİĞİM LAFLAR
Yaşamında yanılgı olmayan hiç kimse mutlu değildir.

Yanılgılar, mutluluğumuz için gerçekler kadar gereklidir.

Christian Nestell Bovee

(1820- 1904)

TEBESSÜM
Adam evlilik danışmanına gidip "İlk evlendiğimde işten eve gelince karım terliklerimi getirir, sevimli köpeğim etrafımda koşup havlardı.. 10 yıl sonra her şey değişti.. Eve gelince köpeğim terliklerimi getiriyor, Karım etrafımda dolanıp havlıyor..!

"Neden şikayet ediyorsun?" demiş danışman, "Nasıl olsa aynı servisi alıyorsun!"


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
Sarı Sayfalar
GreenCard


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır