kapat
02.08.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

İki devrim daha gerekiyor

Meclis'in kabul ettiği 7'nci Uyum Paketi'ne -haklı olarak- Avrupa'dan ve ABD'den övgü yağıyor.

Hazırlayacağı İlerleme Raporu ile Türkiye'nin kaderinde büyük rol oynayacak olan AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verhaugen, Dışişleri Bakanı Gül'ü arayıp reformlara hayran kaldığını söylüyor.

AB adına Dönem Başkanı İtalya, paketin "Reform sürecini derinleştirip geliştirdiğini", Türkiye'nin böylece üyelik katılım ilkelerine bir hayli yaklaştığını belirtiyor.

Avrupa basını paketi göklere çıkarırken, olumlu sıfatları cömertçe peşpeşe sıralıyor. Hatta, İngiliz gazetesi Daily Telgraph gibi, "Atatürk devrimleri"ne benzetenler bile var.

Doğru; 7'nci Uyum Paketi, bütün bu övgüleri fazlasıyla hak ediyor. Çünkü daha önce çıkarılan 6 paketin toplamına bedel bir cesaretin ürünü. Ayrıca AB yolunda atılmış ve atılacak adımların en zorlusu ve en önemlisi. Bundan sonra herhalde başka paketlere pek ihtiyaç kalmayacak, Ulusal Program'da yer alan taahhütler teker teker veya birkaçı birarada Meclis'ten geçirilecek.

Bir parantez açıp, toplam 84 yasa, yönetmelik ve tüzükte değişiklik yapılmasını, ayrıca 391 yasa, yönetmelik ve tüzüğün çıkarılmasını öngören o taahhütler arasında da önemli düzenlemeler olduğunu hatırlatalım DGM'lerin kaldırılması, MGK'dan kuvvet komutanlarının çıkarılması, seçim döneminde Kürtçe propagandaya izin verilmesi, gözaltı süresinin 7 günden 4 güne indirilmesi, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu'ndan Adalet Bakanı ve müsteşarının çıkarılması gibi...

Uygulamadaki sıkıntılar
Türkiye son iki yılda çıkardığı toplam 7 paketle Kopenhag Kriterleri'nin çok ciddi bir bölümünü yerine getirmiş oldu ama Avrupa maratonunun en zor etapları bundan sonra başlıyor 1- Yasaları hayata geçirmek, 2- Toplumsal reflekslerde köklü bir dönüşüm yapmak.

İlkinden başlayalım. 7'nci Paket'e gelen övgülerde bile vurgulandığı gibi, Türkiye şu anda "Reform yapmakta başarılı ama uygulamakta başarısız" diye tanımlanıyor. Hâlâ işkence olaylarıyla karşılaşıldığı, insan hakları ihlallerinin sürdüğü, Güneydoğu'da durumun OHAL döneminden bile kötü olduğu iddiaları başımızı ağrıtmaya devam ediyor. Son olarak Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu zehir zemberek bir rapor hazırlayıp AB Komisyonu ile Avrupa Konseyi'ne iletti.

Gerçi hükümet "20003'ü yasaları çıkarma, 2004'ü de tam uygulanması sağlama yılı" ilan etti. Hatta Gül "Reformların uygulanmasına bilinçli bir direniş olursa, o zaman kanunların yaptırım gücü devreye girer" diyerek bürokrasiyi açıkça uyardı. Ancak yine de önümüzdeki Kasım başında açıklanacak İlerleme Raporu'nda can sıkıcı ifade ve değerlendirmeleri en aza indirmek için şimdiden kolları sıvamak şart.

Sivil düşünebilmek şartı
İkinci konu, "Toplumsal reflekslerde dönüşüm" daha da zor. Çünkü askerin siyasetten sonra toplumun düşünce, kaygı ve beklentilerineki rolünün de azaltılmasını gerektiriyor.

Yani bundan sonra hiçbir kesim ve hiçbir bireyin herhangi bir gelişme ya da kararda "Acaba asker buna ne der, nasıl tepki gösterir" diye düşünmemesi, sormaması gerekiyor. Daha açıkçası, Silahlı Kuvvetler'i artık rahat bırakmak, kafalarımızın içini sivilleştirmek zo-run-da-yız.

Bir nokta daha; Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül'ün paketlerin verdiği moralle sonbaharda AB'ye diplomatik atak başlatacakları, peşpeşe Dönem Başkanı İtalya'ya gidecekleri bildiriliyor. İsabetli.

Ancak Türkiye'yle tam üyelik müzakerelerini başlatıp başlatmama kararı Hollanda'nın dönem başkanlığında verilecek. Şimdiden bu ülkeyle ilişkileri geliştirmekte ve sıkı bir diyalog içine girmekte sonsuz fayda var.

Bu da hükümete naçizane bir hatırlatmamız...

Mesajlarınız için: esafak@sabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
kim
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
GREECARD
TEMA

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır