|
 |
|
AHMET HAKAN
Bir densizlik örneği: Tatlıses Ata'yı övdü!
Tamam. Kadınları dövecek kadar maço, arkalarından ağıt yakacak kadar duygusal... Bunu bilmeyen yok.
Otel odasında mangal partisi yaptığı da herkesin malumu...
Bir zamanlar herkesin dilinde olan "lahmacun" ile "viski" içme sorunsalı onun şahsında sembolize oldu, bunu da biliyoruz.
Yine tamam Urfa'da Oxford yoktu ve okuyamadı, farkındayız.
Ama bütün bu özelliklerine karşın, onda bir fazlalık var. Ben buna "durumu kavrayacak ve idare edecek kadar sezgisel zeka" diyorum.
Evet.. Olumsuz koşullara rağmen durumu iyi idare etti, ediyor...
Durumu idare etmesinde, sözünü ettiğim zeka kırıntısının yanı sıra bir başka şey daha rol oynadı Son zamanlarda iyice gün yüzüne çıkan, "kitap okumam, haber izlemem, param var, kime ne" diye özetlenebilecek arsız ruh halinin, herkes tarafından hiç yadırganmadan kabul edilir hale gelmesi. İşte bu da onun işleri idare etmesine katkı sağladı...
Ama bu sezgisel zekanın, bu arsız ruh halinin duvara toslaması kaçınılmazdır. Çünkü sezgilerle işi idare edenler, kontrolü elden kaçırır. Zekayı kontrol altında tutacak mekanizmalardan yoksun oldukları için, neden duvara tosladıklarını anlamakta güçlük çekerler. Çünkü onlar için işin bir boyutu vardır, diğer boyutları onlara anlatamazsınız. Anlatmaya kalktığınızda ya anlamazlar ya da sıkılırlar...
Bu yüzden 'imparator' İbrahim Tatlıses'e, "Bodrum'un gözde mekanlarından Aso"da sahneye çıktığında söylediklerinin, tipik bir 'densizlik' örneği olduğunu anlatamazsınız.
Çünkü o, elinde rakı bardağıyla içki içerken söylediklerinin doğruluğundan ve meşruiyetinden en küçük bir kuşku duymaz.
Aksi mümkün olsa, elindeki rakı kadehinden bir yudum aldıktan sonra, "Gel de şimdi bunu esas bize sevdirene şükran ve sevgilerini tekrarlama. Şimdi bizi kurtardığı için ve bize rakıyı sevdirdiği için Ata'ya teşekkür ediyorum" der mi?
Şimdi ona ne diyeceksiniz? Ne yani Atatürk rakı içmiyor muydu? Vatanı da kurtarmamış mıydı? Yanlış olan ne vardı bunda?
Bu sorularla karşılaşacaksınız ve nereden başlayacağınızı bilmeden, umutsuzca başlayacaksınız anlatmaya "Ey İbrahim Tatlıses! Atatürk, bu ülkenin ulusal değeridir. Ulusal değer demek, toplumun tüm kesimlerinin ortak değeri demektir. Ulusal değer olarak Atatürk'ten söz ederken, onun ortak değer olma özelliğini göz önünde bulundurman gerekir. Sahnede bir yudum rakı içip, ardından "Yeni Rakı"nın adını "Ata Rakı" olarak değiştirilmesini teklif ettiğin anda, rakı içmeyi çeşitli nedenlerle reddedenlerle Atatürk arasında duvar örmüş oluyorsun. Ayrıca Atatürk'ü rakıyla özdeşleştirmek onun anısına saygısızlıktır, onu küçültmektir. Sakın "ne var bunda, Atatürk'ü övüyorum" deme, bazen överken de sövülür..."
Neyse, bu nafile çabayı uzatmayalım..
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
