kapat
28.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

MEHMET BARLAS


Öfke ile vergi alan, sandıkta yerine oturtulur!

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, belli ki, alıştığımız politikacı türü dışındaki bir portre..

Açık sözlü.. İcraatçı. Kafasına koyduğunu yapan cinsten. Ayrıca, düşündüğü gibi konuşan, medyadan ürkmeyen, kendini kimseye mecbur hissetmeyen bir kişi.

Bunların hepsi güzel nitelikler.

Ama ah şu ek vergilerin, toplumla Unakıtan arasına girmesi olmasaydı.

Anayasa Mahkemesi, taşıtlardan alınan ek vergiyi iptal etti.

Gerçi bu iptalin gerekçesi, verginin haksız veya adaletsiz olması değil.

Ama iptal edildi bu ek vergi neticede.

Verginin ilk taksidini, bizim gibi ödeyenler, "Keşke ödemeseydik" diyor.

Ödemeyenler de, "İyi ki ödemedik. Bakalım şimdi Maliye ne yapacak" diye düşünüyor.

İşte bu noktada, Maliye Bakanı Unakıtan, sanki dünyaya ve siyasete geliş nedeni, vatandaşa ek vergi salmakmış gibi, açtı ağzını, yumdu gözünü.

- Yeniden vergiyi yasalaştıracağız. İlk taksidi ödemeyenden, bunu faizi ile alacağız. Görürsünüz, daha neler yapacağız.

Öyle bir hava var ki..

Mümkün olsa, ek vergiyi iptal eden Anayasa Mahkemesi üyelerinin otomobillerinden, ek vergi, çifter çifter alınacak.

Oysa AK Parti kadroları, tepeden tırnağa, esnaflıktan tüccarlığa geçmiş kişiler.

Türkiye'de verginin ne olduğunu çok iyi bilirler.

Yıllardır yüksek enflasyonla yıpranan iş ve aile bütçelerinin, ek vergilerle nasıl yıpratıldığını, yaşayarak görmüşlerdir.

"Bir defaalınacak" veya "Deprem yaralarını sarmak için" diye salınan vergilerin kalıcılığından, mutlaka onlar da yakınmışlardır siyasete girmeden önce.

AK Parti'nin ilk icraatı arasında bulunan ek Emlak ve Taşıt Vergileri, herhalde onları da mutlu etmemiştir.

Ama nasıl şair Orhan Veli "Serde erkeklik var, ağlayamam" dediyse giden geminin ardından, herhalde Maliye Bakanı Unakıtan da, "Serde IMF baskısı var, birşeyyapamam" demiştir ek vergiler salınırken.

Bu durumda, ek taşıt vergisi iptal edilince, hiç olmazsa susabilirdi Unakıtan.

Yine yeni vergi yasası için hazırlığını yapar, bütçe açığını kapatmak için gerekli olduğu anlaşılan bu ek vergiyi yeniden koyabilirdi.

Ama neden öfkelendi?

Araç sahiplerisanki halk düşmanıymış ve onlardan ek vergi (veya ek intikam) alınması, sanki bir kan davasıymış gibi, neden öyle, herkesi çatlatırcasına konuştu acaba?

Yahu, zaten alıştı herkes Deli Dumrul tarzı vergi politikasına.

Köprüye ve otoyollara zam, aslında bir ek vergi değil mi?

Mümkün olsa geçmeyenden de alınmayacak mı?

Ayrıca, benzine, LPG'ye koyulan ek vergilerle, geçen ve geçmeyen taşıt sahipleri de ödemiyor mu benzer harçları?

Bu kadar yüksek KDV (veya ÖTV) oranları, hakça mı yani?

Ve Unakıtan'lar, seçmenlerin aynı zamanda "vergi mükellefi" olduklarını unuttular mı?

Devletin egemenlikten kaynaklanan, üç temel hakkı var vatandaşları üzerinde..

Bunlardan biri askere almak, diğeri vergi almak, üçüncüsü de adalet yoluyla bazen can almak.

Siyaset tarihi, Magna Carta'dan, Bill of Rights'dan, Habeas Corpus'tan, Amerikan Bağımsızlık Hareketi'ne kadar, hep bu hakların tartışılmasının öyküsüdür.

Öyle "Ben vergiyi salarım. Vatandaş da öder" mantığı, çağ-dışıdır.

Durmadan vergi salacağına, devleti küçülten ve toplumu zenginleştiren yönetimleri özledik hepimiz.

Bu ek vergiye ilişkin söylemleri ile, Unakıtan, bugüne kadar oluşturduğu imajı çok bozdu açıkçası.

ŞAKA

Kurtlar sofrası!
Washington Büyükelçimiz Loğoğlu'nun Dışişleri Bakanı Gül onuruna verdiği yemeğe, ABD Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz de katılmış..

Anlayacağınız Gül, "Kurtlar Sofrası"ndaydı Washington'da.

NOT:"Wolf", kurt anlamına gelir. Herhalde Wolfowitz de, "Kurdoğlu" demektir.

HASTA PROJELER

Okulları satmak projesi yanlıştır!
AK Parti'nin "Kaynak yaratmak" projeleri çerçevesinde, sadece bu satırların yazarını değil, geniş toplum kesimlerini de rahatsız eden bazı söylemleri var.

Örneğin, emlak değeri yüksek yerlerdeki okulların satılması projesi.

Örneğin SİT alanlarının imara açılması projesi.

Birinci proje, kültüre, geleneklere, manevi değerlere saygısızlık olarak algılanabilir.

Eğer doğru ile, mesela benim de okuduğum Ankara'daki Mimar Kemal İlkokulu ve Atatürk Lisesi de, satılacak okullar listesindeymişler.

Siz herhangi bir uygar ülkede, okulların geçmişini taşıyan, onları kurumsallaştıran binaların satılıp, yıkıldığını gördünüz mü?

Bunu ancak, Mao'nun "Kültür İhtilali"ni ve Çin toplumunun geçmişi ile bağlarını kopartmayı tasarlayan bir ideoloji düşünebilir.

Veya Göçek Koyu'nu imara açmak, bir "Çevre Cinayeti" değil midir?

Aslında Süleymaniye ve Sultan Ahmet Camileri'nin de, emlak değerleri oldukça fazla.

Veya, Mevlana Türbesi'ni de imara açsak mı?

Mesajlarınız için: mbarlas@sabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Sarı Sayfalar


Sizinkiler
TEMA

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır