kapat
11.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

Benim adım kırmızı

Yeni albümü 'Kırmızı' ile sevenlerinin karşısına kıpkırmızı bir şekilde çıkan 'çılgın kız' Sibel Tüzün aktüel'e konuştu Bu kez tamamen kendimim

Önce seksi şarkıcıydı, ardından rock'çı oldu Sibel Tüzün. Pop'tan rock'a dönmesi, uzun saçlı kocasına bağlanmıştı. Her albümünde farklı bir şarkıcıyla karşılaşan dinleyicilerin de başı döndü. Ama Tüzün'ün tarzına bağlı kalmasını bekleyenler yine şaşırdı. Çünkü 'Kırmızı' sanatçının bugüne kadar yaptığı albümlerin hiçbirine benzemiyor. Tüzün'e göre bu degişimin nedeni, gelişim ve üretim... Bu kez albümde yer alan tüm söz ve besteler de ona ait. Kararsız, arayış içinde ve etki altındaymış izlenimi veren Tüzün artık çok farklı bir portre çiziyor. Kendinden memnun, daha güvenli, daha huzurlu! Nitekim o da 'Kırmızı'yla beraber farklı bir yola girdiğini söylüyor.

* Opera eğitimi aldınız, önce popçu, sonra rock'çı oldunuz. Her seferinde tarzınız da değişti. Sizi eleştirenlere ne diyeceksiniz?..

Bu kötü bir şey degil. Öbür türlü çok sıkıcı oluyor. Birçok şarkıcıya da hep aynı eleştiri geliyor. Albümlerin hiçbir farkı yok, hep aynı şarkıları yapıyor deniyor. Ama tamam, kabul ediyorum! Kimse benim kadar keskin dönüşler yapmıyor.

* Bu kadarı çok aşırı bir değişiklik değil mi?

Tarz farklılığı önemli değildi benim için. İlk albümde şarkıcı olarak vardım, ikincide kıyısından köşesinden bulaştım. Üçüncü ve dördüncüde söz yazdım. Bu albümde her şey bana ait. Bundan sonra üreteceklerimde daha tutarlı olacağım gibi geliyor. Bu işin eğitimini aldım ve bir sürü şey söylemek istiyorum.

* 'Kırmızı'yı kendim için yaptım, diyorsunuz. Dinleyici olarak kime yaptınız?

Herkese! Pop mantalitesiyle hazırlanmış bir albüm değil. Pop bir albümün ömrü üç aydır. Sonra eskir. Sound'la ilgili en yenisi, en modası olsun diye bir kaygımız olmadı. Kanun var mesela, çok kullanılmayan bir enstrüman. Şarkıya çok yakıştı ve şarkının istediğini verdik. Klarinet var, kendisinden bir şey kaybetmeyecek bir enstrüman! Yani albüm üç aylık değil, uzun ömürlü ve Sibel Tüzün'ün kariyerinde klasik olacak bu şarkılar.

* Pop değilse bu albümün tarzı nedir?

Akdeniz gibi bir şey... Seni kolundan tutup bir yerlere götürüyor. Götürdügü yerler Akdeniz kıyıları. Yani Akdeniz müziğinin hakim oldugu bir albüm oldu.

* Çok mutlu görünüyorsunuz. Albüm yüzünden mi, yoksa aşık mısınız?

Güzel şeyler oluyor... Aşığım tabii. Bir şeyler üretmeye başlamak, yeni bir özellik kazandırdı bana. Üretiyorum, güzel şeyler yapıyorum. Kötü şeyleri de törpüleyebiliyorum, sigarayı bile bıraktım albümün verdiği mutlulukla.

* Sizi hep kırmızılarla mı göreceğiz?

Evet, severim kırmızıyı. Kapkara'da şarkı söylediğim zaman, albümsüz bir şarkıcıyken sahnede üç, dört kızdık. Sonra rahmetli Ajlan'la ikimiz kaldık. Ajlan da gitti, tek başıma kaldım. O ana kadar jean pantolon atletle sahneye çıkıyorum. Menajerimle gittik, kırmızı bir elbise aldık. Elbise dar, dekoltesi var, sırtı açık, hayatımda giymedim. Ben giyemem diye vır vır konuşuyorum. Giydim! O kırmızı elbiseyle birlikte o barda, sahnede şarkı söyleyen Sibel adındaki gözlüklü kız gitti, Sibel Tüzünnnnn geldi!

* Kırmızı kadar tutkulu, göz alıcı ve tehlikeli misiniz? Kırmızı, tehlikenin de rengi.

Tehlikeli değilim. Ama gözalıcı ve çarpıcı... Evet öyleyim.

Sibel Tüzün'ün'Kırmızı'hali
* Albüm, aşk şarkılarından oluşuyor. Aşkı en güzel anlatan renk kırmızı. Biriyle karşılaştığında elektrik alırsın ve anında yüzün kızarır. Sevgililer Günü'nde hep kırmızı kullanılır, sevgiliye kırmızı gül alınır, sevgililer kırmızı şarap içer. Aşkınız biter ağlarsınız, aynaya bakarsınız gözleriniz kıpkırmızı! Aşkın rengi kırmızıdır.

* 'Kırmızı'da söz, beste ve müzik, hepsi benim. Tek başıma çalıştım. Başkalarıyla çalışınca kendimi kısıtlanmış hissediyorum. Bütün sorumluluk bana ait! Sadece düzenlemeleri başkaları yaptı.

* Hazırlık dönemi 1.5 yıl sürdü. Zor, ama keyifliydi. Yeni alışkanlıklar oluşuyor hayatımla ilgili. Son dakikaya kadar parçalara bir şey eklemeye devam ettim. Örneğin 'Nihayet'i, İlker'le birlikte yapıyoruz. Bir yer var, oraya söz bulamıyoruz. Tesadüf işte, Okan Bayülgen bizim mahallede film çekiyormuş. Geldi ve şarkıyı dinledi. Arada gidiyor rolünü yapıyor, geri gelip çayını içiyor. Saat 02.30 oldu, biz bir cümlede takıldık, hiçbir şey oturmuyor. Okan "Verin bakayım" dedi. Verdim, "İnada inat, inadına yaşa" desene, dedi. Dedim ve oldu.


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
ArboMedia

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır