kapat
10.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

Di Pietro dersi

Meclis Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu, Yüce Divan'a gönderilmesini istediği 57'nci hükümetin 18 bakanı arasına Ecevit ve Derviş'i de katarak, en azından görevinin ciddiyetine gölge düşürdü.

Neredeyse 50 yıldır siyasetin içinde olan ve bu yarım yüzyıl boyunca "dürüstlüğün ve temizliğin simgesi" olarak kabul edilen Ecevit ile Türkiye'yi tarihinin en büyük ekonomik krizinden kurtarmak için koşup gelmiş Derviş'i Yüce Divan'a göndermeye kalkmak ancak iki şekilde yorumlanabilir

1- Yolsuzluk iddialarının aydınlığa kavuşması istenmiyor. Çünkü Ecevit ve Derviş'e yolsuzluk suçlaması yöneltmek, 9 bin sayfayı bulduğu söylenen yolsuzluk iddialarına yargı sürecinin kapısını kapatmak demek.

2- Yolsuzluk dosyaları üstünden bir dönemle hesaplaşmak ve o dönemin siyasi kadroları linç edilmek isteniyor. Niyet buysa, sonuçları çok daha kötü, çok daha ağır olur.

Zira böyle bir girişimden "Aslında tüm siyasilerin kirli olduğu" sonucu çıkar. Bu da kaçınılmaz olarak siyaset kurumunun zaten son derece azalmış saygınlığının son kırıntılarını da alıp götürür. Öyle bir kasırgada AK Parti iktidarı da ayakta kalamaz.

Komisyon'a ve onun hazırladığı raporu tartışacak olan tüm Meclis üyelerine İtalya'daki Temiz Eller Operasyonu'nun sonuçlarından ders çıkarmalarını tavsiye ediyoruz. Unutanlar için hatırlatalım

İtalya'da yolsuzlukla mücadelenin bayrağı olan savcı Di Pietro'nun yürüttüğü Temiz Eller Operasyonu'nda başbakanlara, parti liderlerine varıncaya kadar siyasetçi sınıfı neredeyse tümüyle tasfiye edildi. Sonra Di Pietro siyasete atıldı, parti kurdu, aday oldu.. Ve barajı bile aşamadı.

Buna karşılık Di Pietro'nun hakkında soruşturma açtığı, mahkemelerde 12 rüşvet dosyası bulunan Silvio Berlusconi iktidara geldi!

Yolsuzluk = yoksulluka
Neden? İş çığırından çıkmış, bitmek bilmeyen iddialar ve soruşturmalar sonunda İtalyan halkında "Yargı terörü estiriliyor" kuşkusu uyandırmıştı. Ve gidip inadına şaibeli birini başa geçirmişlerdi. Hâlâ görevde. Üstelik, tam da davaların birinden mahkum olmak üzereyken herkesin gözünün içine baka baka, parlamentodan geçirttiği yasayla "tam dokunulmazlık" zırhına bürünüverdi.

Ve İtalya'da bugün ne Temiz Eller Operasyonu'ndan söz eden var, ne de Di Pietro'yu merak eden...

Türkiye'de de böyle bir düşkırıklığı yaşanmasını istemiyoruz. Çünkü ülkenin belini doğrultmasının yolu, önce iddiaların sonuçlandırılması, daha sonra da tüm kötülüklerin anası olan yolsuzluğun önlenmesinden geçiyor. Uluslararası Para Fonu'nun yayınladığı "Hükümetler, Yolsuzluk ve Ekonomik Performans" adlı raporda, yolsuzluğun sonuçları şöyle anlatılıyor "Yolsuzluk ile refah arasında ters bir orantı var. Yolsuzluk ne kadar yaygınsa, kişi başına düşen gelir o kadar azalıyor, yoksulluk o kadar geniş kesimleri etkiliyor ve gelir adaletsizliği uçurumu o kadar büyüyor."

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın son rakamlarına bakın, bu orantının Türkiye için ne kadar geçerli olduğuna karar verin. Neydi o rakamlar? Nüfusun en zengin yüzde 10'luk dilimi milli gelirden yüzde 30,7 pay alırken, en yoksul yüzde 10'luk dilimin payı yüzde 2.3'te kalıyor. 3 milyon 850 bin kişi günde sadece 1 dolarla, 7 milyon 150 bin kişi de günde 2 dolarla geçinmek zorunda.

Türkiye'nin arınması için fırsat çıktı. O da ifrat ile tefrit arasında savrulup durarak heba edilirse, utancımızdan çocuklarımızın yüzüne bakamayız...

Mesajlarınız için: esafak@sabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
ArboMedia

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır