kapat
04.07.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

Kamerad Polizei

Nazi döneminin armağanı bu Almanca sözcüğün kısaltması olan "Kapo" yüzünden Avrupa Birliği, tarihinin en büyük skandalını yaşıyor.

Önce olayı anlatalım. İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, Avrupa Parlamentosu'nda AB Dönem Başkanlığı'nın eylem planını açıkladı. Ardından kürsüye çıkan Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı, Alman parlamenter Martin Schulz, Berlusconi'nin rüşvet davalarını hatırlatarak AB Başkanlığı'na layık olmadığını söyledi. Berlusconi eleştirileri cevaplarken Schulz'a dönerek "Bir İtalyan yönetmen Nazi toplama kamplarıyla ilgili film çeviriyor. Size Kapo rolü vermesini önereceğim. Mükemmel oynarsınız" dedi. Ve ipler koptu.

Çünkü bir insana, hele bir Alman'a yapılabilecek en ağır hakaretti bu.

Haberlerde "Kapo" Türkçe'ye "Nazi toplama kampları komutanı" olarak çevrildiği için, sözcüğün asıl ve de "vahim" anlamı pek vurgulanamadı. Anlatmak da bize düştü.

Hitler Almanya'sı milyonlarca Yahudi'nin can verdiği toplama kamplarında, insan onurunu yok etmeyi amaçlayan bir sistem kurmuştu. Bu kamplara sadece Yahudiler'i değil, katil, tecavüzcü, hırsız gibi adi suçluları gönderiyorlardı. Bu suçluların en gaddar, en acımasız olanları kampta polis, yani "Kapo" yapılıyordu. Hele o suçlu Yahudi kökenliyse, tam aradıkları insan oluyordu.

Örneğin Auschwitz toplama kampının "Kapo"ları arasında Mietek ve Kaminski adlı iki Polonya Yahudisi vardı. Naziler'e yaranmak, böylece canlarını kurtarmak için soydaşlarına Gestapo'dan bile acımasız davranmışlardı.

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra "Kapo" tüm Avrupa dillerinde "En aşağılık, en soysuz işbirlikçi" anlamında kullanılmaya başlandı.

İşte o nedenle Berlusconi'nin Alman parlamenter Schulz'a "Kapo" demesi, AB'de eşi görülmemiş bir siyasi kriz yarattı.

Şimdi Berlusconi'nin AB Başkanlığı'nın "Başlamadan bittiğini" söyleyenler var, "AB altı aylık felç süresine girdi" yorumu yapanlar var, diğer 14 üye ülkeyi Berlusconi'yi devredışı bırakacak sistem geliştirmeye çağıranlar var... Ama bir şey kesin Berlusconi'nin zaten son derece cılız olan saygınlığı tümüyle yok olup gitti.

Ne dersiniz; böyle birinin Türkiye'nin AB üyeliği için "canla-başla" çalışması, bize yarar mı getirir, zarar mı?

Babalar ve çocuklar
Bir politikacı için en büyük tehlike siyasi rakipleri değil, yakın çevresi ve özellikle de ailesidir.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın oğlu Erkan Yıldırım'ın "işi" ile ilgili haberler, bu kuralın doğruluğunu -kimbilir kaçıncı kez- kanıtladı.

Hatırlayın; Türkiye'ye çağ atlatan rahmetli Özal'ın tüm icraatını, oğlu Efe'nin Jaguar rezaleti dinamitlemeye yetmemiş miydi? Çiller'in en büyük sıkıntısı oğlu Mert'in "vukuatları" olmamış mıydı? Oğlu Fatih'in son model Mercedes'lerle, BMW'lerle Ankara caddelerinde cirit atması Erbakan'a mide spazmları geçirtmemiş miydi?

Elbette Erkan Yıldırım'ın işinde yasadışı bir yön yok. Ancak babasının bakanlığıyla, dolayısıyla yetki alanıyla doğrudan ilişkili sektörde faaliyet göstermesi "etik" açısından ne kadar doğru, takdirlerinize bırakıyoruz. Ve hatırlatıyoruz

Başkalarını yönetecek kişinin, her şeyden önce kendisine hükmetmesi gerekir.

Mesajlarınız için: esafak@sabah.com.tr


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
ArboMedia

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır