kapat
26.06.2003
YAZARLAR
ATV
EKONOMİ


TÜRKİYE
DÜNYA
POLİTİKA
SPOR
MEDYA
SERİ İLANLAR
METEO
TRAFİK
ŞANS&OYUN
ACİL TEL

EMRE AKÖZ


Pınar bu kötülüğü niye yaptı?

Oyuncu, manken Pınar Altuğ eşi Umut Elçioğlu'ndan ayrılmaya karar verdi. Bunu medyaya duyurdu. Derken dedikodular aldı yürüdü. Hemen her gazetede Altuğ'un 'kimin için' evliliğini bitirdiği üzerine tahminler çıktı İzzet mi, Tommy mi, Gökhan mı, Ceri mi?

Askerin ruh hali
Doğrusunu isterseniz Altuğ'un kararı beni sadece bir 'haber' olarak ilgilendiriyor. Normaldir; evlenirsin, boşanırsın. Hayat işte.

Ancak bütün bu haberleri okurken Umut Elçioğlu için üzüldüm. Elçioğlu'nu tanımam etmem. Sadece fotoğraflarını gördüm. Benim içimi cız ettiren sadece bir malumat kırıntısı Elçioğlu askerde.

Dedikodu kumkuması
Askerliğini yapan her erkek bilir Bazı torpilliler ve avantajlı görevlere getirilenler hariç tutulursa asker ocağı 'kapalı' bir yerdir.

Nizamiyeden içeri girdikten sonra izinler hariç dışarıya pek çıkamazsın. Bütün gün ve gece oradasındır. Yerine göre yüzlerce, binlerce erkekle birlikte...

Askerliğin hoş ve eğitici-öğretici yanları vardır. Ancak herkesin aklı fikri evindedir, ailesindedir, sevgilisindedir, nişanlısındadır, karısındadır... 'Dışarıdan' gelen mektuplar defalarca okunur. Hangi askeri çevirsen, cebinden mutlaka bir iki mektup çıkar.

Ben askerliğimi yaparken defalarca şahit oldum Mektuplarda yazılanlar ya da telefonda söylenenler bir asker için çok ama çok önemlidir. Bir kelimeye takılıp kalan, depresyona giren askerler gördüm. Hatta sorunlarla dolu evine gidemediği için eline kurşun sıkarak 'dışarı çıkmaya' kalkışan bir asker oldu.

Ayrıca o kapalı yerde bol bol dedikodu yapılır. Herkes herkesin her şeyini konuşur. Millet birbirinin ağzını arar. Birisi iki kelime etse, döner dolaşır iki yüz kelime olarak kendisine döner.

İşte böyle bir ortamı hayal edin ve o ortamda Umut Elçioğlu'nun durumunu düşünün...

Bıyık altından gülenler... "Abi yenge seni aldatmış mıdır" diye patavatsızca soranlar... Aklı sıra moral verenler "Dert etme; aslan gibi delikanlısın, yenisini bulursun"... Bu arada dedikodu jet hızıyla yayılmaktadır "Boynuzlu bu yaa... Baksana öteki herif bizimkinin bornozunu kullanmış. Kesin boynuzlu."

Herhalde intikam için...

Bana kalırsa Pınar Altuğ intikam almak için ayrılma kararını eşi henüz askerdeyken medyaya açıkladı. Aksi halde bir süre daha bekleyebilirdi.

Yoksa hiçbir kadın, yukarıda özetlemeye çalıştığım bir ortamda yaşayan kocasına, böyle bir kötülüğü yapacak kadar aptal değildir.

'Lüks araçları da otoparka çeksenize!'
Bir vur, bin ah işit! Trafik Vakfı'nın araç çekme politikası üzerine yazdım ya... Mağdurlardan mesaj yağıyor. Bakın İzmirli diş doktoru Deniz Doğan ne diyor

****

"Bu çekici meselesine değindiğiniz gerçekten çok iyi oldu. İzmir'de de trafik akışını engellemediği halde sanki günlük bir kota tutturulmaya çalışılır gibi araçlar çekiliyor. Dikkatimi çeken birkaç şeyi yazayım

1)Yan yana hatalı park yapmış 5 araç varsa ve bunlardan birisinin plakası başka bir şehre aitse mutlaka o araç çekilir. ('10' plakalı aracım İzmir'de defalarca çekildi.)

2)Yan yana hatalı park yapmış araçlardan birisi çekilecekse, marka ve model olarak en düşük olanı tercih edilir. Mercedes, BMW çekmek 'sıkıyor' sanırım...

3) Aracınız çekilmeye hazırlanırken, henüz askıya alınmadan yetişirseniz bile, hatalı park cezası ödeyip kurtulamıyorsunuz. Polis Vakfı gelirlerinden mahrum kalıyormuş. Ama 'Sen benim kim olduğumu biliyor musun' seçeneğini kullanırsanız, sadece cezayı ödeyip arabayı çektirmeme şansınız var.

4) Bir defasında yeni aldığım 'Renault Laguna'mı çeken memura; 'Arabama gözün gibi bak, çizilirse sana ödetirim' dediğimde çekmekten vazgeçti, sadece ceza yazdı.

5) Diyelim ki; aracım çekildi. Yanıma bir noter alıp otoparka gittim ve torpido gözünde '1000 dolar vardı; tespit ettireceğim' dedim. Yapılan tespitte para çıkmadı. Bir de şahit ve banka dekontum olduğunu farz edelim. Amirler ve çeken memurlar ne yapmayı düşünür? Kendilerine sorarsanız sevinirim..."

İyi halt ettiniz
Bazı ODTÜ'lü öğrenciler, eski CIA görevlisi Graham Fuller'ın okullarında konuşma yapmasını kavga gürültü engelledi. Ben bu davranışı hiç akıllıca bulmuyorum. Şöyle

1)Fuller herhangi birisi değil. Türkiye ve Ortadoğu'yu gayet iyi tanıyor. Onun yorumları ABD'deki bazı çevrelerin görüşüdür. ABD karşıtı olabilirsin ve işte tam da o yüzden bu görüşleri öğrenmek önemlidir.

2)Fuller'ın kim olduğu bellidir Amerikalı'dır, istihbaratçıdır. Dolayısıyla ondan bir 'zarar' gelmez.

Üniversite öğrencilerinin siyasi fikirleri olması ve bu fikirler için mücadele etmesi son derece normaldir. Ancak protestolarını yönelttikleri adres yanlış. Onlar böyle yaptı diye Fuller yolundan dönmeyecek ki...

Ayrıca Dediğim gibi Fuller'ın kimliği açık. Peki bu öğrenciler içlerinde ya da çok sevdikleri hocaları arasında kaç muhbir ve ajan provokatör olduğunu biliyor mu? Asıl önemli olan onları ortaya çıkarabilmek.

Şu da var Çoğu kez en büyük kazığı düşmanınızdan değil müttefikinizden yersiniz.

DOĞAN GRUBU YAYIN KONSEYİ'NE SORU
Yılmaz Erdoğan, Elele dergisine, "Aşık olduğum kız bakireyse, ilişkiye girmek istemiyorsa, evlenirim" dedi. Hürriyet bu sözü takla attırıp, "Ancak bakire bir kıza aşık olursam evlenirim" diye okuruna sundu. Tartışma çıktı. Doğan Medya Grubu Yayın Konseyi geçenlerde toplandı ve Hürriyet'i bu haberden dolayı kınadı. Peki ya aynı konuda ahkam kesen, Yılmaz Erdoğan'ı yerden yere vuran köşe yazarları? Üstelik bunu Erdoğan'ın Elele'deki cümlelerini aynen kullanarak yaptılar. Yani göz göre göre! Yayın Konseyi onları niye kınamıyor?


Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya tıklayın

<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
TEMA
Sarı Sayfalar


Sizinkiler
ArboMedia

Copyright © 2002, Bilgin Elektronik Yayıncılık ve İletişim A.Ş. - Tüm hakları saklıdır