|
 |
|
HINCAL ULUÇ
Adaleyi abartmış
Süreyya'yı izlemek için 20 bin kişi Olimpiyat Stadı'na gitti. Süreyya'nın performansını nasıl buldunuz?
Süreyya Ayhan bu ülkenin idollerinden bir tanesi. Yani Avrupa şampiyonluğunu kazandığında efsane olmuştu. Bunun üzerine Vestel'in kampanyası da eklenince insanlar Olimpiyat Stadı'na koştular. Koştular ama ne yazık ki yarış seyredemediler. Süreyya Ayhan tek başına koştu, geri kalanlar da onu bırakıp birbirleriyle yarıştılar. İçlerinden biri Süreyya'ya takibe yeltense paramparça olur, belki de yarışı bırakmak zorunda kalırdı, bu nedenle kimse kendini riske etmedi.
Şimdi Süreyya için "Zamana karşı da yarıştı" dememiz 4 dakikanın altına inmesi anlamına gelir. Bilimsel olarak biliyoruz ki yüksekte idman yapanlar deniz seviyesine indikten 3 hafta sonra en iyi performanslarına ulaşıyorlar. Oysa Süreyya yarıştan 1 gün evvel gelip neredeyse yorgun, uykusuz koşunca saate karşı yarışta olamadı. Seyirciler bir atletizm müsabakası değil, Süreyya'yı seyrettiler.
Süreyya'yı izlerken bir şey dikkatimi çekti. Televizyondan Süreyya fazla iri görünüyordu. Kamera insanı yanıltıyor, olduğundan iri gösteriyor. Bu yüzden müsabakaları stattan izleyen arkadaşlarımla konuştum, "Evet, irileşmiş" dediler. Süreyya'nın yanlış diyetle kilo aldığını düşünmüyorum. Adalelerinin gelişmesi için özel bir idman uygulamış olabilirler. Ama dünyanın uzun mesafe koşucularını gözümün önüne getiriyorum, başta da Süreyya'nın rakibi Gabriela Zabo olmak üzere hepsi ince, narin ve zayıf insanlar. Kalın bacak ve baldır adalesi sprinterler için. Belki de Erzurum'da temiz hava, bol gıda Süreyya'ya yaramış da birkaç kilo almıştır, bunu kısa sürede atar.
Süreyya'nın Avrupa Şampiyonu olurken sprintinin zayıf olduğunu söylemiştik. İyi bir sprint için bu adaleleri yapmışsa bence biraz abartmış.
* Süreyya'ya gösterilen ilgi, atletizmde bir sıçramaya yol açabilir mi?
Yıldızlar yaptıkları her işe ilgi uyandırırlar. Yıldızlık o demektir zaten. İster ses yıldızı olsun, ister spor yıldızı olsun, farketmez. 1948'de güreşçiler olimpiyatlardan altın madalyalar ile dönünce güreş bir günde ata sporumuz oldu. Ama şimdi o yıldızlar yok, güreş boş salonlara yapılıyor.
Naim'in halter müsabakalarını hatırlayın, bir de bugüne bakın. Sydney Olimpiyatları'nda Naim'in yarışacağı gün biletler karaborsada 500 dolara satıldı. Naim'in sonunun geldiğini bütün dünya biliyordu. İnsanlar yine de Naim'i görmeye geldiler ve sıfır çeken bir Naim'i izlediler.
Natalia, Olimpiyat Şampiyonu olsa geçen hafta Antalya'da yapılan Altın Ok Yarışları'nda seyirci rekoru kırılırdı. Şimdi gazete haberi olmuyor. Sistemin adı üstünde, yıldız sistemi. Ama sporda tek başına yıldızlık işte böyle bir ya da iki müsabakaya seyirci getirir.
Atletizmi sevdirmek için ya müthiş bir yarış izleteceksiniz ya da rekor etrafında dolanan dereceler yapacaksınız. 100 metre farkla ve yarışı 4.06 ile bitiren Süreyya'yı izlemek için ikinci ve üçüncü defalarda o dağbaşı yolunu kimse çekmez.
* Süreyya'nın ay-yıldız olmayan formayla koşması eleştirilere neden oldu.
Forma konusu Atletizm Federasyonu'nun bir zaafı. Herkes başka başka formalarla koştu. Öyle ki TRT spikeri bile bazen bizim sporcuları karıştırdı. Kırmızı formalı Arnavut'u Türk sanıp "Bizimki ortalarda gidiyor" derken beyaz formalı sporcumuz en önde koşuyordu. Bireysel sporlarda forma laubaliliğini önleyemedik. Halterde de yaşamıştık, Harun Doğan'da da. Bu gösteriyor ki biz ders almıyoruz. Federasyon gayriciddi davranıyor, Genel Müdür de hesap sormuyor.
Bu müsabaka cumartesi günü programa konup pazar yapılmıyor ki. Bu müsabaka 4 senedir biliniyor. 4 senedir bilinen bir müsabaka için Federasyon bir forma hazırlayamıyorsa boşuna özür dilemesinler, kimseyi kandıramazlar.
Haberleri gazete sayfası görüntüsünde okumak için
SABAH e-Medya"ya
tıklayın
|
|
|
|
