kapat
Sabah Gazetesi 21.01.2003

Başrol kavgasının hiç yaşanmadığı set

YÖnetmen Necati Çelikezer, "Her bölümde bir karakter ön plana çıkıyor. Başrol kavgası yaşanmayan belki de tek set bizimki" diyor

OyuncularIn zamanının çoğu sette geçiyor. Her şeylerini paylaşıyorlar. Hatta bazen Furkan ve Ayşecan'la birlikte ders bile çalışıyorlar!

İZLEYENDE bağımlılık yaratan TV dizisi "Çocuklar Duymasın"ın bu kadar sevilmesinin en önemli sebebi, hiç şüphesiz güncel olayları takip ediyor olması. Gündemi esprili bir dille yansıtan "Çocuklar Duymasın"ın bu başarısının ardında elbette ki senaryo yazarı Birol Güven var. Ancak, setteki saatlerimiz boyunca, yükü senaristten daha da fazla omuzlayan birinin olduğunu fark ettik. Ona,  "Evimize konuk olan kahramanları, kahraman haline getiren adam" demek sanırız abartılı olmaz.

İşte bu kahraman yaratan adam, yönetmen Necati Çelikezer ile konuşabilmek için iki gün beklemek zorunda kaldık. Öyle ki oyuncular ve set çalışanları yemek paydoslarında dinlenme fırsatı bulurken, O yemeğini monitörünün yanına koyuyor, bir yandan yerken, diğer yandan da senaryo ile ilgili notlar alıp çizimler yapmaya devam ediyor.

Asistanı Tamay Sayar, Çelikezer'in eli-kolu. Tamay Sayar, "Sıcak Saatler", "İkinci Bahar" gibi dizilerin yanı sıra 13 yılda pek çok Yeşilçam filminde çalışarak kendini ispat etmiş, deneyimli bir isim. "Çocuklar Duymasın"ı emeklilik çalışması olarak yorumluyor.

Bunun nedeni, şimdiye kadar hiç bir çalışmasında bulamadığı kadar sakin ve huzurlu bir sette çalışıyor olmasından kaynaklanıyor. Sette herkes ondan çekiniyor. Buna oyuncular da dahil! Yönetmen Çelikezer'den bile pek çekinmiyorlar ama Tamay Sayar'dan korkuyorlar.

Yönetmenin diğer iki yardımcısı ise Özlem Yılmaz ve Benal Tahiri. Necati Çelikezer'in gözünden kaçanları onlar kaçırmamak zorunda. Benal'in bugünlerde ikinci görevi setin yeni oyuncusu Muhtaç'ın bakıcılığı. Sete bir bölüm için gelen Terrier cinsi köpeğin tüm bakımını Banu Demirci ile üstlenerek aslında oldukça ağır bir yükün altından başarıyla kalkıyor. Röportajımız sırasında Pınar Altuğ ile Zeyno Günenç'in çığlıkları bize bu yükün ağırlığını sık sık hatırlattı. Çünkü Muhtaç, dinlenme odasının tam ortasına öyle bir "iş" yapmıştı ki, odadakiler seke seke odadan ayrılmak zorunda kaldılar. Hem de burunlarını kapatarak!

Senaryonun dekupajlı olması yönetmen Necati Çelikezer'in işini oldukça kolaylaştırıyor. Bu dekupaj tanımını da biraz açmak gerek. Diyelim ki, Haluk ile Meltem'in karşılıklı konuştukları bir bölüm çekiliyor. Bu çekimlerde kimi zaman Haluk ile Meltem karşılıklı durmuyorlar. Bazen Haluk, duvardaki tabloya doğru bakarak Meltem karşısındaymış gibi konuşuyor. İşte bu sisteme dekupaj deniyor ve teknik olarak çekimleri çok kolaylaştırıyor.

Kurgucu ile yönetmen arasındaki iletişim sorunu, 10 bölüm sonrasında çözülmüş. Artık kurgucu, yönetmenin ne istediğini çok iyi anlıyor ve 7-8 saatlik bir kurgu çalışmasından sonra geriye Necati Çelikezer'in 2-3 saatlik bir işi kalıyor. Yönetmen atılacakları atıyor, eklenecekleri ekliyor ve o çok sevilen sahneleri ile dizi, yayına hazır hale getiriliyor.

Çekim yapılan salon 120 metrekarelik büyük bir oda. Dizide görülen mekânların her biri, örneğin salon, mutfak, çocukların odası, aslında hep aynı odanın içinde çekiliyor. Sadece dekorlar değişiyor o kadar. Fazla mekân olmamasının nedeni biraz da parayla ilgiliymiş. Bir dekorun parasının ancak 10-15 bölüm sonra çıkarılabildiğini hayretle öğrendik.

Dizinin çekimleri sesli yapılıyor. Yani oyuncular dublaj yapmıyor. Yönetmen Çelikezer, Türkiye'de hâlâ dublajlı çekim yapılmasına akıl sır erdiremezken, oyuncularının seslerinden yana çok şanslı olduğunu söylüyor. Öyle ki, bazı oyuncular, örneğin Zeyno Günenç ilk başta sadece sesi nedeniyle diziye dahil olmuş. Yönetmenin "Zeyno'nun sesine âşığım" demesi de bundan. Furkan Kızılay'ı keşfeden de Necati Çelikezer olmuş, hem de 5 yıl önce. Furkan'a ilk olarak "Kıvılcım" adındaki dizide rol vermiş. Furkan için; "Elimizde büyüdü. Birbirimizi çok iyi anlıyoruz. Anne-babasından çok beni görüyor. Emre karakteri zaten Furkan için yazıldı. Daha kimin rol alacağı belli değilken Furkan'ın rolü garantiydi" diyor.

Dizinin başrol oyuncularını dört kişilik bir aile oluşturuyor. Yani tek bir oyuncu yok. Tamer Karadağlı, Pınar Altuğ, Ayşecan Tatari ve Furkan Kızılay tek tek başrol oyuncuları. Diğerleri yardımcı rolde ama her bölümde bir karakter öne çıkıyor, böylece oyuncular bölüm başrol oyuncusu oluyorlar. Örneğin hikâye Selami'nin üzerine yoğunlaşırsa, o bölümün başrol oyuncusu Özgür Ozan oluyor. Bu nedenle başrol kavgası yaşanmayan ender, belki de tek set "Çocuklar Duymasın"ın seti.

Dizide duyduğunuz her diyalog senaryoda yazmıyor. Bazı diyaloglar o anda, ya oyuncu tarafından, ya yönetmen tarafından ya da sette bulunan birisi tarafından ortaya çıkarılabiliyor. Çekimlerin en zorlu tarafı ise tekrarlar. İlk başlarda oyuncu kökenli olmayanlar 30 tekrar bile yaparken şimdi bu sayı ortalama 5'e inmiş. Tekrarı en az olan oyuncu ise Ayşecan Tatari. Pınar Altuğ'dan bugünlerde örgü dersi alan Ayşecan'ın başı, tıpkı dizide olduğu gibi Furkan ile dertte.

Çünkü Furkan yakaladığı ilk fırsatta Ayşecan'ın telefonuna saldırıyor. Bu çocuğun cep telefonu derdinin daha uzun süre bitmeyeceği anlaşılıyor.

Bu arada telefonla en çok konuşan Tamer Karadağlı ile Ayşecan Tatari. Çekim aralarında telefon bir an olsun kulaklarından eksilmiyor. Ayşecan, oyuncular arasında Pınar Altuğ'u örnek alıyor. Ama sadece oyunculuk anlamında değil, hal ve hareketleri, konuşmaları ile de... En çok sevdiği kişi ise Özgür Ozan. Birbirlerine hep "Aşkım" diye sesleniyorlar.


"Çocuklar Duymasın"ın bu denli çok sevilmesinin nedeni hiç şüphesiz, güncel olayları takip ediyor olması. Bu başarının ardında da elbette ki en büyük pay dizinin senaryo yazarı Birol Güven'e (en sağda) ait.