kapat
Sabah Gazetesi 19.01.2003

YAVUZ DONAT

VİTRİN

Ankara'da 'Bunlar da' oluyor

Kocatepe Camii, "yirmibin kişinin namaz kılabileceği" büyüklükte... Ankara'nın tam ortasında... Kocatepe'nin İmam Hatibi İsmail Coşar'ın söylediğine göre "Cuma namazına onbeşbin kişi" geliyor.

İsmail Hoca'ya sorduk:

- Cemaat ne diyor?

Hocaefendi dedi ki:

- Geçen yıl halk çok ümitsizdi... Şimdi, geçen yıldan daha ümitli... İşlerin iyiye gideceğine inanıyor... Fakat bazı konularda halk dertli.

- Hangi konularda?

- Halk, savaş istemiyor... Savaş çıkmasın diye dua ediyor... Benim de bu yönde dua etmemi istiyor... Eğer dua sırasında "savaş çıkmasın" diye bir söz edersem... Öyle güçlü bir "amin" sesi geliyor ki... Koskoca Kocatepe çın çın ötüyor.

***

- İsmail Hoca... Halk başka ne diyor?

- Halk fakir... Ayrıca... Zengin ile fakirin arasında büyük uçurum var... Cemaat "fakirliğin sona ermesi için" dua ediyor... Ben de bu yönde dua edince, herkes yürekten öyle bir "amin" diye bağırıyor ki... Cami inliyor.

***

Ankara 12. Sulh Ceza Hakimi Beyazıt Boran'la sohbet ediyorduk.

Sorduk:

- Ne tür davalar geliyor?

"Son zamanlarda" diye söze başladı:

- Elektrik hırsızlığı ile ilgili çok dava gelmeye başladı.

***

Davacıların çoğu "vallahi de elektrik çalmadım, billahi de" diye kendisini savunuyormuş. Ama "suç sabit olduğu için..."

Hakim "cezayı basıyormuş."

Mahkemeye yine bir sanık gelmiş.

Hakim Beyazıt Boran "iddianameyi" okumuş. Ve...

"Elektrik hırsızlığı ile suçlanıyorsun... Ne diyorsun" demiş.

Sanık "Doğru Hakim Bey... Yaptım" diye konuşmuş:

- Yaptığımın suç olduğunu biliyorum... Bana yakışmadığını biliyorum... Ülkeme ihanet olduğunu biliyorum. Öteki dünyada da bunun hesabını veremeyeceğimi biliyorum... Vereceğiniz cezayı hakettim... Ama Hakim Bey, Allah rızası için bana bir sorun... Neden elektrik çaldım?

- Söyle, neden çaldın?

- Hakim Bey, işsiz kaldım... Evime ekmek götüremedim... Odun, kömür alamadım... Bir gece baktım, bebelerim soğuktan donup, ölecek... Bebelerim ölmesin diye elektrik çaldım... Cezama razıyım.

***

Hakim Bey'e sorduk:

- Ne ceza verdiniz?

- Hapis cezası verdim... Onu da paraya çevirdim... Ardından cezasını, tecil ettim... Sanık, öpmek için elime sarıldı... Ağlaya ağlaya gitti... Sonra, araştırma yaptım... Gerçekten de işsiz kalmış, zor durumdaymış, konu, komşunun yardımıyla ayakta durabiliyormuş.

***

Hakim Bey'in önüne "aynı gün" bir elektrik hırsızlığı daha gelmiş. Hem de "onbeş milyarlık." Sanık bir "inşaatçı."

Hakim sormuş:

- Neden yaptın?

- Ben yapmadım Hakim Bey... İnşaattaki işçi benden habersiz yapmış.

Beyazıt Boran'a "kararınız" diye sorduk.

"Cezası kanunda yazılı" diye konuştu:

- Hapis.

***

Meclis'teydik. Adalet Komisyonu Başkanı Köksal Toptan'ın odasında.

"Gelip, gidenin" haddi, hesabı yoktu.

Kimi "iş" istiyordu. Kimi "aş."

Kimi "hastaneden çıktım, memlekete gideceğim... Otobüs param yok" diyordu.

Bir ara yalnız kalınca, Toptan'a "bu, hergün böyle mi" diye sorduk.

Toptan'ın yanıtı:

- Maalesef... Halk çok fakirleşmiş... İnanılır gibi değil... Ama gerçek.

***

Yazıya "İsmail Hoca" ile başlamıştık.

Noktayı yine "onunla" koyalım.

Hoca, camiye "koruma" istedi.

- Ne koruması Hocam?

- Polis koruması Yavuz Bey... Camide hırsızlık oluyor... Cemaat, cemaatin ayakkabısını çalıyor.