kapat
Sabah Gazetesi 13.01.2003

YAVUZ DONAT

VİTRİN

Adapazarı modeli

Adapazarı'na en son "üç ay önce" gitmiştik. Seçimden önce. "Nabız tutmak" için.

Kentin görüntüsü, yolların hali "moral bozucuydu."

Üç ay içinde "mucize olmuş."

Adapazarı değişmiş.

Belediye Başkanı Aziz Duran dedi ki:

- Kent içinde üç ayda 150 kilometre asfaltlama yaptık... Yolun yeni hali, halkın psikolojisini düzeltti.

***

"Çark Caddesi" depremde en büyük hasarı gören yerlerden.

Cadde "550 metre."

Belediye bir karar almış:

- Çark Caddesi araç trafiğine kapanacak.

Esnaf direnmiş.

Başkan bir "orta yol" bulmuş:

- Bir süre araç trafiğine kapalı kalsın... Esnaf memnun olmazsa... Caddeyi eski durumuna getiririz.

Çark Caddesi şimdi "yürüyüş alanı."

"Beyoğlu" gibi.

Cıvıl cıvıl. Dükkanlar "dolarla kiraya verilmeye" başlanmış. Esnaf diyor ki:

- Burası hep böyle, araç trafiğine kapalı kalsın.

***

Belediye'de kahve içerken, Başkan bize "bazı araştırmalar" gösterdi. "Gelir dağılımına" dair. Türkiye genelinde gelir dağılımı bir "felaket."

En üst ve en alt gelirdeki nüfus dilimleri arasında makas "çok açık."

"Ürkütücü... İç barışı tehdit edici" boyutta. Adapazarı'na gelince...

Başkan Aziz Duran:

- Bizde çok zengin de yok, çok fakir de... Bizi ayakta tutan aile bağlarıdır... Yardımlaşmadır... İnsaniyettir... Vicdandır... Birinin karnı açken, diğerinin yemek masasına oturmamasıdır... Gelin, kenti dolaşalım, bizzat görün.

***

Kenti dolaştık.

Bizden önce de "Afganistan Bayındırlık Bakanı" dolaşmış.

Başkan dedi ki:

- Siz gelmeden az önce ayrıldı.

- Buraya neden gelmiş?

- Bir yerden duymuş... Adapazarı'nın kalkınma, yardımlaşma modelini... Görmeye gelmiş.

Adapazarı'na en son "üç ay önce" gitmiştik. Seçimden önce. "Nabız tutmak" için.

Kentin görüntüsü, yolların hali "moral bozucuydu."

Üç ay içinde "mucize olmuş."

Adapazarı değişmiş.

Belediye Başkanı Aziz Duran dedi ki:

- Kent içinde üç ayda 150 kilometre asfaltlama yaptık... Yolun yeni hali, halkın psikolojisini düzeltti.

***

"Çark Caddesi" depremde en büyük hasarı gören yerlerden.

Cadde "550 metre."

Belediye bir karar almış:

- Çark Caddesi araç trafiğine kapanacak.

Esnaf direnmiş.

Başkan bir "orta yol" bulmuş:

- Bir süre araç trafiğine kapalı kalsın... Esnaf memnun olmazsa... Caddeyi eski durumuna getiririz.

Çark Caddesi şimdi "yürüyüş alanı."

"Beyoğlu" gibi.

Cıvıl cıvıl. Dükkanlar "dolarla kiraya verilmeye" başlanmış. Esnaf diyor ki:

- Burası hep böyle, araç trafiğine kapalı kalsın.

***

Belediye'de kahve içerken, Başkan bize "bazı araştırmalar" gösterdi. "Gelir dağılımına" dair. Türkiye genelinde gelir dağılımı bir "felaket."

En üst ve en alt gelirdeki nüfus dilimleri arasında makas "çok açık."

"Ürkütücü... İç barışı tehdit edici" boyutta. Adapazarı'na gelince...

Başkan Aziz Duran:

- Bizde çok zengin de yok, çok fakir de... Bizi ayakta tutan aile bağlarıdır... Yardımlaşmadır... İnsaniyettir... Vicdandır... Birinin karnı açken, diğerinin yemek masasına oturmamasıdır... Gelin, kenti dolaşalım, bizzat görün.

***

Kenti dolaştık.

Bizden önce de "Afganistan Bayındırlık Bakanı" dolaşmış.

Başkan dedi ki:

- Siz gelmeden az önce ayrıldı.

- Buraya neden gelmiş?

- Bir yerden duymuş... Adapazarı'nın kalkınma, yardımlaşma modelini... Görmeye gelmiş.

Adapazarı'nda sokak kermesleri

Adapazarı'nda neredeyse hergün "kermes" var. Kermes öyle "lüks otellerin salonlarında" falan değil. "Sokakta."

Örneğin "Adnan Menderes Caddesi'nde."

Yine kalabalık yerlerden "Bankalar Caddesi'nde."

Araç trafiğine kapanan "Çark Caddesi'nde."

SAKVA

Kermesi "SAKVA" düzenliyor:

Sakarya Kültür ve Sosyal Yardım Vakfı.

Belediye Başkanı'nın eşi Nesrin Hanım (Duran) vakfın "gönüllülerinden."

Zaten vakıfta o kadar çok "gönüllü hanım" var ki...

Vakıf hergün "1500 fakire" yemek dağıtıyor.

"Odun, kömür" alıyor.

İLAHİ DENGE

Bir gözü görmeyen "yaşlı bir amca" varmış.

İkinci gözünde de "sorun" çıkmış.

Ama doktora gidecek parası yokmuş.

Bir sabah, vakıf, bu amcayı doktora götürmüş.

Göz doktoru Hüseyin Berberler demiş ki:

- Çok acele ameliyat şart... Aksi halde bu göz de gider... Ben para almadan ameliyatı yaparım... Ama yine de 450 milyon ameliyat masrafı lazım.

Doktor Hüseyin Bey "akşam saat altıda, yaşlı amcayı ameliyata alacağını" söylemiş.

Ama "450 milyon" nerede?

"Gönüllü kadınlar" hemen birbirlerini aramışlar:

- Öğleden sonra kermes var.

Kimi "börek" yapmış.

Kimi "çörek."

Başlamışlar yoldan geçen öğrencilere, işçilere, memurlara, esnafa börek, çörek satmaya.

Börek "500 bin." Çörek "250."

Saat 17.00'de "börek, çörek bitmiş."

Hemen "doktorun yanına" koşmuşlar. Gerisini Belediye Başkanı'nın eşi Nesrin Hanım'dan dinleyelim:

- Bir ilahi denge var... Elimizdeki poşetler kağıt para doluydu... 250 binlik, 500 binlik... Poşetleri masaya boşalttık... Paraları tek tek saydık... Kaç lira çıktı dersiniz?.. Tamı, tamına 450 milyon... Amca ameliyat oldu.

LİMONCU

Vakfın gönüllü hanımları bir parkta yatıp, kalkan işsiz birini bulmuşlar.

Neredeyse açlıktan ölecek.

Yardım etmek, karnını doyurmak istemişler.

Adam demiş ki:

- Benden daha kötü durumda olanlar var... Ben hiç olmazsa, çalışacak yaştayım... Ama işsizliğin gözü kör olsun. Hayırsever hanımlar, adama, "iki kasa limon" almışlar.

Adam gelip, geçene "limon satmaya başlamış."

Kazandığı parayla ertesi gün "üç kasa limon" almış.

Daha sonraki gün "dört kasa."

Şimdi o kimseye muhtaç olmayan bir "limoncu."

SEYYARCI DEDE

Biz Adapazarı'ndayken Nesrin Hanım ile Belediye Başkanvekili Semra Hanım "çok heyecanlıydılar."

"Az önce yaptıkları birşey" onları heyecanlandırmış.

Çaresizlikten ağlayan bir "dedeye" rastlamışlar.

"Dede" demişler:

- Sana bir araba alsak... Nane, maydanoz, soğan satar mısın?

Ve hemen bir "kermes" yapmışlar.

Dedeye küçük bir "seyyar satıcı arabası" almışlar. İçine de nane, maydanoz, soğan domates koymuşlar.

O şimdi "seyyarcı dede."

BAŞARILI ÖRNEK

Başka illerden "kadın dernekleri" Adapazarı'na geliyor. Biz oradayken "İzmitli kadınlar" gelmişti.

Herkes "Adapazarı modelinden" yararlanmak istiyor.

Belediye Başkanı'nın eşi Nesrin Hanım dedi ki:

- Yavuz Bey, vallahi Belediye'den çok çalışıyoruz.

ADRES VE TELEFON

Ayrılırken sorduk:

- Sizin için ne yapabiliriz?

- Gazeteye, adresimizi yazın yeter.

"SAKVA"

www.sakva.org

.

Semerciler Mahallesi, Yuvam Sokak.

Vakıfbank, Adapazarı Merkez Şubesi'nde hesabı var. (201 55 17)

Telefonu (0 264) 271 23 93

ÖZÜRLÜLERİN 'CİCİ ANNESİ'

Belediye Başkanvekili bir hanım: Semra Baldoğan. Semra Hanım aynı zamanda "Özel Eğitime Muhtaç Çocukları Koruma Derneği Başkanı."

Dernek, özürlüler için "iki okul yaptırmış."

Okullarda "atölyeler" var. Özürlüye beceri kazandırılıyor, meslek öğretiliyor. Kimi özürlü "galoş" yapıyor, kimi "marangozluk."

Kimi "kuruyemişçi."

Kimi, Organize Sanayi'deki "Benetton fabrikasında" çalışıyor. Semra Hanım, sokaklardan "madde bağımlısı 50 çocuk" toplamış. "Bali"ci, "tiner"ci çocuklar. Çoğu "okuldan terk."

Okul müdürleri ile konuşmuş, onları yeniden okula kaydettirmiş.

Aileleri ile konuşmuş, çocuklar "evlerine gider olmuşlar."

Dünün 50 "kötü yoldaki çocuğu" şimdi görseniz nasıl da birer "iyi çocuk... Terbiyeli çocuk... Saygılı çocuk."

İçlerinde "şiir yazanlar" bile var.

Semra Hanım'a sorduk:

- Değirmenin suyu nereden geliyor?

Yanıtı aynen şöyle:

- Yardımlaşma... İnsaniyet... Allah korkusu... Vicdan... Aile bağları... Gelin, sokağa çıkalım, bizzat görün.

Oğuz Çetin'e mesaj var

Adapazarı'nın gençleri bize dediler ki: - Yavuz abi... Oğuz abimize söyle... Bizi mahcup etmesin... Takımı şampiyon yapsın.

- Hangi Oğuz?.. Hangi takım?

- Oğuz Çetin... Fenerbahçe'yi şampiyon yapsın.

Oğuz Çetin eski "Sakaryaspor'lu."

Şu anda İstanbulspor'un Teknik Direktörü olan Aykut Kocaman ve Fenerbahçe'nin eski kalecisi Engin'le birlikte "Sakaryaspor'da" oynamışlar.

Üçü de aynı yıl "büyük takımlara" transfer olmuşlar.

Fenerbahçeli Tuncay da "Sakaryaspor'dan gitme."

Şu anda Sakaryaspor'da "yeni bir cevher" var:

Savunma oyuncusu "Küçük Mahmut."

Adapazarı'nın gençlerinden "hemşehrileri... Abileri" Oğuz Çetin'e mesaj:

- Oğuz abi, istersen Küçük Mahmut'u da verelim... Fener'i şampiyon yap.

"Fener muhabbeti" sırasında, zabıta memuru Deniz, bir binayı işaret etti:

- Yavuz abi... Bizim bir komserimiz vardı... Gülseren Hanım... Oğuz Çetin'in baldızı... Burada oturur... Oğuz abi de eskiden bu apartmandaydı... Onların apartmanı.

Apartmanda, sarı lacivert bayrak asılıydı.

DEPREMZEDE TEYZENİN İNEĞİ

Kocasını depremde kaybetmiş. Altı yetimi var. Gelir "sıfır."

Onun, bunun "eline" bakıyor.

Sakarya Kültür ve Sosyal Yardım Vakfı'nın çorbasıyla yetimlerini doyuruyor.

Birgün vakıftakilere demiş ki:

- Utanıyorum... Size çok yük oldum.

Vakıftaki gönüllü hanımlar da demiş ki:

- Teyze, elinden ne iş gelir?

- İnek sağmaktan başka iş gelmez ki.

Kadınlar hemen "büyük bir kermes" düzenlemişler. Börek, çörek, simit, muhallebi satmışlar. 750 milyon toplanmış.

Köylü fakir teyzeye bir "inek" alınmış.

Teyze şimdi süt, yoğurt satıyor.

Yetimlerine bakıyor. Hatta...

"Diğer fakirlere" yardım ediyor.

Köydeki tandırda "çörek" yapıyor, Adapazarı'ndaki hayırsever kadınların kermesine getirip, satıyor.

Parayı da "fakir, fukaraya" veriyor.

Adapazarı'nda bize anlatıldı ki...

Şimdiye kadar "kermes geliriyle" dört fakir kadına inek alınmış.