kapat
Sabah Gazetesi 06.01.2003

MEHMET ALTAN

Prizma

AKP liberal mi?

Dünkü Radikal Gazetesi'nde, "AKP, liberal sandalyede" başlıklı, köşeye sıkışmış, Brüksel çıkışlı küçük bir haber vardı.

Haberde, 2003 Haziran'ına kadar Avrupa'nın geleceğini tartışacak olan ve 28 ülkenin yer aldığı Avrupa Konvansiyonu'nun Türkiye'yi temsil eden yeni üyelerinden Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'la AKP'li Zekeriya Akçam ve İbrahim Özal'ın, bundan böyle Avrupa Liberal Grubu ile birlikte hareket edeceği belirtiliyordu.

Haberin son cümlesi ise çok sürprizliydi. Haber, AKP'nin liberal grupta yer almasını kendi isteğine değil, "Hristiyan Demokratlar" tarafından istenmemelerine bağlamaktaydı.

AKP, ister Hristiyan Demokratlar tarafından istenmediği için olsun, ister kendi tercihi ile olsun bundan böyle konvansiyon bitene kadar liberal grubun bir üyesi olarak kalacak.

***

Batı'da, "ulus-devlet" süreci genellikle bir ırkın önce ulus olduğunun bilincine varıp, sonra da bunu siyasallaştırması ile yaşandı.

Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçerken ise böyle bir klasik aşamadan geçilmedi. Kurucu Heyet, devlet eliyle ulus bilinci yaratmaya çalıştı.

Ordaki "ulus-devlet", bizde "devlet-ulus" haline dönüştü.

Falih Rıfkı Atay, Çankaya adlı eserinde, Mustafa Kemal Atatürk'ün daha 26 yaşında gencecik bir subay iken, Osmanlı İmparatorluğu'nu likide edip, bir Türkiye Cumhuriyeti kurma fikrini şöyle seslendirdiğini yazar:

"Mustafa Kemal acı ve sert tenkitçi olduğu kadar açık konuşucu idi. Daha o zaman, 1907'de, arkadaşlarına şu fikrini söylemekten çekinmemiştir: Köhneleşen ve hayatlığını kaybeden Osmanlı İmparatorluğu gövdesi üzerine devlet oturtulamaz. Ancak Türk çoğunluğu toprağı üzerine oturtulabilir. Büyük devletlere bir likidasyon yaptırmaktansa, ihtilal idaresi bunu kendi yapmalıdır."

Mustafa Kemal, şöyle devam eder:

"Meşrutiyet hürriyetleri gerçekleşince bütün milliyet davaları ortaya çıkacaktı. Avrupa Türkiyesinde Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan-Karadağı ve Selanik'e inmek isteyen Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile çevrilmiştik. Sırp, Yunan ve Bulgar azınlıklar bizim topraklarda idi. Hepsi birer parça kopararak ana vatan saydıkları topraklara katmak isteyeceklerdi. Tek devlete bağlı olanlar Türklerdi. Onlar da yoksul ve zayıf idiler."

***

Tarihsel çaresizlik, Osmanlı'daki çok çeşitli ırklara ait tüm Müslümanları "Türk" ilan etmek durumunda kalmamıza yol açtı. Bu durum, bu topraklardaki en keskin çizginin "Müslümanlık" ve "Türklük" olarak çizilmesine neden oldu. Cumhuriyet sonrasında bunun yanına, bir de ilk ikisi kadar derin olmasa da, "batıcılık" ilave edildi. Ama ne yazık ki, onun tercümesi de çağdaş dünya gibi "üretmek" yerine çağdaş dünya gibi "tüketmek" olarak yapıldı.

***

Türkiye çalkantılı bir dönemden geçiyor.

Yeryüzü, ulus-devlet sürecini aşmış, kol gücünden beyin gücüne ulaşmış. Fabrikaların yerini bilgisayarlar almış.

Türkiye ise, sanayileşmeyi tamamlamış bir tarım ülkesi üstelik hâlâ geçen yüzyılın başındaki ırk, din ikileminde...

Yıkılmakta olan bir imparatorluğun korkularını ve sancılarını yaşamaktan bir türlü kurtulamıyor.

***

Bu kısırlığın bir nedeni de, Cumhuriyet döneminin tek parti anlayışının "liberalizm" ve "sosyalizme" geçit vermemesi. Liberal Cavit Bey'i idam edip, sosyalist Mustafa Suphi'yi boğdurtması.

AKP, hayatın zorlamasıyla acaba "liberal" sularda yüzebilir mi?

Bu topraklardaki cılız bir düşünce sistemini, "bireyin temel hak ve özgürlüklerinin" en kutsal hale geldiği bir çağ rüzgarıyla gürbüzleştirebilir mi?

İnsanın kutsallığı dışında bir ideolojiye prim vermeden, "bireyin bireysel haklarına sonuna kadar saygılı, evrensel hukukun gereklerine sadık, ideolojisiz bir devlet" yapılanması doğurur mu?

Merkeze entegre olamamış çaresiz ve öfkeli tabanını, dünya yardımıyla bu yönde dönüştürebilir mi?

***

AKP liberalleştiği oranda kendisi de rahatlayacak. "Siyasette sivil, ekonomide liberal, dış politikada atak" bir irade ancak böyle daha güçlenir çünkü...

Tarihin şiddetli sarsıntılarla değiştiği bir çağda Türkiye'yi geçen yüzyılın korkularından kurtarıp gelişmiş dünyanın bir parçası yapmak görevini AKP başarırsa yeni bir dönem başlayacak.

Yıkılmış bir imparatorluğun bizi seksen yıldır ezen enkazından kurtulacağız o zaman.