kapat
Sabah Gazetesi 11.11.2002

MEHMET ALTAN

Prizma

Bize "devletten güçlübir hükümet" lazım...

AK Parti'nin seçimleri ezici bir çoğunlukla kazanması ardından yaşadığımız hafta, Türk demokrasisinin gerçek bir demokrasiden ne kadar uzak olduğunu neredeyse gözümüze soktu.

Devlet; yasama, yürütme ve yargıdan oluşmakta. Yasamanın yüzde 65'lik bölümünü AK Partili milletvekilleri doldurdu. Hükümet de bu çoğunluktan çıkacak.

Yargı da evrensel kriterler ölçüsünde kendi denetim görevini yapacak.

Halk, devletin yönetimini kendi isteği doğrultusunda AK Parti'ye verdi. AK Parti de evrensel hukuk kurallarının önderliğinde, seçmene verdiği ve seçim bildirgesinde ilan ettiği politikaları uygulamakla yükümlü.

Ama bizde, yasama, yürütme ve yargı dışında, bir başka "devlet" olduğu için demokrasi kültüründen nasibini almış herhangi birinin asla anlamayacağı bir söylem yürütülüyor.

Örneğin, Kıbrıs'ta Belçika modelini çözüm olarak öneren Tayyip Erdoğan'a, Dışişleri Bakanlığı sözcüsü "devlette devamlılığı" hatırlatıyor. Bakanını Tayyip Erdoğan'ın atayacağı bakanlık, kibarlık sınırlarının dışına çıkarak, Tayyip Erdoğan'a brifing verileceğini medyaya duyurarak eğitileceğini ima ediyor.

Devlette devamlılık varsa, hükümetlerin değişmesine ne gerek var? O zaman o devamlılığı sağlayan güç hükümeti de halka sormadan kendi istediği gibi kursun.

***

Parlamentoya ve hükümete karşı, bürokrasinin sözcülüğünü rehber edinmiş görünen Cumhuriyet Gazetesi, yeni bir hükümetin farklı bir yaklaşımını "Kıbrıs'ta Belçika modeli önerisi ve toplumlararası görüşme ifadesi Dışişleri'nde cehalet örneği olarak değerlendirildi" üst başlığının altına yerleştirilen "Erdoğan'ın ilk gafı" manşetiyle veriyor.

Aynı gazete ertesi gün, "AKP izleniyor" cümlesini manşete çıkarıyor. 28 Şubat'a damgasını vuran Batı Çalışma Grubu'nun, partiyi beş açıdan incelemeye aldığını okuyoruz. Yargının yerini askeriyenin alması normalmiş gibi yazılıyor.

Parlamentoya ve hükümete meydan okuyan yargı dışı bir güç var ise, o ülkeye demokratik denebilir mi?

Hükümetin devleti yönetemediği bir ülkede halk iradesi söz konusu olur mu?

***

Aynı anlayış, AKP'ye ilk gezinin Yunanistan'a yapılamayacağını söyleyip, alelacele bir KKTC ziyareti düzenliyor. AK Parti yetkilileri hızlı bir geri dönüş yaparak önce Belçika modelinden çark ediyor, sonra KKTC ziyaretini kabul ediyor, ilk ziyaret durağı olarak da Yunanistan'dan vazgeçiyor.

Bu, hükümeti oluşturacak AK Parti'nin dosyasına çok hakim olmadığını ve demokratik kuralları korumak açısından yeterince güçlü bulunmadığını gösteren bir durum.

***

Demokrasilerde politikaları halkın iradesi belirler, devletin silahlı ve silahsız bürokratları değil. Bunu da parlamentolar ve hükümetler tayin eder, yargı da düzenin hukuksal ilkelerinin işlerliğini denetler.

Bizde, sürücüsünü dinlemeyen araba misali, parlamentoya ve hükümete aldırmayan bir devlet zihniyeti var. Anında hükümetleri korkutup esir almaya çalışan bir zihniyet.

***

AKP'nin kadroları ancak, devlet bürokrasisi kadar konulara hakim ve demokratik kurallardan taviz vermeyecek kadar demokrasiyi içlerine sindirmiş olursa "Ankara esaretini" aşabilir.

Yoksa bir Amerikalı gazetecinin çok isabetli bir şekilde belirttiği gibi "devletten güçlü bir hükümet" ihtiyacı devam eder ve halkın istekleri sorunların çözümüne yansımaz.