kapat
Sabah Gazetesi 24.10.2002

Avrupa kazan oldu 'Kötü Ahmet' kepçe

Ahmet Öztürk, nam-ı diğer Emirdağlı Kötü Ahmet, hayallerini sığdıramadığı köyünden umudun peşinden önce İstanbul'a geldi. Ardından da Belçika'ya yerleşti

Köylülerini unutmadı, elli bin Emirdağlı'yı Belçika'da kendisine komşu yaptı. Dayanamadı, eşinden ayrılıp 60'ından sonra Londra'ya kaçtı. Sonra ne mi oldu?

BOYUNUN kısa ve kendisinin sıska olması nedeniyle 'Kötü Ahmet' lakabıyla tanınan Ahmet Öztürk, 1963 yılında Belçika'ya göç ettiğinde, kimse onun hayaline inanmıyordu. Kötü Ahmet'in fakir bir akrabasına 4 bin Frank göndermesiyle Afyon'a bağlı Emirdağ'ın Karacalar Köyü'nün de kaderi değişti. Aradan geçen kırk yıl içinde Karacalar Köyü'nden binlerce insan Brüksel'in Schaarbeek İlçesi'ne taşındı; 87 yaşındaki 'Kötü Ahmet' de İngiltere'nin başkenti Londra'ya.

İŞ İLANINI GÖRÜNCE...

Ahmet Öztürk, namı-ı diğer Kötü Ahmet, yolculukların adamı. "Varmak değil, önemli olan gitmektir" sözünü, sanki kendisine hayat düsturu edinmiş. Daha bıyıkları bile terlemeden, 17 yaşında hayallerinin peşinden düşmüş yollara... Aradan dile kolay tam 70 yıl geçmiş, yorulmamış; o, hala göç yollarında. İlk durağı İstanbul olmuş Kötü Ahmet'in, ardın da Brüksel'de almış soluğu. Tekrar İstanbul derken, şimdilik Londra'da karar kılmış görünüyor.

Ahmet Öztürk gurbetteki ilk durağı İstanbul'da evlenmiş, epeyce bir süre işçi olarak çalışmış. İş dönüşü yolda rastladığı bir ilan, yaşam yolunun da işareti olmuş. O anı şöye anlatıyor, 'Kötü Ahmet': "Avrupa'da çalışacak işçi aranıyor, yazılı afişleri gördüğümde, işte benim kurtuluşum, diye düşündüm. Sanırım 1950'li yılların sonlarıydı. İş ve İşçi Bulma Kurumu'na kaydımı yaptırdım. Yedi yıl bekledim. Bir gün görevli memur 'Sen 47 yaşındasın Avrupalılar seni istemez' dedi. Umudumu kesmek üzereydim. Bir Arnavut arkadaşımla karşılaştım. Otobüsle Avrupa'ya gidebileceğimi anlattı." Böylece başlıyor Emirdağlı Kötü Ahmet'in, bugün yaklaşık 50 bin Türkün yaşadığı Schaerbeek'e uzanan umuda yolculuğu.

OTOBÜSE ATLADIM

1 Temmuz 1963 tarihinde 'gurbet'e ayak basan Ahmet Öztürk, hayatında açılan yeni sayfasından şunları hatırlıyor: "Bir otobüsle yola çıktık. Nereye gittiğimiz önemli değildi. Önemli olan iş bulup çalışmaktı. Otobüsümüz Brüksel Garı'nda başka otobüslerin yanında durdu. İnsanlar otobüslere binerek, iş bulabilecekleri şehirlere dağıldılar. Ben de Charleroi otobüsüne binecektim. Yaşlı ve sıska olduğum için kabul etmediler. Charleroi kömür madenlerinde çalışmak için güçlü kuvvetli olmak gerekiyormuş. Brüksel'de kaldım. Nestor Martin soba fabrikasında iş buldum. Geceliği 20 Frank'a bir Yunan kahvesinin üstünde yatıyordum."

Kötü Ahmet, gurbetinin ilk günlerinde para kazanıp iki yıl sonra vatanına dönmenin hayaliyle yaşar. Ama bir yıl sonra büyük oğlu Mustafa'nın da Belçika'ya gelmesi için bir uçak bileti gönderir. Artık oğlu da yanındadır. O zaman nereden bilcekti, yanına aldırdığı oğlu Mustafa, tam kırk yıl sonra, Brüksel'in en büyük belediyesi olan Schaerbeek Belediye Meclisi'nin Türk kökenli üyesi olacak. Şimdinin politikacısı Mustafa Öztürk'ün 14 yaşında Belçika'ya gelmesinin ardından, altı ay sonra anne ve diğer iki kardeş de Brüksel'e gelir. Böylece aile Brüksel'de toplanır.

GURBET HERKESE YETER

Ahmet Öztürk, 17 yaşında ayrıldığı Emirdağ'ın Karacalar Köyü'ndeki hemşerilerini unutmaz. Karacalar'ın Kötü Ahmet'i, köylülerine Avrupa yolunu açacak haberini ulaştırır: "Sizler de gelin. Gurbet herkese yeter, burda herkese iş var." Kötü Ahmet'in gönderdiği sadece haber değil, bir akrabasına da masraflarını karşılasın diye 4 bin Frank yollar. Ve Karacalar Köyü'nün kaderi değişmeye başlar. Kum saati misali, Karacalar Köyü ile çevre köyler derken, Emirdağ'dan insanlar teker teker Brüksel'in yolunu tutarlar. Yabancı bir ülkede gurbet acısına merhem olur diye köylülerinin yanına, Schaerbeek İlçesi'ne yerleşir, Kötü Ahmet'in hemşerileri.

t Fikret AYDEMIR- BRÜKSEL


BİR ÖMÜR TÜKETTİK HALA YOLLARDAYIZ

Emirdağlı Kötü Ahmet, "Kimse bizi gurbete zorlamadı. Bizler, çocuklarımıza iyi bir gelecek vermek adına gurbete çıktık. Bir ömür bitirdik, hala yollardayız. Zaten hayatın kendisi bir yolculuk değil mi?" diye soruyor. Yanına aldığı oğlu Mustafa Öztürk'ün (en sağda) 40 yıl sonra Belçika'nın en büyük belediyesine Meclis üyesi olacağını kestiremezdi. Ama o hayallerini sığdırımadığı yerde,"Bana müsaade " deyip yollara düşmeyi çok iyi biliyor.