kapat
Sabah Gazetesi 01.09.2002

ERDAL ŞAFAK

SABAH diyor ki...

Suskun siyaset

Türk halkının gözünde en güvenilir kurum olan Silahlı Kuvvetler'den en güvenilmez kurum olarak gösterilen siyasete ve siyasilere çok ağır bir darbe geldi.

Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman, göreve başladığı ilk gün yaptığı ilk açıklamada "Yolsuzlukların ucu siyasilere uzandı" dedi. Yalman'ın sözünü ettiği konu, Jandarma'nın yürüttüğü Beyaz Enerji Operasyonu. Bundan önceki görevi Jandarma Genel Komutanlığı olan, o nedenle Beyaz Enerji dosyasını çok iyi bilen Yalman'ın söyledikleri yenilir yutulur gibi değil: "Dosyayı hazırladık, trilyonluk yolsuzluk olaylarını getirdik. Ancak bir yerde durmak zorunda kaldık. Yolsuzlukların üzerine tam olarak gidilememesinin nedenleri arasında siyasilerin de engellemeleri var."

Toplu mahkumiyet

Asker yetmedi. Bir de yargı çaktı siyasilere. Kaçak elektrik kullanan birine ilk kez hapis cezası veren Ankara 12'nci Sulh Ceza Mahkemesi Yargıcı Beyazıt Boran, bakın muhabirimiz Ünsal Ergen'e neler dedi:

"Türkiye'de siyasilerin yolsuzluk iddiaları karşısında yargılanmamalarının ayıbı hakimlerin değildir. Bu ayıp siyasi faaliyetler dışında suç işleyen milletvekilleri ve bakanlara dokunulmazlık zırhını sağlayan hükmü Anayasa'ya koyanlarındır."

Bütün sorun da bu ya... Onca çağrıya, onca uyarıya rağmen dokunulmazlıklarını siyasi faaliyetlerle sınırlandırmaya yanaşmayan politikacılar, sonunda halkın gözünde topluca mahkum oldular. Üstelik sadece siyaset kurumunu değil, Türkiye'yi derin bir bunalıma sürüklediler. Şu gelinen noktaya bakın:

Milletvekilleri sokağa rozetle çıkamıyor, çocukları babalarının işini gizlemek zorunda kalıyor. Bakanlar kırmızı plakayla dolaşamıyor...

Arjantin dersi

Ve hâlâ seçmenin yarısına yakını kararsız. Bu kararsızlık "Acaba falanca partiye mi yoksa filanca partiye mi versem" tereddütünden kaynaklanmıyor; her iki seçmenden birinin partilerin tümünü reddetmesinin sonucu. Bu kararlı kararsızlık sandığa da yansırsa yeni Meclis'in meşruluğu tartışmaya açılmaz mı?

Onun için, 3 Kasım'dan sonra oluşacak Meclis'in ilk işi siyasi reformları gerçekleştirmek olmalı.

Yoksa dün Arjantin'de Kongre Sarayı'nın önünde toplanan binlerce kişinin, iktidar-muhalefet ayırımı yapmadan tüm parlamenterlere haykırdığı sloganı yakında Ankara'da Meclis önünde de duyabiliriz: "Hepiniz istifa edin... Hepiniz defolun...

Bilmece çözülemedi

Seçime 2 ay kalmış olmasına rağmen, kamuoyu araştırmalarında açık ara birinci görünen partinin genel başkanının aday olup olamayacağı bilmecesinin çözülmemesini dünya şaşkınlıkla izliyor.

Anayasa Mahkemesi'nin, Türk Ceza Kanunu'nun 312'nci maddesinden hüküm giyen Hasan Celal Güzel'i üyelikten çıkarmadığı için YDP'ye ihtar verilmesi istemini reddeden gerekçeli kararı AKP'yi ve Tayyip Erdoğan'ı önce umutlandırdı. Ancak hukukçuların yorumu umutları söndürmeye yetti. Buna göre Erdoğan'ın ­ve de Erbakan'ın- aday olabilmeleri için mahkemeden karar almaları gerekiyor.

Aynı maddeden hüküm giymiş, aynı siyasi konumda üç kişiden biri hakkında verilen kararın diğerleri için "Emsal" olamaması, herhalde sadece Türkiye'ye özgü bir durum. Hukuk ne zaman yerli yerine oturacak acaba?