kapat
Sabah Gazetesi 21.06.2002

ZÜLFÜ LİVANELİ

Dünya Değişirken

e-mail:livaneli@sabah.com.tr

İktidar ve mutluluk ateşle su gibi!

Kitaplardan ve dünyayı gezerken öğrendiğimiz hangi kavram varsa, bu ülkede tersine çevrilmekte.

Geçenlerde Hayrullah Mahmud İngiliz gazeteci David Hotham'ın bir kuralına ya da meslektaşlarına yaptığı bir tavsiyeye yer veriyordu.

Hotham Türkiye'de mantığın emrettiği sonuçlara varılmaması gerektiğini, çünkü Türkler'in bunun tam tersini yapma alışkanlığında olduğunu söylermiş.

Bence Hotham kuralı son derece doğru ve gerçekçi bir gözlem.

Burada doğmuş büyümüş ve yarım yüzyılı aşkın bir süre yaşamış olmama rağmen itiraf edeyim ki benim de bazen Türkiye'ye aklım ermiyor.

Biz anlayamayacağız da yabancı nasıl anlayacak?

***

Aklımın ermediği noktalardan birisi mutluluk konusu.

Benim bildiğim; normal insanlar ömürleri boyu mutluluk peşinde koşarlar, mutlu olmaya çalışırlar.

Bu mutluluk bazen bir çalışma biçiminde belirir, kimi zaman bir erkek ya da kadın kimliğine bürünür.

Kimileri için mutluluk huzur içinde bir köşeye çekilmek, doğayla uğraşmak, dalgaların sesini dinlemektir.

Bazı insanlar bir çocukta, bir hayvanda ya da yoksullar, yaşlılar, açlar için çalışmakta bulurlar mutluluğu.

Ama nedense Türkler mutluluk peşinde koşmazlar.

Amaç başarıdır.

Başkalarını ezmektir.

"Nasıl geçirdik, gördün mü!" duygusudur.

"Çarparım ha!" efelenmesidir.

"Ekmeğimi o mu veriyor. Ne yapabilir bana!" gerginliğidir.

Bazı Türkler içinse mutluluk, kırmızı plakalı arabadan inerken kasılan omuzlar, selam duran polisleri yan gözle süzmeler ve böylelikle ne mühim adam olduğunu anlamak demektir.

Trafikte şerit değiştirerek bir arabanın önüne geçivermek bile bir mutluluk nedenidir.

Arabadan inerek, itiraz eden sürücünün başına levye geçirmek insanı mutluluktan titretebilir.

Başkalarına endeksli bir mutluluk anlayışıdır bu.

Ve gerçek mutlulukla ilgisi yoktur.

***

İktidar ve mutluluk, ateşle su gibi. İkisi bir arada bulunamıyor.

Ama benim anladığım kadarıyla bu ülkede çoğunluk iktidarı mutluluğa tercih ediyor.

Bir kadının, bir çocuğun, bir topluluğun, bir ülkenin üzerinde kurulan iktidar, hayatın insanlara sağlayacağı erinç ve mutluluğun yerine geçiyor.

Ne zavallı bir durum!