kapat
22.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Yasa tanımayan krallar

Hadi itiraf edelim: Bunca dil döktükten, yazılar yazdıktan, "Sürekli Aydınlık İçin Bir dakika Karanlık" eylemleri yaptıktan, temiz toplum özlemi dillendirdikten sonra hiçbir şeyin değişmediğini gördük ve hepimiz bir parça yorulduk; biraz hayal kırıklığına uğradık.

Bu bozuk düzeni değiştirmeye gücümüzün yetmeyeceği duygusuna kapıldık.

Gençliklerinde aydınlık, demokrat, temiz, dürüst bir Türkiye düşünü kuranların bir kısmı, bu umutsuzluk sonucu saf değiştirdi.

Madem ki düzen böyle, ben de uyum göstereyim dedi.

Yüreğindeki isyan kıvılcımları sönmeyenler ise direnmeyi sürdürdü.

Ve bunca yıl boyunca hep şu sözü söyledik:

"Bu bir sistem sorunudur!"

Yani sistem bozuktu.

İşler, insanların iyi niyetine bırakılmamalı ve yolsuzluğa, uğursuzluğa izin vermeyecek bir sistem kurulmalıydı.

Ama bu "sistem" sözleri hep biraz havada kaldı.

Neydi sistem?

Nasıl bir sistem isteniyordu ve bu sistemin özellikleri neydi?

İşte burada işler çatallaşıyor ve değişik tarifler ortaya çıkıyordu.

***
Bugün benim kafam, bu konularda çok net.

Çünkü birçok kişi gibi ben de sistemin nerede bozulduğunu, nerede aksadığını gayet iyi görebiliyorum.

Hastalık belli.

Bozuk düzen, dayanağını "kuvvetler ayrılığı" ilkesinin işlememesinden ve yönetenlerin yargı denetimi dışında kalmasından alıyor.

Eğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de YASAMA, YÜRÜTME ve YARGI erklerini birbirinden bağımsız bir biçimde işletmeyi başarabilsek, ülke şaha kalkacak.

Ama bu üç kuvvet, bilinçli olarak öylesine birbirinin içine sokulmuş ve öyle akıl almaz bir kaos yaratılmış ki, suçlular cezalandırılamıyor, kimseden hesap sorulamıyor.

Bu ülkede eğer bir kez yönetim kadrolarına sızmayı başarmışsan; yargı senin için yok; yasalar sana işlemiyor.

Soygun yap; kurtuluyorsun!

Adam öldür; kurtuluyorsun!

Partizanlık yaparak devleti zarara uğrat; kurtuluyorsun!

Kamu bankalarını iflas ettir; kurtuluyorsun!

Belediyelerde korkunç rüşvetler al, bir iki yıl içinde Karun gibi zengin ol; kurtuluyorsun!

Çünkü yönetenler, kendilerini yasa denetiminin dışına çıkarmışlar.

Suçludan hesap soramayan bir sistemin de ayakta kalmasına olanak yok.

***
Türkiye'nin en büyük yarası; yargı.

Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer'in, yolsuzlukları önlemek için siyasilerin de yargılanabilmesi gerektiği yolundaki sözleri çok önemli.

Zaten bugün Cumhurbaşkanlığı makamında, hukukun ne kadar önemli olduğunu bilen ve sistemin bu noktada tıkandığını düşünen bir şahsiyetin oturması en büyük şansımız.

Yarın bu hükümet gider ve Cumhurbaşkanımızın hukuku egemen kılma çabalarından rahatsız olmayacak, onunla uyumlu çalışacak bir hükümet gelirse, kamuoyunda uyanacak olan hukuk bilincinin de yardımıyla bu sistem tıkanıklığı aşılabilir sanıyorum.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır