kapat
22.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden

1999 yılında Dünyanın En Başarılı Genç Yöneticisi seçilen İzmirli sanayici Haluk Özyavuz, dünya otomotiv devlerine motor parçaları ve jant ihraç ediyor. Başarısını ise babası patron olduğu halde, en alt kademeden işe başlamakla açıklıyor

Ahmet Haşim'in "Merdiven" şiirinin ilk üç dizesini hatırlayın. Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden/ Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak/ Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak...

İzmirli Sanayici Haluk Özyavuz'un başarı öyküsü bu şiirdekinden farklı değil. Babadan kalma mesleğinin başına geçmek için merdivenleri ağır ağır çıkmış Haluk Özyavuz. İzmir'in en büyük sanayi şirketlerinden biri olan Cevher Grubu'nun Yönetim Kurulu Başkanı, ESİAD (Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği) Başkan Vekili, EGİAD (Ege Genç İşadamları Derneği) kurucusu ve fahri üyesi... Cevher Grubu, otomobil yan sanayine hizmet eden bir şirket. General Motor's, Opel, Cadillac, Saab, Audi, Ford, Renault, Alfa Romeo gibi dünyanın otomobil devlerine motor parçaları ve alüminyum jant ihraç ediyorlar.

Haluk Özyavuz 1999 yılında Worldcom'un dünya çapında düzenlediği bir yarışmada "Dünyanın En Başarılı Genç Yöneticisi" seçildi. Biz de sohbete ödül hakkında konuşarak başladık.

* Yarışmaya nasıl katıldınız?

Bu ödülü 98'de İzzet Garih almıştı. Ben de yarışma sonrasında İzzet'i EGİAD adına konuşmacı olarak İzmir'e davet etmiştim. Bu vesileyle tanıştık. Derken İzzet 99'daki yarışmaya katılmam için beni ittirmeye başladı.

* İstanbul'da onca işadamı dururken sizi iteklemesi gerçekten de size inandığını gösteriyor...

Başarıysa kıstas, o benim başarıma inanmıştı. Yarışmaya gitmeden önce bana tüyolar verdi.

n!Ne gibi?

"Mutlaka ailenle git" dedi. Çünkü gizli jüriler aile hayatımı gözlemliyorlarmış. Karımla çocuklarımla nasıl konuşuyorum, nasıl yemek yiyorum gibi.

ATÖLYEDEN FABRİKAYA
* Cevher Grubu size babanızdan yadigar. Doğduğunuzda şirket ne durumdaydı?

Doğduğumda şirket bir senelikti. Babam 1955'te "Cevher Sanayii" adı altında kurmuş. Alüminyum döküm teknolojisinde motor parçalarını yapardı. Kızlarağası isminde bir handa, çok ufak bir yerdi.

* Alüminyum döküm parçaları üretmek, aklınıza nasıl geldi?

Babam teknik öğretmendi. Dolayısıyla bu işleri çok iyi biliyordu. Türkiye otomotiv yan sanayi piyasasındaki açıklığın da bizzat farkındaydı. İlk zamanlar otomotiv dışında sektörlere de yan sanayi ürettik. Ama BMC ve Tofaş kurulunca yanlız onlar için çalışmaya başladık. Motorun kalbi diye tabir edilen silindir ve silindir kafasını üretiyorduk. Türk firmaların dışarıdan getirttiği birçok parçayı biz ürettik. 1968'de Bornova'da büyük bir fabrika kuruldu. 1994'e kadar yalnızca Türk firmaları için mal yaptık. 94 krizinde işler bıçak gibi kesildi. Ve biz dışarıya açıldık. Şirket yüzde 80 yurtdışına mal vermeye başladı.

* Küçükken babanız sizi işe götürür müydü?

Çok küçüktüm. Tepecikte bir imalathanemiz vardı. Tren yolunun çok yakınındaydı. Her tren geçişinde masanın altına saklanırdım. 1974 senesinde eğitim almak için Almanya'ya gittim. Önce dil öğrendim. Ardından Friedberg FHS Döküm Mühendisliği Bölümü'nde eğitim görmeye başladım. New York Üniversitesi'nde Yöneticilik programına katıldım. Meslek konusunda her şeyi öğrenmek istiyordum. Toplam 12 yıl yurtdışında kaldım. 1986'da geldim ve aşağı kademelerden işe başladım. Tepeden inme genel müdür olmadım. Bence gerçek anlamda başarı için basamakları teker teker çıkmak gerekiyor. Sana ne kadar az torpil yapılırsa, o kadar fazla başarılı olursun. 86'dan 94'e kadar çeşitli mevkiilerde çalıştım. 94'te babam çekildi. Ben Cevher Şirketler Grubu Başkan Vekili oldum. Başkan olmam ise 2000 yılında gerçekleşti. Çünkü 2000'de aile şirketimiz ikiye bölündü.

* Neden böyle güçlü bir grubu ayırma ihtiyacı hissettiniz?

Aile anayasasının tam konmamasından dolayı ayrıldık. Şöyle ki Cevher'i babam kurmuş. 45 yıl babam ve dayım ahenk içinde çalışmışlar. Ben de bu birlikteliğin içinde 15 yıl bizzat görev aldım. Ama ikinci kuşak anlaşamadı. Dünyada da bu böyledir. Aile şirketlerini ya ikinci kuşak bilemediniz, üçüncü kuşak bozar.

* Üretim kapasiteniz nasıl?

Yeni fabrikalar kuruluyor. 2005'e kadar bugünkü üretimimizi dört katına çıkarmayı hedefliyoruz. Serbest Bölge'de 1 milyon kapasiteli yeni bir alüminyum jant fabrikası kurulacak. Çiğli'deki motor parçaları fabrikamız da 2003'te hizmete girecek.

ÇEŞME KAÇAMAKLARI
* İzmir'de işadamı olmak ile İstanbul'da iş adamı olmak arasındaki farklar nelerdir?

İzmirli olmanın bazı dezavantajları var. Burası tatil beldelerine çok yakın bir il. İzmir ticaret kenti, hele sanayi kenti hiç değil. Burnumuzun dibinde Çeşme var. İster istemez yazın verimliliğimiz düşüyor. Bazıları, cuma öğlenden, bazıları ise her gün Çeşme'ye gidip geliyor. Erkenden gidiyoruz, Çeşme geceleri uzun olduğu için geç dönüyoruz. Tüm bunlar sizi işadamı kimliğinizden uzaklaştırıyor. Çünkü kurallara göre iyi bir işadamı olmak için yediğinize, içtiğinize dikkat etmeniz ve hasta olmamanız gerekiyor. Burada bir karar vermek zorundasınız. Hayatınızdan kısıtlayarak mı, hayatın tadını çıkararak mı yaşayacaksınız? Ben de hayattan zevk almaktan yanayım. Başarının ancak böyle mümkün olabileceğini düşünüyorum. Yaşamın getirdiklerinden zevk alarak işine konsantre olursan başarı da arkasından gelir.

* Artık siz de ayrıldığınız ortağınız da jant üretiyor. Onları rakip olarak görüyor musunuz?

Kesinlikle hayır. Çünkü koskoca Türkiye'de dört tane üretici firma var. Oysa ki dünya pazarı çok büyük. Türkiye dört değil, on dört tane üreticiyi bile kaldırır. İtalya'da 17 tane üretici var.

AVRUPA'NIN FASONU
* Dünya devleri sizi niye seçiyor?

Her şeyden önce üçüncü dünya devlerini seçmek zorundalar. Çünkü ucuz ve kaliteli. Alternatifleri neler? Hindistan, Güney Afrika, Çin. Bu ülkelere gitmek zaman kaybı. İkincisi, Avrupalı bizi kendisine daha yakın buluyor. Aynı dili konuşmasak bile birbirimize benziyoruz, yemek yiyişimiz, içki içişimiz hatta kokumuz bile benziyor. Dolayısıyla bizi seçiyor. Bu bir artıdır. Bence Türkiye akıllı davranırsa çok büyüyebilir. Avrupa'nın fason ülkesi olabiliriz.

* İhraç ettiğiniz ilk ürünler hangi firmaya gitti?

1989'da Fransa Renault'ya ve 1990'da General Motor's'a ilk ihracatı gerçekleştirdik.

* İlk zamanlar bir Türk olarak onları şaşırttınız mı?

Her yıl daha fazla şaşırdıklarını söyleyebilirim. Şöyle ki General Motor's her yıl dünya üzerindeki 30 bin tane yan sanayicisinin arasında birinciyi seçer. Bu ödülü tam dört kez üst üste bize verdiler. Dört kez üst üste ödül alan 12 şirket var. Ve 12'si de gerçek anlamda dünya devi. Biz ise İzmir'den geliyoruz. Bu, hata yapmadığımız anlamına geliyor. Bizi bu ödüllere layık görmelerindeki en önemli etkenlerden biri sahip olduğumuz ISO 9001, QS 9000 ve ISO 16949 belgelerimizdir. General Motor's'a verdiğimiz mal Amerika'da Cadillac'da, Almanya'da Opel'de, İngiltere'de Vauxhall'de ve Avustralya'da Holden diye bir arabada kullanılıyor.

* Arabalara meraklısınız, değil mi?

Otomobil hastasıyım. Ben kendimi modacı gibi hissediyorum. Çünkü jantların tasarımını da kendimiz yapıyoruz. Uzun yıllar Formula ve Rally yarışlarına merak sardım. Hem co-pilotluk hem de pilotluk yaptım. Fakat antrenman sırasında çok ciddi bir kaza geçirdim. Bıraktım. Hâlâ hız düşkünüyüm ama dersimi aldım. Son model hızlı arabalardan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyorum. Ancak çok başarılı olduğum söylenemez. Zira 12 silindirli bir araba kullanıyorum.

İŞ, EKŞİ LİMONDAN LİMONATA YAPMAK
* Ailenizin başarıya katkısı nedir?

Kesinlikle birebir alakalı. Ben başarılıysam önce annemin ve babamın sayesinde. Ben mutlu bir evliliğin çocuğuyum. Ve onlar benim hamurumu çok iyi yoğurdu. Üniversite yıllarında edindiğim yurtdışı deneyimimde ise iyiden iyiye mayalandım. Ve evlendim. Mutlu bir aileyiz. İki çocuğum var. Onlar da aynı benim gibi, sürekli gülen bir anne babanın evlatları. Eşime ise sevgi ve saygı duyuyorum. Senenin 150 günü yurtdışındayım, o da buna katlanıyor.

* 150 gün biraz fazla değil mi?

Ben her türlü iş görüşmelerimi yüz yüze, göz göze yapmaktan yanayım. İnternet, fax, görüntülü telefon bana göre değil. Bugün General Motor's'un internet üzerinden de ihaleleri veriliyor. Ben internetten başvurursam yanlızca o ihaleyi alırım, ama yanlarına gidersem belki o ihaleyle birlikte başka işler de alırım.

* Şu anda grubunuzda kaç kişi çalışıyor?

500 kişi. Ama 2003 yılına kadar bu sayı çok artacak. Hedefim daha çok insana iş imkanı sağlayabilmek. Büyüme tamamlanınca da sosyal açıdan yatırımlar yapmaya başlayacağız. Okullar açacağız, kültür ve sanata sponsor olacağız.

* Sizce başarı nedir?

İnanmaktır, heyecanlanmaktır, rüyaları hedeflemektir. Fakat paylaşabiliyorsan başarının bir anlamı vardır.

* Başarı için ne gereklidir?

İyi bir aile, mutlu ve tatminkar bir yaşam, heyecan, kararında hırs ve güleryüz gerekiyor. Kendinizle barışık olmalısınız ve sinirlerinizi aldırmalısınız. Ekşi limonu limonataya dönüştürecek kabiliyetiniz olmalıdır.

Sibel ARNA



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır