kapat
19.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

SORULARA CEVAPLAR

Mutlaka bir tarikata girip, şeyhin elini öpmek lazım diyorlar. Doğru mu?

Hayır bu söz doğru değildir. Tarikatlar ve şeyhler İslamiyet'in doğuşundan yüzlerce yıl sonra ortaya çıkmışlardır. Hiçbir Müslüman hiçbir şeyhe tabi olmak, ona bağlanmak zorunda değildir. İslam'da insanlar Allah'a doğrudan tapınırlar. Aracıya gerek yoktur. İslam aracıyı yasaklamıştır. Din büyüğü âlimler sadece öğretmekle yükümlüdürler. Onlar dini emir ve yasakları öğretirler. Allah ile kul arasında aracılık edemezler. Bir Müslüman Allah'ın emir ve yasaklarını öğrenince Allah'a tek başına kulluk eder, onun rızasını kazanabilir. O nedenle hiçbir şeyhe tabi olmak ve tarikata girmek mecburiyeti yoktur. Bugün tarikatların ne halde olduğunu hep birlikte ibretle izliyoruz. Onlardan uzak duralım.

Salavat-ı Tefriciye hakkında bilgi verir misiniz? Baş açık okunur mu?

Salavat demek Peygamberimize bir çeşit dua etmektir. Salavat-ı Tefriciye de bu dualardan biridir. Bu duayı 4444 defa okursanız bütün dilekleriniz yerine gelir diye halk arasında yaygın bir inanç vardır. Ancak bu inancın doğruluğu hakkında hiçbir delil yoktur. Esasen, bunun benzeri birçok dua veya salavat vardır, hepsi için de şu kadar okursanız, şu derdinize derman olur derler. Bunların hiçbirinin delili ve dayanağı yoktur. Olsa olsa, bir temenni olabilir. Hiç öyle bir kesinlik yoktur. Aksine bu tür inançlar zararlıdır. Çünkü, insanlar önce bunlara inanırlar, dileklerinin kabulü için bilmem kaç adet okurlar, ama dilekleri kabul olmaz. Bu durumda dinden şüpheye düşerler. Böylece öylesi yanlış inançlar sonuçta dine zarar verir. Bir duanın kabul edilip edilmemesi yüce Allah'ın iradesine bağlıdır. Dilerse kabul eder, dilerse kabul etmez. Kim ki, "şu duayı şu kadar okursanız duanız kabul olur" diyorsa bilin ki yalan söylüyordur. Hangi duanın nasıl kabul edileceğini ancak Allah bilir.

Sadece sabah ve yatsıyı kılıyorum. Öbür vakitleri yatsıdan sonra kaza etsem olur mu?

Olabilir. Güneş doğarken, batarken ve birde öğle vakti tam tepeye dikildiği zaman namaz kılmak mekruhdur, yani hoş değildir. Kılsa da bir şey lazım gelmez, yani namaz bozulmaz. Bu üç vaktin dışında her zaman namaz kılınır. Yatsıdan sonra kaza namazı da kılınır. O nedenle o günün namazının kılamadığınız kısımlarını yatsı namazından sonra veya önce kılmak mümkündür. Kaza namazı ile ilgili Kur'an'da açık ve kesin anlamlı bir ayet de yoktur.

Erkeğin şortla gezip, şortla futbol oynaması günah mı?

Dini açıdan bir sakıncası yoktur. Ancak normal şartlarda şortla dolaşmak hoş olmaz, mekruh olur. Hanefi mezhebine göre erkeklerin örtmeye mecbur oldukları yerleri diz kapakları ile göbek arasıdır. Maliki mezhebine göre ise sadece ayıp yerlerini örtmeleri yeterli gelir. Onun dışında bütün bedeni açık olabilir. Öyle namaz kılabilir ve öyle gezebilir. Kur'an-ı Kerim'in ifadesinden de anlaşılan budur. Ancak bir de örf vardır. Örf de geçerlidir. Futbol oynarken tamam şortla gezdin caizdir. Ama bütün gün caddede, çarşıda öyle gezmek hoş olmaz., örfe edebe aykırı olur, görgüsüzlük olur, şımarıklık olur.

Dinden çıkmak diye bir şey var mı? Çıkan nasıl tekrar girer?

Dinden çıkmak elbette vardır. Bir insan "ben İslamiyet'e inanmıyorum" derse veya Kur'an'a veya Hz. Muhammed'in peygamberliğine inanmıyorum derse dinden çıkmış olur. Dinin temel esaslarının tamamını veya bir bölümünü, bilinçli biçimde inkar ederse İslam'dan ayrılmış olur. Tabii dinden çıkan kimse kafir olur, büyük günahkar olur. Allah korusun dinden çıkmak büyük bir felakettir. Yeniden dine girmek isteyen kişi ise, ise İslam'ın temel esaslarına inandığını itiraf eder, şahadet getirir ve böylece Müslüman olur.

Babamız biz dört kızın hakkını iki erkek kardeşimizin üzerine tapuladı. Bunu zorla yaptı. Bizim haklarımızı onlara yedirdi. Biz fakir kaldık, onlar malları satıp yedi. Şimdi de anne-babamıza bakmıyorlar. Bu hak yiyenlerin namaz, oruç ve haccı kabul olur mu?

Peygamberimiz "Allah'dan korkun ve evladlarınız arasında adalet icra edin" buyurmuştur. Kur'an'da da adalet ile ilgili birçok ayet vardır. İnsan evladına karşı adalet yapmaz ise, kim kime adalet yapacaktır? Erkek evlatları üstün tutup, kızların hakkını da onlara vermek zulümdür. Elbette kul hakkı çiğnemektir. Bu davranış eski cahiliye Araplarından geçmiştir. O türlü haksızlık yapan babalar da, malları alıp yiyen erkek evlatlar da Allah katında sorumlu olurlar. Bu işler kardeşler arasına ve evlat ile ana-baba arasında fitne ve fesat sokar. Bunun da günahı onlara olur. Karadeniz Bölgesi'nde olan bu zulümler diğer bazı bölgelerde de vardır. Onları uyarmalıyız. O bölgelerin hoca efendilerine çok görev düşüyor. Kıldıkları namaz, tuttukları oruç isterse kabul olsun, bu onları kul hakkından kurtarmaz ki... Kızlarına zulüm edip haklarını alanlar, bu günahtan kurtulmaları için tövbe etmeliler ve kızların haklarını geri verip helallik dilemelidirler.

Bir tanıdığım evli çift var. Hanım olanı erkekten dönme. Tövbe edip hacca gittiler. Erkek erkeğe evlenmiş olan bu insanların günahları affolur mu?

Dinimizde travestilik elbette haramdır. Erkeğin erkekle evlenmesi düşünülemez. Sebepsiz yere cinsiyet değiştirmek asla meşru görülemez. Ama bazı arızalı insanlar oluyor, onları doktorlar mecburi ameliyat ediyorlar. Ama, bütün bunlara rağmen bazı kimseler cinsiyet değiştiriyor ve evleniyorlar. Ancak bunların sayısı milyonda bir iki tanedir. Bu insanlar sonra namaz kılıyor, hacca gidiyorlarmış... Olabilir. Onlar günahkar olsalar da Müslümandırlar. Onlar da Allah'a yönelirler, af dilerler. Allah'ın affı ve rahmeti sınırsızdır. Keşke herkes tövbe etse de yaptığı günahtan pişman olsa. Kul hakkı çiğnemek, cinsiyet değiştirmekten daha kötüdür. Cinsiyet değiştiren kimse kendi nefsine zulüm etmiş olur, kul hakkı çiğneyenler ise, başka masum insanlara zulüm etmiş olular.

Bir süre evli kaldım kocam iktidarsızdı. Bana hiç dokunmadı, boşandık. Acaba boşanmakta haklı mıydım? Yoksa ömür boyu onunla evli mi kalsaydım? Vicdanım rahatsız.

Dinen de kanunen de iktidarsızlık hali boşanma sebebidir. Eşi iktidarsız olan bir bayan boşanma hakkına sahip olur. Ama, ben bu hakkımı kullanmıyorum derse, o da kendisinin kararına kalmıştır. Siz bu hakkınızı kullanmışsınız. Bunda vicdanen rahatsız olunacak hiçbir taraf yoktur. İçiniz rahat olsun, yüce Allah size bir başka kapı açar. Hayat devam ediyor. Gecelerin neye gebe olduğu bilinmez, yarınların nelere sahne olacağı kestirilemez. Yüce Allah size yeni bir evlilik imkanı versin, ona da şifalar ihsan eylesin... İçiniz rahat olsun, kendinize bakın, moralinizi yüksek tutun, bakımlı, edepli ve sempatik olun, geçmişi unutun... Yüce Allah herkese gönlünce ihsan eylesin....



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır