Bugün Pazar. Galatasaray'a Roma'da yapılanlar o kadar değil de, burada yapılanlar, insanı hayretler içinde bırakıyor. Bu nedenle ve bendeniz de 50 yıllık Galatasaraylı olarak, bugün izninizle, kulübüme sahip çıkmak istiyorum. Çünkü görüyorum ki, biz Galatasaraylılar sustukça, meydanı boş bulanlar var.

Galatasaray-Roma maçı sonrası bu olaylar çıkmasa, oyuncularımız coplanmasa, yerlerde sürüklenmese, soyunma odası koridorlarında tekmelenmese, yumruklanmasa ve Galatasaray kafilesi vaktinde ülkemize dönebilse, Trabzon maçının ertelenmesi söz konusu bile olmazdı. İşte, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın anlamadığı bu.. Veya anladığı ama anlaması işine gelmediği için yağıp, esip gürleyen bir başkan..

Sayın Aziz Yıldırım; Türkiye, Galatasaray sayesinde bugün iki takımla Şampiyonlar Ligi'nde temsil ediliyor. Yarın yine Galatasaray sayesinde, ülkemiz bu ligde, üç takımla temsil edilecek. Çünkü, zatıalinizin başkanı olduğu Fenerbahçe takımı, bu sezon katıldığı Şampiyonlar Ligi'nde tam 6 maç yaptı ve "sıfır puanla" sonuncu olup elendi. Dolayısıyla Türkiye'ye getirdiği puan da sıfır oldu. Yahu insan bir puan da alamaz mı?

Sonra Türkiye'yi UEFA sıralamasında 7'nciliğe Galatasaray çıkardı Sayın Başkan. Tek başına aldığı puanlar, Avrupa'da maç yapmış olan bütün Türk takımlarının topladıkları puandan daha yüksek.

Ve Sayın Yıldırım; Galatasaray artık sadece Türkiye'nin değil, ama dünyanın da gözbebeğidir.. Çünkü dünyanın dört bir tarafında, Türkiye denilince, akla hemen "Galatasaray" gelmektedir. Bunun canlı tanıklarından bir tanesi de, koyu Beşiktaşlı Rauf Tamer'dir. Hadi biz Galatasaraylı olduğumuz için bize sormazsanız, o zaman Rauf Tamer'e sorun. Size bu gerçeği o anlatsın.

Aslında biz, Aziz Yıldırım'ın neye sinirlendiğini tahmin edebiliyoruz; şampiyonluğu kaybetmeleri halinde, ki bize göre kaybedecekler, Yıldırım'a bir mazeret lazım. Her şeyi üzerine yıkacağı bir isim.. Sanırız ki işte bu nedenle Aziz Yıldırım bize göre talihsiz olan bu konuşmaları yapıyor. Sayın Yıldırım; korkunun ecele faydası yok. Galatasaray geçen sezon şampiyonluğu size düpedüz hediye etti. Bu sene, sanırım ve de inşallah bu kibarlığı göstermeyecekler. Bizim çocuklar aslan gibi sahaya çıkıp, oynayıp, bütün maçlarını kazanacaklar..

Gelelim bizim Galatasaray yönetimine...

Yakında kongre yapacak olan Galatasaray yönetimine, bu sütunda üç önerimiz olmuştu. Birincisi, Kuruçeşme Adası'nı, emeklilerin, bir milyon liraya bir duble rakı içtiği yer olmaktan çıkartın. Ve adayı bu işi bilenlere kiralayın. Bu kulübe sürekli gelir getirir. Bu önerimizi gerçekleştirme kararını aldınız. Tebrik ederim.

Şimdi sırada Florya Tesisleri var. Buraya çok büyük bir Galatasaray Mahallesi kurabilirsiniz. Kulübü de Riva'ya taşıyabilirsiniz. Orada dünya kadar arazimiz var. Florya'da kuracağınız mahalle de kulübe muazzam bir gelir kaynağı olacaktır.. Kuruçeşme Adası konusunda aldığınız cesur kararı, burada da uygulayın.

Üçüncüsü de, kulüp üyeliğini Türkiye'ye açın. 200 bin üyeli bir Galatasaray düşünün ve kulübün aidat gelirini gözünüzün önüne getirin. Kulübümüzü, Galatasaray Lisesi koridorlarına hapsetmeyin. Daha büyük düşünün. "Galatasaray bir dünya kulübüdür.." Buna inanıyorsanız, ki inanmanız gerekiyor, o zaman gereğini yapın. Galatasaray'ı dünyaya açmaktan çekinmeyin. Sadece bu ülkedeki milyonlarca Galatasaraylı değil, ama dünyanın dört bir yanındaki Galatasaraylılar sizden bunu bekliyor.

Son olarak da, Galatasaraylı futbolculara sesleniyoruz; Aslanlarımız, Salı gecesi Ali Sami Yen'i, Barcelona'ya dar edin. Edeceğinizden bizim en ufak bir şüphemiz yok. Ayrıca, burnumuza başka kokular geliyor. Yarı final ve final kokusu... Sizlere güveniyor ve inanıyoruz. İnanmak zaten başarmanın yarısıdır.. Aslanlarımız, hepinizin gözlerinden öpüyorum. Ali Sami Yen'de buluşmak üzere...