kapat
17.03.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Jebemden şok alma van!

Söylemesi nasıl, Türkçe'ye benziyor değil mi? Macarca ve Türkçe'de bir sürü ortak kelime bulunuyor. Meğer dillerimiz aynı ailedenmiş

Hemencecik aydınlatayım Macarca, cebimde çok elma var demek oluyor. Peki ben bu gereksiz bilgiyi niye verdim? Çünkü geçtiğimiz hafta Macaristan'da suretimi salındırdım. Aslımı da tabii... Suret kısmısı oynadığım iki filmden dolayı Macaristan'da Türk filmleri haftasındaydım. ("Ağrı'ya Dönüş" ve "Güle Güle")

Yolculuk faslından başlayalım. THY ile Budapeşte'ye vardık. Yolculuğumuz iyi geçti. Hayır bunu özellikle merak edersiniz diye yazıyorum! Zira tanıdık tanımadık uçaktan inince bu soruyu sorar; "Yolculuğunuz nasıl geçti?" Şüphesiz ki gereksiz bir soru; yani diyeceğim, sorana ve sorulana hiçbir faydası olmayan bir soru. "Nasılsınız"ın kuzeni... Uçaktan inince bize de sordular tabii.

Bu davete kiminle icabet ettiğimi öğrenmek için meraktan çıldırdığınızı biliyorum. Söylüyorum: Manolya'yla. Benim iki adet seyahat arkadaşım var biliyorsunuz. Biri Elele Hülya, ötekisi Manolya (adlarının sonunun "ya" ile bitmesi tamamen tesadüftür. Altında buzağı aranmamalı.)

Hülya'nın annesi geçtiğimiz günlerde felç geçirdi evlerden ırak; bu yüzden gelemedi. Manolya'nın durumu ise Hülya'dan hiç parlak değil. Onun da annesi geçtiğimiz ay vefat etti. Hayat!

Genelde matrak bir kişiliğimiz sayılan Manolya Hanım, bu seyahatte düşük bir performans sundu (doğal olarak). Öyle ki hayata bakışının özeti, matraklığına rağmen "gam ve kasvet" olan arkadaşımın zaten aşağı doğru olan yüz hatları iyice düşmüştü. Defaatle kendisine gelmesini söylememe karşın o gelmek şöyle dursun, kendisinden geçmekte son derece ısrarlı davrandı. Bu durumda Budapeşte'den ne o, ne ben bir şey anladık.

Diyeceksiniz ki ekip nasıldı? Ekipten n'aber? Ekipten de iyilikti aslında. Tanıdıklarımdan başka, orada tanıştığım insanlar vardı. Vardı da ne bileyim işte, genel ruh hallerimizden midir nedir "tanıştığımıza memnun olduk" sadece.

Bir de TÜRSAK'ın başkanı Engin Bey bize küsmeseydi her iki taraf açısından daha iyi olacaktı. Neden diye soracak olursanız size çok tatminkar bir cevap verebilir miyim bilmiyorum. Galiba Manolya ile benim özgür ruh ve açık sözlü oluşumuz kendisini bir parça gerdi. Neyse, herkes her an herkesin istediği gibi olamıyor işte.

Ben kendim ilk kez Macaristan'a gittim. Gözlemim odur ki Macarlar sakin kişiler. Yalnız hafif tertip bir denge sorunları olduğunu düşündürecek sıklıkta yollarda benim üstüme üstüme gelmek suretiyle bana çarptıklarını söylemeliyim. Manolya her ne kadar denge sorununun onlarda değil de bende olduğunu iddia etmek ukalalığında bulunduysa da bu tespitimden ölürüm de vazgeçmem.

Seyahatlerde rejim yapmayı hiç sevmem, bu yüzden özellikle unlu mamullerine özel bir ilgi gösterdiğimi söylemekle yetineceğim. Verilen çöreklerin bir kısmı midemizde, bir kısmıysa çanta ve ceplerimizde fırın sonrası hayatlarına devam ettiler. Evet itiraf ettim rahatladım. Bu kıroluğu da yaptık. En azından Reha Muhtar'ın yeni programında itiraf edecek bir şey çıktı.

AL GÖZÜM SEYREYLE MACARLARI

* Budapeşte, Tuna nehrinin ortadan ayırdığı Buda ve Peşte'den müteşekkil. Buda, Hun İmparatoru Atilla'nın erkek kardeşinin adıymış. Peşte ise kireçtaşı anlamına geliyormuş.

* Macarlarin ünlü üç kahramanından biri olan Kossuth Lajos, bağımsızlık mücadelesi verirken yenilince Kütahya'ya kaçmış. Yıllar önce TRT'de yayınlanan "Acımak" isimli dizi filmimizin bir bölümünde onun evinde çekim yapmıştık.

* Meşhuur çapkın kraliçeleri üç adlıymış Elizabeth, Stephania ve Sisi. "Sisi" filmini hatırlayanlar için ilginç olabilir, başrolünü Romy Schneider'in oynadığı film, işte bu Sisi'nin hayatı.

* Pasaport kontrolünde "lütfen çizgiyi aşmayınız" ibaresi "Kerem..." diye başlıyor. Yani Keerem okunuyor ve "lütfen" demek. Ben, şimdi burada Kerem Alışık olsaydı ne geyik yapardı filan gibilerden bi geyik yapayım dedim; kimse gülmedi, çok bozuldum.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır