kapat
07.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Dikkat, düşman pusuda!

"Dikkat, düşman pusuda!" Bu cümle, Birinci Dünya Savaşı sırasında küçük el bildirilerine yazılmış ve Osmanlı askerlerine dağıtılmıştı. Son derece uyarıcı ve insanı ürperten bir sözdür bu: "Dikkat, düşman pusuda."

Her an size saldırabilir. Size çok büyük bir darbe vurabilir, o halde uyanık olun, demektir.

Soğuk savaş

Sıcak savaş şartları için söylenmiş olan bu uyarıcı ifade, soğuk savaş ortamları için de aynen geçerlidir.

İşte, Alevi-Sünni kardeşliğini gerekli ve zorunlu kılan şartlardan biri ve belki de en önemlisi soğuk savaş ortamıdır.

Eğer biz Alevi-Sünni kardeşliğini pekiştirmezsek, 2 kitle arasında bir ayrılık bir açıklık bulunursa, araya derhal düşman girer, kışkırtmalar yapar, Yalan, hile ve iftiralarla ayrılığı düşmanlığa dönüştürür ve sonra da temelde kardeş olan iki grubu çatışmaya ve vuruşmaya sürükleyebilir. Bu da hepimiz için felaket olur, bunun küçük ama acı örneklerini geçmişte hep birlikte yaşamış bulunuyoruz. O nedenle biz, hepimiz, dini kardeşliğimizi, milli kardeşliğimizi her geçen gün geliştirmek ve pekiştirmek zorundayız. Bu amacı gerçekleştirmek için özel kampanyalar açmalıyız, yanlışları ve haksızlıkları düzeltmek için hep birlikte çaba göstermeliyiz. Çünkü her türlü haklı sebepler bir tarafa, unutmayalım ki: "Düşman pusuda!"

Düşman aramıza girip bizi birbirimize düşürmeden biz yanlışlarımızı düzeltmeliyiz, adaletsizliği ortadan kendimiz kaldırmalıyız, birlik ve kardeşliğimizi pekiştirmeliyiz. İstismara uygun ortamı iki taraf birlikte ortadan kaldırmalıyız. Unutmayalım; "Düşman pusuda!" O halde bir olalım, iri olalım, diri olalım.

Soğuk savaştan sıcak savaşa

Soğuk savaş sadece bir propaganda savaşı olmakla kalmaz, zaman zaman da sıcak savaşa dönüşür, iç savaşlara yol açar. Çünkü propaganda savaşı, gerçekte psikolojik savaştır, yapılan yıkıcı, bölücü, kışkırtıcı ve düşmanlık aşılayıcı yoğun propaganda ile halkın bir bölümünü diğer bir bölümü aleyhine ve devlet aleyhine psikolojik olarak düşman haline getirirler, derken şurda burda çatışmalar ve terör olayları ortaya çıkarırlar. Böylece askeri tabirle gayri nizami harp denilen düzensiz savaş başlatılmış olur ve bu sınırlı savaş geliştirilerek büyük iç savaşa dönüştürülür. Ve sonuçta yüzbinlerce insan ölür ve ülke parçalanabilir. Bunun yaşanmış birçok örneği vardır. İlk aklımıza gelen iki örnek Kore ve Vietnam'dır. Her 2 ülke de önce soğuk savaşa maruz kalmış, sonra terör ve düzensiz savaşa geçmiş, daha sonra da ülkenin evlatları birbirleriyle büyük bir iç savaşa girmişler ve ülkeleri parçalanmıştır. Tabii yüz binlerce insan da ayni milletin evladı olarak birbirlerinin canlarına kıymışlardır. Tabii bu arada ülkeleri de harabe haline gelmiştir.

Farklılıklar abartılır, kışkırtılır

İşte büyük felakat olan bu kanlı iç savaşın ilk adımı olan soğuk savaş yani propaganda savaşı, genelde, bir milletin biraz farklı grupları varsa öncelikle orada başlatılır. Etnik farklılık ile dini farklılık veya zengin-fakir farklılığı, bölge farklılığı olan kısımlarında başlatılır. Söz konusu farklılıklar abartılır, kışkırtılır ve geliştirilerek düşmanlık haline getirilir. Daha sonra aşama aşama geliştirilerek millet ve ülke parçalanana kadar götürülüyor veya ne kadar zarar verilebilirse, o kadar tahribat yapılır.

Görülüyor ki soğuk savaş, ayrılık noktalarında başlatılmaktadır. O nedenle hemen bütün devletler, halklarının tehlikeli ayrılık ve farklılık yönlerini giderek azaltmaya ve hatta tamamen yok etmeye çalışırlar.

Dolayısıyla ulus olarak biz de düşmanlar için istismar edilebilecek tehlikeli ayrılık noktalarımızı zararsız hale getirmeliyiz. Konuyu Alevilik-Sünnilik açısından düşündüğümüz zaman tek çaremiz herkesin hakkını vermemiz, adaleti sağlamamız ve iki kitleyi kucaklaştırmak için bütün önlemleri almamız gerekir. Konuya ciddi biçimde eğilmemiz, sivil toplum örgütleri olarak bir araya gelmemiz ve sorumlu aydınlar olarak üzerimize düşen görevleri yapmamız gerekir. Basın ve yayın araçları ile gerçekleri sorumluluk duygusu içinde ortaya koymalıyız, devletin de üzerine düşen görevleri yerine getirmesi için en ciddi biçimde uyarılarda bulunmalıyız.

Türkiye için soğuk savaş devam ediyor

Bazı sayın okuyucularımız, 1991 yılında Sovyetler Birliği'nin yıkılması ile soğuk savaşın bittiğini söyleyeceklerdir. Evet komünizm ile kapitalizm arasındaki savaş, komünizmin çökmesi ile sona ermiştir. Dolayısıyla komünist ülkeler ile kapitalist ülkeler arasındaki soğuk savaş sona ermiştir. Çünkü iki kutuplu dünya tek kutuplu hale gelmiştir. Rusya dahi, komünizm sistemini terk ederek kapitalist ekonomiye, liberal ekonomiye geçmiştir. O nedenle de komünistlerle onlara karşı olan kapitalist ve milliyetçi güçler arasındaki propaganda savaşı demek olan soğuk savaş da sona ermiştir.

Bunlar doğru olmakla birlikte hemen ifade edelim ki; Türkiye için soğuk savaş dönemi devam etmektedir. Bize dıştan dost gözüken birçok ülke aynı zamanda bizi arkadan hançerlemektedir. İşte, misyonerlik faaliyetleri bunların en açık örneğidir. Pontusçuluk yoluyla Türkiye'yi bölmek ve parçalamak emelleri devam ediyor. Kanlı PKK örgütünün yayın organı olan bir TV, Türkiye'ye karşı yıkıcı, bölücü yayınlarını bize dost görünen bir Avrupa ülkesinden yapmaktadır.

Kısacası Türkiye'ye karşı yıkıcı, bölücü, içten çökertici faaliyetler sinsi sinsi aynen devam etmektedir.

Sona eren, komünizmle ilgili soğuk savaştır. Yani Ruslar ve diğer eski komünist ülkeler, Türkiye'ye karşı "Komünist olun"! diye bir propaganda yapmıyorlar. Bu amaçla içimizde terör ve anarşiyi desteklemiyorlar.

Ama, Avrupa ülkelerinin, İran'ın, Arapların, ve hatta Amerika'daki çeşitli Ermeni ve Rum lobilerinin Türkiye'ye karşı uyguladıkları soğuk savaş, psikolojik savaş aynen devam ediyor.

Şunu da belirtelim ki, biz hiçbir ülkeye karşı düşmanlık yapmıyoruz. Fakat bize dost görünen birçok ülke bize düşmanlık yapıyor, ayrılık ve farklılıkları körüklüyor, bin bir türlü hileli yollara başvuruyor ve bizi içten çökertmek için, birbirimizi düşürmek için, sonuçta milletimizi ve devletimizi parçalamak için sinsi sinsi çalışıyorlar ve bu yolda büyük yatırımlar yapıyorlar.

O halde bu sinsi düşmanlara fırsat vermeyelim Alevi ve Sünni olarak aramızdaki, soğukluğu kaldıralım, kardeşliğimizi pekiştirelim.

Unutmayalım ki: "Düşman pusuda!"

Yarın: Alevi-Sünni ayrımının İslam tarihindeki doğuşu



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır