Geçenlerde Ankara'da, benim de oturum başkanlığını yaptığım, Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD)'ın organize ettiği "Vergi Politikaları ve Reel Sektörün Görüş ve Önerileri" konulu bir panel yapıldı. Baştan sona kadar ilgi ile izlenen bu panelin açılış konuşmalarını yapanlar arasında, Maliye Bakanı Sümer Oral, eski Maliye Bakanları İsmet Atila ve Lütfullah Kayalar ile TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu da vardı.

Panelin konusuyla da bağlantılı olarak, üzerinde en çok durulan ve tartışılan husus, vergi oranlarının, özellikle de KDV oranlarının yüksek olduğu ve indirilmesi gerektiği ile ilgiliydi. Maliye Bakanı Oral, konuşmasının bir bölümünde, kısa dönemde KDV de dahil vergi oranlarında bir indirim ya da değişiklik yapılmasının düşünülmediğini belirtti.

Hangisi lüks?
Oral'ın konuşmasının ardından, diğer konuşmacılara söz vermeden önce, bir noktaya değinmek ihtiyacını duydum ve kendisine çocukluğunda Manisa'da yufka ekmeği yeyip yemediğini sordum. Oral tebessüm edip elini de hafifçe sallayarak "Tabii ki yedim, hem de çoook..." deyince, izleyicilere ve kendisine aşağıdaki ilginç tespitimi anlattım.

Evlerdeki tandırda yapılıp, üst üste yığılan adeta kağıt inceliğindeki yufka ekmeğini, özellikle belli yaşın üzerindekiler çok iyi bilir. Sabah kahvaltısından ve öğle ile akşam yemeklerinden önce, yığındaki yufka ekmeklerinden birkaçı alınır ve üzerine su serpiştirilip ıslatıldıktan sonra sofraya getirilirdi. Bu hemen her öğünde böyleydi. Ancak, yemeğe misafir geleceği zaman durum farklıydı, Annemiz sıkı sıkıya tembih ederdi "Akşam eve misafir gelecek, babanız çarşıdan çarşı ekmeği alsın ya da göndersin". Bildiğiniz francala ekmeği olan çarşı ekmeğine biz "misafir ekmeği" derdik ve çok severdik. "Akşama yemeğe misafir gelecek"denildiğinde, biz en çok "misafir ekmeği yiyeceğiz" diye sevinirdik. Çünkü, yufka ekmek sabah, öğle ve akşam sürekli olarak yediğimiz, çarşı ekmeği ise özel günlerde yediğimiz, lüks ekmekti...

KDV oranları belirlenirken, bizim "misafir gelse de yesek" dediğimiz çarşı ekmeği için yüzde bir, buna karşılık o hergün sabah, öğle ve akşam yediğimiz yufka ekmek için yüzde 18 KDV oranı belirlenmiş. Yani yufka ekmek lüks sayılmış. "Belli ki, bu oranları hazırlayan, hayatında ne tandır görmüş ne de yufka ekmeği yemiş" dediğimde, salonda bir anda müthiş bir alkış koptu... O anda Maliye Bakanı'na baktım evet o da tebessüm ediyordu...

Oran indirimi ve gerçekler
Dünkü Sabah'ta Mete Tansu'nun haberinde, "KDV İndirimi"nin olumlu sonuçları, rakam ve yorumlarla açıklanıyordu. Kasım ve Aralık 2001 ayları KDV oranları indirilince, otomobilde ve beyaz eşyada, bir "satış patlaması" yaşanmıştı. Bu patlama sonucu, bir yandan KDV gelirleri artarken diğer yandan da geçici vergi, gelir ve kurumlar vergileri, Taşıt Alım Vergisi, Harçlar ve daha birçok vergiler ve fonlara ait gelirler artmıştı. Ocak ayından itibaren oranlar yüzde 18'den 26'ya çıkınca, piyasalardaki canlılık da yerini durgunluğa bıraktı.

Oran indiriminin neden yapılamayacağı konusunda, ısrarla gerekçe olarak gösterilen IMF, Türkiye gerçeklerini bilmez. Kendilerine, KDV indiriminin olumlu sonuçları ile birlikte, vergi oranlarında yapılacak indirimin olumlu sonuçlarını anlatalım. Onlar bizi değil biz onları ikna edelim. Edelim ki, ekonomide olumlu gelişmeler olsun, vergiler ekonominin önünü tıkamasın...