kapat
27.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Herkese merhaba,

Bundan böyle, netlerde, mail zincirlerinde en çok dolaşan fıkralar, yazılar, espriler bu köşede olacak...

Herkesten önce, haftanın net gündemini buradan okuyacaksınız...

Ve...

Bu hafta sizler için seçtiklerim...

HAFTANIN FIKRASI
Uykunun Tadı Kaçtı, Okul Saati Yaklaştı... Sabah anne, oğlunun odasına girdi ve onu uyandırdı. "Haydi oğlum, uyan artık... Okula geç kalacaksın..." Oğlu, yarı açık gözlerle annesine baktı ve uykulu bir sesle "fakat anne, bugün okula gitmek istemiyorum" dedi. Anne, oğlunun isteğine karşı çıktı: "Okula neden gitmek istemiyormuşsun bakayım?" dedi. "İki ciddi neden söyle bana..." Oğlu bir yandan esnerken, bir yandan da annesini yanıtladı: "Okuldaki tüm öğretmenler benden nefret ediyorlar, biiir... Tüm öğrenciler de nefret ediyorlar, iki... Bu iki ciddi nedenim yeter mi, anne?" Annesi oğlunun nedenlerini geçerli bulmadı: "Bunlar okula gitmemen için neden olamaz" dedi. "Şimdi hemen kal ve çabuk hazırlan..." Bu kez oğlu iki ciddi neden göstermesini istedi annesinden: "Sen de bana, okula kesinlikle gitmemi gerektirecek iki ciddi neden gösterebilir misin, anne?" dedi. Sabrı tükenme noktasına gelen anne, oğlunun üstündeki yorganı hızla çekti ve oğlunun istediği iki ciddi nedeni ondan sonra açıkladı: "Birinci ciddi neden, 52 yaşında koskoca adamsın..." dedi şöyle devam etti: "İkinci ciddi neden ise, sen okulun müdürüsün, oğlum..."

Bütün Dünya Gönderi: Zafer Ayhan

HAFTANIN HİKAYESİ: Zararı Yoktur
Arada sırada insanlara kibarlık göstermenin kimseye bir zararı yoktur. Kocanıza onu sevdiğinizi söylemenin kimseye bir zararı yoktur. Oğlunuzun beslenme çantasına, onu çok sevdiğinizi belirten bir not yazmanın kimseye bir zararı yoktur. Tekerlekli sandalyedeki bir kadına kapıyı açmanızın kimseye bir zararı yoktur. Postacı için posta kutusunun yanına bir kutu kurabiye bırakmanızın kimseye bir zararı yoktur. Market kasasındaki kuyrukta önünüze birinin geçmesine için vermenizin kimseye bir zararı yoktur. Erkek kardeşinize telefon edip, onu çok özlediğinizi söylemenizin kimseye bir zararı yoktur. Belediye başkanına bir mektup yazıp, yaptığı işleri takdir ettiğinizi bildirmenizin kimseye bir zararı yoktur. Huzurevine arada sırada çiçek götürmenizin kimseye bir zararı yoktur. Hasta bir arkadaşınıza tavuk suyuna çorba pişirip götürmenizin kimseye bir zararı yoktur. Kızınızla evcilik oynamak size keyif verir. Alışverişten dönerken paketlerinizi taşımanıza yardım eden çocuğa teşekkür etmenizin kimseye bir zararı olmadığı gibi, o insanı da mutlu eder. Yardımcınıza yarım gün ücretli izin vermenizin size pek bir zararı yoktur. Köpeğinizle oynarsanız rahatlarsınız. Yemeğe ya da sinemaya gidemeyen yaşlı bir kadını yemeğe çıkarıp, sonra da sinemaya götürürseniz kendinizi çok iyi hissedersiniz. Masaj yaptırmanızın kimseye bir zararı olmadığı gibi, kendinizi harika hissetmenize neden olur. Arada sırada insanlara kibarlık göstermenin kimseye bir zararı yoktur - hatta belki de bunu hep yapmalısınız.

Sandy Ezrine

HAFTANIN ŞİİRİ: Anlar
Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,

İkincisinde, daha çok hata yapardım.

Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.

Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,

Çok az şeyi

Ciddiyetle yapardım.

Temizlik sorun bile olmazdı asla.

Daha çok riske girerdim.

Seyahat ederdim daha fazla.

Daha çok güneş doğuşu izler,

Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.

Görmediğim bir çok yere giderdim.

Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.

Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.

Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.

Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.

Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.

Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.

Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,

Gitmeyen insanlardandım ben.

Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.

Eğer yeniden başlayabilseydim,

İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.

Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.

Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,

Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.

Ama işte 85'indeyim ve biliyorum...

ÖLÜYORUM...

Jorge Lois Borges

HAFTANIN YAZISI: ECEVİT'E ABD'DE "BOYNUZ" HEDİYE EDİLDİ....
Uluslar arası öğrencilerle ilk samimi olunan dönemde, bazı garip anlamalar oluyor. Bizim, "çok zeki" bir kimse için, yaptığımız bir el işareti, bir başka ülke veya ırk kültüründe, "çok aptal" anlamına gelebiliyor. Veya bazı alışkanlıklarımız, başımıza beklenmedik işler açabiliyor. Mesela bir Japon kız veya erkek öğrenci, ilk haftalarda, kesin olarak ona dokunamazsın. Hele hele bazıları, tokalaşmaz bile. Aileleri ile, havaalanında ayrılırken de, birbirlerine sarılmazlarmış. Karşılıklıeğilerek, sevgi, saygı ve başarı dileklerini iletirlermiş. Bu bir kültür ve gelenek. Biz ise; sarılır, öpüşürüz. Bir yakınımızla, karşılaştığımızda veya ayrılırken, çift yanaktan öperiz. Onlar ise, tek yanaktan, bir-kez öperler. New York'ta, Gabriel isimli bir Yahudi arkadaşım vardı. Bir-kaç kuşak önce Arjantin'den gelmelerine rağmen, beni şaşırtan, ev döşeme şekli dahil, aile yaşam stillerinde Türklere çok benzeyen yönleriydi. Bir gün, özel bir konuda ortak bir plan yaptık. Onunda yardımı gerekiyordu. Elinden geleni yaptı. Konuyu başarıyla hallettim. Ders arasında, üniversitenin bahçesinde bir arkadaşıyla giderken gördüm. Koşarak aşağı inip, yanındaki arkadaştan iki dakikalığına izin alıp, koluna girip, kenara çektim. Büyük bir zevkle ve acele ile, işin sonunu anlattım. Konuyu özetledikten sonra, tekrar sınıfa gidiyordum ki, arkamdan çağrıldığımı duydum. Aynı arkadaş hem kahkaha atıyor, hem de beni çağırıyordu. İş anlaşıldı ki, Gabriel yanına dönünce, arkadaşı; "Seni, normal bir insan olarak tanıyordum. Böyle garip eğilimlerin olduğunu bilmiyordum." Deyip, biraz mesafeli davranıyor. Gerekçesini de, benim koluna girmemi gösteriyor. Arkadaşı ile tanıştırdı. Olayı anlattı. Ben ona, Türklerin samimi insanlar olduğunu, arkadaşların birbirlerinin koluna girebildiklerini, bunun samimiyet-güven göstergesi olduğunu izah ettim. New York'ta ise, birbirinin koluna girmenin, çok kötü anlamı varmış. Yahoo'nun uluslar arası chat programındayım. Politika bölümünde, Avrupa ve Amerika'yı tartışıyoruz. İsminden bayan olduğunu anladığım biri beni, özel chat odasına davet etti. İlk cümlesi; "how about gore?" oldu. (gore hakkında görüşün nedir?) Hemen, bilgisayarımın üst köşesindeki, elektronik sözlüğe baktım. "gore"nin Türkçe anlamı "boynuzlamak". Ben, hemen "gore" yapmamasını, neden "gore" olduğunu sordum. Bana bir sürü gerekçe sıraladı. Gerekçelere bakıyorum. İçimden; "Allah Allah... dünyada ne garip insanlar var. Bu gerekçeler için koca boynuzlanır mı?" diye düşünüyorum. Ben, bunların bir "boynuzlama" ger ekçesi olamayacağını, sonuçta çok şey kaybeden kişinin kendisi olacağını, bu yuvanın yürüyemeyeceği gibi gerekçeler sıralayınca, yine, yeni gerekçeleri ifade edip, "Yoksa sen Amerika'da yaşamıyor musun?" diye bir soru yöneltince, yanlış anladığımı o an anlayıp, işi bozuntuya vermedim. ABD'de seçimlere birkaç ay vardı. Kadın, Başkan adayı Al Gore'dan bahsediyormuş. Şimdi bunlar gibi, Anadolu'da bir kişi, bir başkasına "Boynuz" hediye etse, o kişi diğerini vurur. Veya çok ters bir tepki gösterir. Başbakanımız Sayın Bülent Ecevit, kendisine "Boynuz" hediye edileceğini öğrendiğinde, herhalde ilk tepkisi "Ne anlama geldiğini" sormak olmuştur. TV'de tam detayını öğrenemedim ama Yahudiler için, bunun elbette çok iyi ve güzel bir anlamı vardır. Yine de ben geziye katılan gazeteciler içinde olsam, bu boynuz'dan başka hangi ülke başbakanlarına hediye olarak verildiğini öğrenmeden, Türkiye'ye dönmezdim.

Sevgilerimle, Cafer Tanrıverdi 19.Ocak.2002

HAFTANIN SİTELERİ
1-) www.eantikaci.com

Müzayededen antika eşyalara, satılık eski dergilerden nostaljik İstanbul resimlerine kadar antika ile ilgili her şey bu sitede.

2-) www.afiyetolsun.com

Bu adreste, türlere göre sınıflandırılmış yemek tariflerinin yanı sıra pek çok bilgi de yer alıyor.

3-) www.turkfutbol.net

Futbol meraklıları için hazırlanmış geniş içerikli bir site.

4-) www.PlakDevri.com

Plak meraklılarının buluşma noktası.

5-) www.yasamsaglik.com

Hastalıklar hakkında bilgiler, sağlıkla ilgili haber ve makaleler, testler, hastane - doktor ve eczane rehberleri, sohbet odaları bu sitede.

6-) www.grafi2000.com

Türkiye'nin ilk hareketli ve sesli karikatür sitesi. Birbirinden komik ve eğlenceli animasyonlar, fıkralar, hikayeler, video klipleri, wallpaper'lar bulunmakta.

7-) www.parlo.com

İngilizce hazırlanmış sitede İspanyolca, Fransızca, İtalyanca öğrenebilir, bu dillere ait kültürleri tanıyabilirsiniz.

8-) www.tiyatronline.com

Tiyatro ilgi alanım diyorsanız ya da gideceğiniz oyun hakkında bilgi almak istiyorsanız, burası doğru adres.

9-) www.analiz.com

Analiz Yatırım Araştırmaları A.Ş.'nin hazırladığı, sadece belli başlı birkaç temel ve teknik analizin standart olarak elde edilebildiği bir site olmaktan öte, farklı göstergelerin de bir arada incelenebilmesine imkan veren esnek ve kullanıcı dostu bir sistemler bütününü hizmet olarak sunma amacı güden bir site.

10-) www.direksiyon.com

Araba ve motosiklet ile ilgili bilgiler, ikinci el fiyatları, röportajlar...



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır