kapat
27.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Rakıyla yenmeyen balık yakana yapışır!

Rakı ve şarap yasaları içki alemini sarsınca, asabı bozulan balığın hesabı da ahirete kaldı. 'Müthiş' senaryoyu okuyun ki görün
Mutlaka okumuş ya da duymuşsunuzdur. "Rakı mı yoksa şarap mı içilebilir sadece" muhabbetini. Ortalık şimdi sakinleşti gibi görünüyor. Demek ki bu "itiş kakış"ın toplayabileceği "rating" bu kadar idi...

Halbuki ben biraz daha çekiştirilir, hatta "fetva makamları", halkımızın ihtiyaç anında başvurabileceği "icazet servislerini" de organize ederler diye için için heveslenip, seviniyordum. Hani "Halka Hizmet, Hakka Hizmetdir" diyorlar ya, işte öyle: Örneğin Alo Rakı, Alo Şarap; açıyor, soruyorsunuz: "Bizim komşular vatoz yakalamışlar, hangi Chateau ve Vintage uygundur?" ya da "Tekirdağ içtim. Ne dersiniz 'Yeni' daha mı çok uyardı, yoksa 'İmport' mu denemeli idim?" İşte bu ve benzer haller için, yeter ki kimsecikler bir yanlış yapmasın diye "taraflar" mevzilenmeli idiler. Neyse, başka bir bahara!

Söylenen onca sözden, kim kime söyledi, gerçekten hatırlamıyorum, fakat sözü harfi harfine biliyorum, hatrımda şu kalıvermiş: "O rakı ile yenilmez dediğin balık ahirette senin yakana yapışır, bilesin!"

Bu ne sinematografik bir sahnedir, lütfen bir an gözünüzü kapatıp hayal edin. O benim ne yazık ki kim olduğunu hatırlayamadığım "muhatabın" yakasına yapışmış makul büyüklükte bir balık, diyeceğini diyor...

Kibar olduğunu bildiğimiz muhatap, 'fikrim değişmedi, hayır' manasına gelebilecek bir yüz ifadesi ile balığı sashimi niyetine sake ile çiğ çiğ yutuyor... Bu film için benim rejisör adaylarım da var. Zaten o tarafta da böyle bir konu kollamakta olan Bunuel ve Hitchcock var.

Eğer Atilla Dorsay da uygun görürse film "hafif gergin bir absürdlükte" olsun diyorum. Filmin kostümlerini danışmak için ise benim gönlümden geçen; "muhatab" artık her türlü nakıs zayıflama teşebbüsünü bir kenara bıraktığı veche, bir Sumo Güreşçisi tercihi ve Akira Kurosawa...

Sumo güreşçisi kreasyonundaki giysisi ile operaya çok meraklı olduğunu varsaydığımız muhatap "Zu Hilfe! Zu Hilfe" aryasını söylemeye başlar. Bu da nereden icap etti derseniz, sadece kahramanımızın ayakları altında uzanan suya bakmanız kafi gelecektir.

Gölden kafalarını çıkarmış yüzlerce orkinostan oluşan koro, kahramanımıza Wolfgang Amadeus Mozart'ın Sihirli Flüt Operası'ndan bir arya mırıldanmaktadır: "O İsis und Osiris..."

Şunu da bilin ki senaryo üzerindeki çalışmalarımı sürdürüyorum.

HAMSİ İSMAİL TÜRÜT'SÜZ, SHAKİRA'YLA DA PİŞER

* tarafı da denizlerle çevrili topraklarda yaşadığını sık sık unutan aziz milletimiz denizi ulaşım için de, beslenmek için de kullanmaz. Sadece yeni doğmuş çocuğuna ne isim vermeli diye kıvrandığı sırada hatırlar. Mütereddit kalıp, kızına da oğluna da Deniz dediği olur. Belki de deniz söz konusu olduğunda tek doğru yaptığı da budur. Çünkü deniz nimettir. Örneğin denizden beslenmek daha sıhhatlidir. Ve daha ucuz da olabilir. Hamsiyi unutmayın.

Balığın bollaştığı bir mevsime giriyoruz. Demiyorum ki illa da gidip "Dil" ya da "Kalkan" yemeliyiz. Lezzet sadece bunlarda değil ki! Yöresel, geleneksel yemeklerimiz var. Bunları biraz yaratıcılıkla güncelleştirmeyi deneyebilir, genç kuşakları da elde edebilirsiniz. Unutmayın fast food köftecileri onları elde etmek için sürekli çalışıyorlar. Siz de boş durmamalısınız.

Hamsinin ızgarası, tavası, buğulaması, haşlaması, mısırlı ekmeği, pilavı her şeyi var. Bütün aileyi yapıştıracak bir lezzet zamkını ne denli ucuza mal ettiğinizi şaşırarak göreceksiniz.

Hamsi ile aklınıza ne geliyorsa sıra ile pişirin illa İsmail Türüt eşliğinde olması şart değil, "new generation" Shakira istiyorsa, emin olun hamsi için farketmez.

Şefin Tabağı

Fırında pazılı hamsi: Hamsili Kaygana

* 1 kg hamsi t 1 bağ pazı t 8 yumurta t 100 gr mısır unu t 1 çay kaşığı karabiber t 2 çay kaşığı tuz t 2 çay kaşığı tarçın t 25 gr zeytinyağı

Hazırlanışı: Hamsileri yıkayıp tuzlayarak 30 dak. dinlendirin. Pazı yapraklarını kaynatılmış suya atarak, 3 dakika tutup çıkarın. Hamsileri doğrayın, pazıları da kıyın. Yumurtayı az tuz ile karıştırın. Fırın tepsisin yağlayıp, tüm karışımı dökün. 180 derece fırında 15 dak. pişirin. Çıkarmadan 3 dakika önce tarçın serpin.

Bu hafta hem Divan, hem de Asitane'de özel bir mönü var: Balık konulu. Asitane'de Osmanlı Mutfağı Deniz Ürünleri servis olunuyor. Ben Edirnekapı'daki lokantanın aşçısı Raşit Özdemir'den bir Hamsili Kaygana sordum:



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır