kapat
25.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Alevi-Sünni sorununun çözüm yolları

Buraya kadar yaptığımız açıklamalar, şunu açık olarak göstermektedir:

Türkiye'de bir Alevi-Sünni sorunu vardır ve bu sorun; bir yönüyle dini, bir yönüyle tarihi, bir yönüyle ekonomik bir yönüyle kültürel bir sorundur. Kısacası çok boyutlu sosyal bir problemdir. En önemlisi de acılı, ıstıraplı ve de tehlikeli bir sorundur. Dolayısıyla da ertelenmes doğru olmayan, son derece önemli, ciddi ve ulusal bir sorundur.

O halde bu sorunun çözüm biçimi de gayet tabii olarak çok boyutlu, çok yönlü olacaktır. Dolayısıyla da sorunun çözümü noktasında sorumluolan çok sayıda kişi ve kurum bulunmaktadır. Bizim amacımız suçlamak, tartışmak veya konuyu istismar etmek olmadığı için biz kimseyi suçlu ilan etmek de istemiyoruz. Bunun yerine, kimlere ne gibi görevler düştüğünü hatırlatmak istiyoruz. Daha da ileri giderek herkesi görev ni yapmaya, sorunun çözümü için katkıda bulunmaya çağırıyoruz.

Alevi-Sünni sorunu ve Diyanet

Alevi-Sünni sorunu; temelde dini kaynaklı olması nedeniyle, çözüm yolunun da öncelikle dini nitelikli olmasını gerektirmektedir. Türkiye'de dinin yetkili kurumuysa Diyanet İşleri Başkanlığı'dır. Dolayısıyla Alevi-Sünni sorununun çözümü de öncelikle ve özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görevi ve sorumluluk alanına girmektedir.

Kurum soyut bir kavramdır. Kurumları sonuçta görevli kişileri temsil ederler ve kurumun hizmetlerini ve amaçlarını da yine o kurumun yet ili, görevli kişileri gerçekleştirirler. Dolayısıyla biz "Diyanet İşleri Başkanlığı kurumuna görev düşüyor" derken, gerçekte Diyanet İşleri Başkanı başta olmak üzere, yardımcıları, Din İşleri Yüksek Kurulu üyeleri, illerde müftü, vaiz, imam ve müezzin efendilerin üzerine de görev düşüyor demek istiyoruz.

Evet, Alevi-Sünni sorununun çözümü, bu sorunun ortadan kaldırılması için en büyük görev, en ciddi iş ve en öncelikli eylem bütün halinde din görevlilerinin omuzlarına düşmektedir. Bu görev; öncelikle din görevlileri için, dini, milli, insani ve de vicdani bir görevdir. O nedenle bu görev ertelenemez, savsaklanamaz.

Son derece ciddi ve ağır bir görevdir. Çünkü bu görevin ihmalinden doğan ve doğacak olan acı, ıstırap, zulüm, tehlike hem dinimize, hem mi letimize, hem de insani ve vicdani değerlerimize zarar vermektedir. Bundan sonra da verecektir. O halde herkes görevini tam olarak yapmalı ve doğacak tehlike ve zararların sebepleri ortadan kaldırılmalıdır.

Diyanet'e soruyorum:

Şimdi ben Diyanet İşleri Başkanlığı'na ve o kurumun yetkililerine milletin huzurunda bazı sorular soracağım. Maksadım asla suçlama değildir. Amacım, Alevi-Sünni sorunu ile ilgili olarak dini milli, insani ve vicdani görevlerimizi yapıp yapmadığımızı düşünmeye yardımcı olmaktır.

Evet, Türkiyemizde temelde dini kaynaklı bir Alevi-Sünni sorunu, kanayan bir yara halinde eskiden beri devam edip gitmektedir.

Cumhuriyet döneminde, özellikle de son 30 yıldan beri Diyanet İşleri Başkanlığı, teşkilat olarak, kadro olarak ve bütçe imkanları olarak büyük gelişmeler sağlamış bulunuyor. Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı'nın toplam 100 bine yaklaşan kadrosu var. Diyanet'in bütçesi, 10 bakanlığın bütçesi kadar...

Diyanet Vakfı aracılığıyla vatandaşlarımızın da yüzlerce trilyonluk yardımları vardır. Bunlar çok güzel şeylerdir. Allah'tan dileriz daha da büyük imkanlara sahip olunsun...

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfı sahip oldukları, yani milletten aldıkları bu kadar büyük imkanlarla, büyük hayırlı işler de yapıyo lar. Halkımızın dini ihtiyaçlarını karşılamaya gayret ediyorlar, İslam'a ve Müslümanlara hizmet ediyorlar...

Hatta daha da ileri giderek Hristiyanlarla, Yahudilerle diyalog yani dostluk kurmak için, onlarla iyi münasebetler geliştirmek için birçok toplantılar yapıyorlar ve bu yolda yüz milyarlarca lira para harcıyorlar.

Evet tekrar edelim Diyanet İşleri Başkanlığı Hristiyanlarla ve Yahudilerle diyalog kurmak için onlarla dostluk geliştirmek için seri ve düzenli toplantılar yapıyorlar, bu yolda yüz milyarlarca lira para harcıyorlar ve bu konuda ciltler dolusu yayınlar yapıyorlar.

Bunlar da güzel işler; varsınlar yapsınlar, madem gerekliyse elbette yapacaklardır...

Neler yaptınız?

Siz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bugüne kadar ülkemizde Alevi-Sünni sorununun çözümü yolunda neler yaptınız?

Örneğin:

-Alevi sorununa hiç eğildiniz mi?

-Alevi gençlerinin 30 yılı aşkın bir zamandan beri gösterdikleri sosyal tepkinin arka plandaki sebeplerini hiç araştırdınız mı?

-Alevi ileri gelenleriyle bir diyalog kurmak, onların sorunlarını dinlemek ve çareler aramak üzere hiçbir ciddi toplantı yaptınız mı? Bu yolda milyarlar değil, bir nezaket yemeği masrafı yaptınız mı?

-Alevi vatandaşlarımızın sorunlarını incelemek, onlara çareler bulmak üzere yurt genelinde bir araştırma yaptınız mı? Bu maksatla 5 kuruş harcadınız mı?

-Alevi sivil toplum örgütleri, dernek ve vakıflarıyla kapsamlı bir toplantı, bir sempozyum, bir sohbet, bir dert dinleme toplantısı yaptınız mı?

-Alevi-Sünni sorununun çözümü için hiçbir kitap çıkardınız mı?

-Alevi-Sünni sorununun çözümü ve kardeşliğe dönüşmesi yolunda hiçbir hutbe okudunuz mu? Mesela, Hz. Hüseyin'in şehit olduğu 10 Muharrem ile ilgili bir defa olsun cuma hutbesi okuttunuz mu?

-Alevi köylerine dinlerini öğrenmeleri için hiç Kur'an-ı Kerim meali dağıttınız mı? Diğer dini kitaplar dağıttınız mı? Alevilerin mezheplerinitanıtıcı bir yayın yaptınız mı?

-Diyanet Vakfı olarak kaç Alevi gencine burs verdiniz?

-Kısacası Alevi vatandaşlarımızın kardeşlerimizin, din kardeşlerimizin sorunlarıyla hiç ilgilendiniz mi? Onların gönüllerini alıcı, onları kazanıcı, dertlerini dindirici hiçbir faaliyetiniz oldu mu?

Bu soruları daha çok uzatabiliriz. Üzülerek söyleyelim ki; hiçbirine, olumlu cevap veremeyeceksiniz.

Çünkü biz de görevlileri yakından biliyoruz ki, Diyanet görevlileri Alevi vatandaşlarımıza karşı dini, milli, insani ve de vicdani görevlerini yapmamışlardır.

O halde ben de dahil hepimiz, önce Allah'tan af, sonra Alevilerden de özür dilemeliyiz ve bundan sonra da üzerimize düşen görevi yapmak amacıyla derhal harekete geçmeliyiz.

Yarın: Alevi sorunu ile ilgili olarak Diyanet'e düşen görevler...



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır