TBMM Bütçe Komisyonu, burada görevli 40 üyenin kendi seçim bölgelerinde harcamaları için 32,5 trilyon lira ödenek ayırmış.
İktidar milletvekilleri birer trilyon, muhalefet milletvekilleri 500'er milyar lirayı devlet kesesinden seçim yatırımı olarak kullanacaklar!
Önemli bir para değil belki ama soygun ve yağmaların bedelini yüksek vergilerle ödemeye mahkum edilen halkta nefret ve tiksinti yaratan bir utanmazlıktır bu.
Aptallık değil de bilinçli olarak yapıldıysa halkı isyana tahrik suçudur!
Çünkü normal bir insan, milletvekili aylıklarıyla ilgili anayasa değişikliğinin sebep olduğu öfkeyi, o fırsatçı açgözlülüğün halkta uyandırdığı nefret ve hınç alma isteğini gördükten sonra böyle bir öneri getiremezdi.
Haydi biri getirdi, 40 kişilik komisyonun öteki 39 üyesi, o sivri akıllının ağzını kapatıp rezaleti dışarı duyurmamanın çaresini arardı.
Oysa bu karar çıktı. Yazıklar olsun!
İnsanlar ucuz ekmek için sabah ayazında uzun kuyruklar oluştururken, emekliler pazaryerlerinin atıklarından sebze ve meyve ayıklarken, milyonlarca işsiz utanç ve ümitsizlik içinde kendini yerken bu beyler milletin parası ile seçmen avlamaya çalışacak, öyle mi?
Siyasetin ahlâkı, seçim ve partiler yasası değişikliği ile düzeltilebilecek seviyenin çok altına yuvarlanıp kaybolmuş!
Hastalık o kadar ağır, o kadar umutsuz..
Bu sorumsuzluk, milletin canını alır gibi toplanan vergilerin hangi zihniyetle kullanıldığına ibret verici bir örnektir.
Meclisi ve onun manevi şahsında demokratik rejimi kundaklayan bu suiistimal mutlaka önlenmelidir!
Güncel hastalıklarımıza iyi gelecek ilâcı umutsuzca dışarlarda arıyoruz.
Oysa Gürsel Gürel'den gelen bir mesaj, ilâcın dışarda değil, kendi sandığımızda bulunduğunu anlatıyor:
Sabah saatleri.. Atatürk, beraberindeki bir grup milletvekiliyle Florya'dan Dolmabahçe Sarayı'na dönmektedir.
Yeşilköy tren istasyonunun önünden geçtiği sırada birden otomobili durdurur ve başyavere "Sorunuz bakalım tren var mı?" diye emir verir.
O sırada tren hareket etmek üzeredir. Otomobilden inip beraberindekilerle trene biner. Yolculuk ani bir karar sonucu olduğu için trene binişleri kimsenin dikkatini çekmemiştir.
Bir süre sonra kondüktör, Ata'nın bulunduğu kompartımana gelir. Durumu fark edip geri dönmek üzereyken Atatürk müdahale eder.
"Görevini yapsana, neden bilet kesmiyorsun?" diye sorar.
Milletvekilleri atılırlar:
"Paşam biz milletvekiliyiz. Tren bileti almayız, parasız seyahat ederiz."
Bu cevap üzerine Atatürk hayret, üzüntü ve kızgınlıkla karışık bir ifadeyle...
"Bu ayrıcalığı hiç beğenmedim. Çok ayıp ve acayip bir usul. Doğrusu çok güzel bir halkçılık!!!"
Dünyanın gidişini, halkın ruhunu okuyamayan siyasetçilerimiz hiç değilse birazcık tarih okumaya zaman versinler.
Cumhuriyet Bayramı tatilinden, günün anlam ve önemini daha iyi kavramak için yararlansınlar!
Magazin
