Bu köşeyi okuma alışkanlığında olan değerli okurların gayet iyi hatırlayacağı gibi, sık sık "yazılı olmayan kural" ve "yazılı olmayan yasa" kavramına değiniyorum.
Çünkü gerçekten çok önemsiyorum bunu.
Bir bakıma uygarlığın ölçüsü, yazılı değil yazılı olmayan yasaların nasıl işlediğine bağlı.
Çünkü her devlet yasa çıkarabilir, dünyanın en iyi yasalarını alıp kendisine mal edebilir ama önemli olan hem o yasaların işleyiş biçimi, hem de yazılı olmayan kuralların toplumu birarada tutması ve yaşanabilir kılmasıdır.
Diyelim ki Bangladeş, İsviçre yasalarının tümünü kabul etsin; bu değişiklik Bangladeş'i İsviçre haline dönüştürmeyecektir.
Mesela asansörde karşılaşan ve tanışmayan insanların birbirlerini "Günaydın!" ya da "İyi akşamlar" diye selamlamaları geleneği, hiçbir yerde yazılı değildir.
Japonya'da boş dolaşan taksiler, müşteri taşıyan taksilere yol verir. Geçiş hakkı olsa bile, önce müşteri taşıyan taksinin geçmesini sağlar.
Bu kural da yazılı değildir.
Yine Japonya'da otomobil sürücüleri akşamları kırmızı ışıkta beklerken, öndekinin gözünü rahatsız etmemesi için farlarını kapatır ve sarı ışıkla birlikte yeniden yakarlar.
İşte size yazılı olmayan bir nezaket yasası daha!