 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
Magazin |
|
Kampüs
|
|
Astroloji |
|
|
|
Para Durumu |
|
Hava Durumu |
|
|
|
Bizim
City |
|
Sizinkiler
|
|
|
|
Sarı Sayfalar |
|
İstanbul |
|
|
| Cumartesi Eki |
|
Pazar Eki |
|
|
|
Künye
|
|
E-Posta |
|
Reklam |
|
Arşiv |
 |
  
Kurtar bizi balıkçı Kör Ali..
Hükümet adamlarının haberi olsun diye yazıyorum..
İzmirli balıkçı Kör Ali'ye göre memlekette ekonomik kriz filan yok.. "Kriz.." lafını maaşlarına zam isteyen memur kısmı çıkarıyor..
- "Olmadığını nereden biliyorsun?" diye soracak oldum.. Önce suratıma "Okumuş yazmış adama benziyorsun, böyle birşey nasıl sorulur.." dercesine baktı.. Sonra iddiasını iktisat profesörü Asaf Savaş Akat'ta bile zor görülecek bir kararlılıkla ispatladı:
- "Ben yok diyorsam yoktur!"
- "Bak.." dedi.. "Bunun birbuçuk kilosu bende bir milyona.. Ama almıyor i...ler.." (Yukarıdaki cümlede nokta nokta geçilen sıfat; balıkçı Kör Ali'nin ahalimizin cinsel tercihine dair bir tesbiti olup, sadece kendisini bağlamaktadır.. Biraz sonraki diyaloglarda okuyacağınız gibi Kör Ali, ahalinin cinsel tercihi ile alışveriş tercihi arasında paralellik kurmaya çalışacaktır.. Hayırlısı neyse o olsun!) - "Aynı çinekopun kilosu Migros'ta birbuçuk milyona.. Gidip oradan alıyorlar.. Hani kriz vardı?" Araba sevdası.. Balıkçı Kör Ali'nin parmak bastığı ekonomik ve sosyal gerçeklere dikkatinizi çekerim.. Bir yandan "ekonomik gidişat" hakkında tesbit yaparken diğer yandan da Migros mağazalar zincirinin aynen kendisi gibi "Kokmuş çinekop" sattığını iddia ediyor.. Üstelik Migros'u kazıkçılıkla suçluyor.. Kör Ali şahsen Migros'la rekabet içinde değil.. O'nun takıldığı nokta ahalinin tercihi.. "Peki niye Migros'a gidip daha az balığı daha çok paraya alıyorlar?" soruma bu kez sosyal bir tesbitle karşılık veriyor: - "Millet alışveriş arabasına meraklı abi.." - !! - "Çocuğu varsa onu da koyuyor arabaya.. Mağazanın içinde aşağı yukarı gezdiriyor.. Kendisinin arabası yok ya! Heves alma hesabı.." O kaptırmış, konuşurken ben içimden "Güzel Allahım.. Kullarını hep böyle seçmece mi yaratıyorsun yoksa hükümetimizin ekonomik istikrar programı sayesinde mi bu hale geldiler?" diye geçiriyorum.. Kör Ali'nin tezlerini vereceksin çifter master yapmış iktisat adamlarına.. Biraz işleyip bilimsel temellere oturtacaklar.. Temsil, orta sınıfın son yirmi yıl içinde nasıl yok edildiğinden mevzuya girecek; Migros'taki alışveriş arabalarının orta direk için ideal binek arabası haline gelmesinden çıkacaklar.. Bakın buraya çiziyorum.. Eninde sonunda bir Migros müşterisi, alışveriş arabasının arkasına "Tek rakibim Türk Hava Yolları.." yazıp, reyonlar arasında dolanacak..
Durduk yerde Kör Ali Bey'den bahsetmişsem, bunun sebebi; büyüklerimizin, özellikle de dünya durdukça şiirleri dillerde dolaşası başbakanımız, dürüstümüz Ecevitimiz'in dikkatini çekebilmek içindir.. Fikrimce Kör Ali Bey tam DSP'ye yakışacak bir milletvekili adayı.. Vereceksiniz açık adresini Rahşan Hanım'a.. Seçimlerin vakti gelince defterine kaydettiği potansiyel adayların listesine bakacak.. Demokratik biçimde seçimini yapıp Kör Ali Bey'i listelerden birinin başına yazacak.. Derviş iyiydi ama.. Her liste başına yazılan seçilir mi diye niza çıkarıp itiraz etmeyin.. Seçilir.. Olay Ecevitler'in THY satış reyonunda iki kere kuyruğa girmesine bakar.. Ahali onları bilet kuyruğunda görünce gider bir kez daha oyunu verir.. Sonunda Kör Ali Bey göğsünü gere gere Meclis'e girer.. Daha olmazsa Bakanlar Kurulu'na alınır hem de Kemal Derviş'in yerine oturtulur.. Nihayet o denenmiş bir kurtarıcı.. Kör Ali'nin kendisi de fikirleri de el değmemiş.. Kemal Derviş'in kurtarıcılığına gelince..
Öğretim yılının sonu yaklaşmış.. Öğretmen, tamamı başarısız bir ders yılı geçiren sınıfa nasihat veriyormuş: - "Şu derslere biraz çalışın da kendinizi kurtarın.. Bunlar son günler.. Şu sırada dişinizi sıkarsanız kurtulursunuz.. Sonra sizi ben bile kurtaramam.." falan filan.. Öğretmen, kendisinin de inanmadığı bu beylik vaazı verirken öğrenciler suspus vaziyette.. Vaazın tam orta yerinde öğretmenin bağırsakları bir azizlik yapmış, adamcağız elinde olmadan cartlatmış.. Ama ne cartlama! Sınıf sesin öğretmenden geldiğini biliyor ama "Koskoca öğretmen böyle şey yapar mı?" şaşkınlığında.. Öğretmen daha beter şaşkın.. Kendine "Nasıl yaptım ben bunu.." diye soruyor, renkten renge giriyor.. Bir yandan da "Acaba bir açıklama mı yapsam.. Yahut hiç birşey olmamış gibi mi davransam.." diye düşünüyor.. Sesli ve kokulu vukuatın yarattığı şok sürerken sınıfın uyanıklarından biri hemen ayağa fırlamış, yanında oturan arkadaşının ense köküne bir şaplak atıp: - "Ulan ayı.. Sınıfın ortasında böyle yellenilir mi?" diye bağırmış.. Şaplağı yiyen şaşkın.. Öğretmen kendisini kurtarma fırsatı bulduğu için mutlu.. "Vurma arkadaşına.. Olur böyle şeyler.." diye müdahale etmiş.. Olay kaynamış.. Zaten ardından da zil çalmış.. Sınıf dışarı çıkmak için ayaklandığında; arkadaşına şaplağı vuran keratanın sesi duyulmuş: - "Hocam! Nasıl kurtardım sizi ama!!" Bu fıkrayı Kemal Derviş'in kurtarıcılığına dokundurmak için anlatmadım.. Sınıfı Meclis gibi düşünün.. Hoca'yı, kurtarıcıyı yerli yerine koyun.. Kör Ali Bey gibi bir kurtarıcıya nasıl şiddetle ihtiyacımız olduğunu siz de görün, diye anlattım..
| ||
