kapat
15.10.2001
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

www.ekdilamerica.com
Dünyadan
Spor
banner
Magazin
Kampüs
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 
HAŞMET BABAOĞLU(hbabaoglu@sabah.com.tr )

Yeni Casablanca!

Seçkin aktörlerden Dirk Bogarde demişti ki; "Herkes şu veya bu nedenle film yapmak istiyor, ama yapılacak film pek kalmadı!"

Oysa hayat da, filmler de kılık kıyafet gibi...

Gömlek aynı; pantolon, etek, ceket aşağı yukarı aynı. Ama herkes farklı biçimde biraraya getirip giyiyor bunları..

Üzerlerine özel tercihlere dayanan aksesuarlar takıp takıştırıldı mı; buyrunuz size yeni ve benzersiz bir kıyafet!

Her film aynı malzemenin ayrı bir kolajından oluşuyor; yani boyalar ve tuval aynı, manzara da öyle... Ama her ressamın bakış ve tuvale aktarış tarzı farklı! Bir filmi eşssiz yapan da bu tarz aslında!

Hele Hollywood filmlerine gelirsek, konular zaten "al birini vur ötekine!" Görünürde önemli olan ayrıntılardaki beceri ve beceriksizlikler...

Peki, sadece bu kadar mı?

Son yıllarda Hollywood'dan yakınmalar arttı. Bir çoklarına göre parayı verenlerin gücü, yönetmen ve senaristlerinkini eziyor. "Prodüktörler soluk alıp veren, düşünen, yaşayan kahramanlardan çok; köşeli karakterleri, klişe davranış ve öyküleri tercih ediyorlar."

Kimileri de yeni kuşak Hollywood senaristleri, yönetmenleri ve yapımcılarının "sokakta olup bitenden habersiz; kültürel bakımdan müthiş cahil insanlar" olduğunu iddia ediyor ve tıkanıklığı buna bağlıyor.

Ama asıl kritik nokta ortalama film izleyicisinin kültürel karakteri...

Geçenlerde New York Observer'ın yazarlarından Bruce Feirstein "Her zaman Philadelphia'yı çekeceğiz ama artık çektiğimiz bir filme Casablanca adını veremeyiz" diye yazıyordu; "çünkü hedef izleyici kitlesi Casablanca'nın neresi olduğunu bilmiyor..."

Feirstein, anıtsal film Casablanca'nın yeniden çekimi için yazılan senaryoyu okuyan yapımcı şirketin öneri notlarını yazısına almış. Bazıları şöyle:

"1. Rick karakteri (hani H. Bogart'ın canlandırdığı) çok pasif. Canlandırılmalı. Ilsa'yla yatmayı reddetmesi dışında kendini kadere teslim etmiş gibi. Olmaz!

2. İkinci Dünya Savaşı'na Afrika'nın da katıldığından emin misiniz? Saving Private Ryan'da böyle bir şeyden hiç söz edilmiyordu!..

3. Rick'in Almanlar hakkındaki hislerini anlamalıyız. Gizlice CIA için çalışıyor olabilir mi?

4. Film gerçekten İkinci Dünya Savaşı'nda geçecekse, daha çok savaş sahnesi olmalı. Elimizdeki senaryoda Almanlar kötü bile değiller. Oysa aşağılık yaratıklar olarak göstermeliyiz onları.

5. Şu andaki haliyle senaryonuz 148 sayfa fazla. Stüdyo limitleri 124 sayfadır. Diyalogları keselim, savaş sahnelerini uzatalım.

6. Rick, bize göre Ilsa'yla sevişmeli. Ve daha sonra ikisi de bu yaptıklarından pişmanlıklarını belirtmeli... (Rick'e Oscar kazandırıcı özellikler de katmak iyi olur; ölmüş karısından küçük bir kızı olmalı sözgelimi!)

7. Öykünü sonu heyecansız. Nereye bağlandığı belli değil... Almanlar şehri işgal etmeli; Rick Almanlar'ın elinden Ilsa'yı kurtarmalı, Ilsa'nın kocası Lazslo'nun Almanlar'ın adamı olduğu ortaya çıkmalı.

8. Esasında film biraz daha karanlık, merak uyandırıcı ve genç işi olmalı. En iyisi yeni bir senarist bulun. Ayrıca size Boyz II Men'in video klibini yöneten çocuğun kasetlerini göndereceğiz; yönetmen olarak düşünülebilir."

Notlar böyle...

Şirket yönetimi "Bize güvenin, bu harika bir film olacak" diye son bir not eklemeyi de unutmamış. Siz ne diyorsunuz? Bu Casablanca, nasıl olur sizce?

www.superbahis.com


www.sigortam.net

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır